Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk tesis kadastrosu 1973 yılında 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır. 2015 yılında, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi ile yenileme çalışması ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek 5. maddesi gereği orman kadastro çalışmaları yapılmış, orman kadastro çalışmaları 03/10/2015 tarihinde kesinleşmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında çekişmeli ..... mahallesi 118 ada 38 sayılı parsel, belgesizden ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak 3183,69 m² yüzölçümü ve bağ niteliği ile davalı ... adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kadastro çalışmaları iş bu parsel yönünden kesinleşmemiştir....

    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca arazi kadastro ekiplerince orman niteliğiyle tespiti yapılıp kesinleşerek, bu niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında; uyuşmazlığın çözümünde süre yönünden, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde düzenlendiği gibi zilyetliğe ya da tapuya dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılabileceği hükmünün mü, yoksa 6831 sayılı Orman Kanununun 11/1. maddesi uyarınca ancak tapuya dayalı olarak dava açılabileceği hükmünün mü uygulanacağı, varılacak sonuca göre de zilyetliğe dayalı olarak açılan eldeki davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4/3. maddesi; “Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki...

      Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmıştır. Her ne kadar; mahkemece dava, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesi gereğince 10 aylık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil davası olarak kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yörede yapılan orman tahdidinin 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapıldığı ve 24.03.2009 - 22.04.2009 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak 23.04.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

        altındaki yer ve orman savıyla tescil davası açabilir....

          altındaki yer ve orman savıyla tescil davası açabilir....

            altındaki yer ve orman savıyla tescil davası açabilir....

              altındaki yer ve orman savıyla tescil davası açabilir....

                Dava, kadastro çalışmaları sırasında paftasında tesbit dışı bırakılan bir parça taşınmaz ve davalı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan diğer taşınmaz bölümüne yönelik; Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükümleri uyarınca açılan tescil ve mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacının miras bırakanı İsmail Aydın ve mirasçıları lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır....

                  Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca arazi kadastro ekiplerince orman niteliğiyle tespiti yapılıp kesinleşerek, bu niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında; uyuşmazlığın çözümünde süre yönünden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlendiği gibi zilyetliğe ya da tapuya dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılabileceği hükmünün mü, yoksa 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11/1. maddesi uyarınca ancak tapuya dayalı olarak dava açılabileceği hükmünün mü uygulanacağı, varılacak sonuca göre de zilyetliğe dayalı olarak açılan eldeki davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4/3. maddesi; “ Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan...

                    Bu şekilde açılan davanın kadastro tespitine itiraz niteliğinde kabul edilmesi nedeniyle yasal süresi içerisinde açıldığının kabulü gerekir. Kural olarak, kadastro tespitinin yapılmasıyla kazanmayı sağlayan zilyetlik kesintiye uğrar ve kadastrodan sonraki kazanmayı sağlayan zilyetlik süresine eklenmez. Kadastro tesiptinden itibaren zilyet olan kişinin yeniden taşınmaz üzerinde aralıksız çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetlik süresinin 20 yılı bulması gerekmektedir. Ne var ki, somut olayda davacı tarafından Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davası açılmıştır. Kadastro Mahkemesinin görevli olmaması nedeniyle dosya genel mahkemeye intikal ettirilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4. maddesi de gözetildiğinde açılan davanın kadastro tespitine itiraz niteliğinde bulunması nedeniyle kadastro tespitinden önce var olan davacının zilyetliğinin kadastro tespitinden sonra başlayan zilyetliğine eklenmek suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu