Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere, mera bir veya birden fazla köy veya belde halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş yada kadimden beri hayvan otlatma amacıyla kullanılan hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçalarıdır. Devletin hüküm ve tasarrufunda olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (Mera K.m.3-4). Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro kanununun 12/3 maddesinde kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tesbitlere karşı tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamıyacağı ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde belirtildiği gibi bir taşınmaz malın mera olduğu saptanırsa orta malı niteliğindeki bu taşınmaz mal sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesabı yapılır ve özel siciline kaydedilir....

    Kadastro Mahkemesi de; tespit tutanağı düzenlenen taşınmazlardan bu dava tefrik ederek, bilirkişilerin rapor ve eki krokisinde 327.53 m2 olarak gösterilen istem ile ilgili olarak 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 27. maddesi uyarınca bu tür davalara genel mahkemelerde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, keşif sonucunda düzenlenmiş olan kroki uygulanmak sureti ile fen bilirkişisi olan kadastro kontrol memuru Süleyman Yolalan tarafından 17.04.2008 tarihinde düzenlenmiş olan ve krokide 327.53 m² lik dava konusu yerin tescil harici bırakılan yer olduğu ve tutanağının düzenlenmediği anlaşılmıştır. 3402 Sayılı Yasanın 26. maddesinde ise “ Kadastro Mahkemesinin yetkisinin her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlayacağı hüküm altına alınmıştır....

      Malik hanesi boş ve davalı olarak bırakılan parsellerle ilgili davaların genel mahkemelerde görülme olanağı bulunmamaktadır. 766 sayılı Tapulama Kanununun 54 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/2. madde ve fıkrası uyarınca kadastro tutanaklarının malik hanesinin ancak Kadastro Mahkemesince doldurulması mümkündür. 3402 sayılı Kanunun 33/2. fıkrasında; “…malik tespiti yapılamadığı veya dava açan mirasçının dışında başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşıldığı taktirde hakim re’sen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malın kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlüdür…” açıklamasına yer verilmiştir. 766 sayılı Tapulama Kanununun 54. maddesinde de; "Hâkim (...) Tahkikattan elde edeceği kanaate göre beşinci bölümde yazılı esaslar dairesinde karar vermek ve gayrimenkulün kimin adına tescil edileceğini belirtmekle mükelleftir" denilmek suretiyle kadastro (tapulama) tutanağının malik hanesinin nasıl ve kim tarafından doldurulacağına vurgu yapılmıştır....

        Somut olayda, yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca uygulama kadastrosu yapılmış ve davacı İdare tarafından, askı ilân süresi içinde eldeki dava açılmış ise de, dava mülkiyet hakkına yönelik olup yenileme çalışmasına yönelik bir itiraz sözkonusu değildir. Kadastro mahkemelerinin görevi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca uygulama kadastrosundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözmektedir. Kadastro Mahkemesinin tapu iptali ve tescil kararı verme görevi bulunmamaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/01/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Kaldı ki, 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına eklenen “bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklindeki cümlede yer alan "iddia ve taşınmazın niteliğine" ibaresi ile 3. maddeyle 3402 sayılı Yasaya eklenen geçici 10. maddesi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 günlü ve E.2009/31, K.2011/77 sayılı Kararı ile iptal edildiğinden Hazine'nin mera iddiasıyla açtığı iptal ve sınırlandırma davaları on yıllık hak düşürücü sürenin dışında bırakılmıştır. Mahkemece, çekişmenin esasının özellikle 4342 Sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi dikkate alınarak incelenip bir hüküm kurulması gerekirken davanın yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

            Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.2022 Tarihli ve 2021/177 Esas, 2022/350 Karar Sayılı Kararı Somut olayda, davacının dava dilekçesinde açıkça 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin a bendi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz ettiğinin görüldüğü, davacının iddiasının uygulama kadastrosu sırasında sınırların yanlış tespit edilmesi nedeniyle yüzölçümünün azaldığı yönünde olduğu, taşınmazın mülkiyetine yönelik olarak bir iddiasının bulunmadığı, davaya konu taşınmazlara ilişkin askı ilanının 10.09.2019-09.10.2019 tarihleri arasında yapıldığı, davanın ise 16.09.2019 tarihinde açıldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin a bendi uyarınca uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....

              Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.05.1987 tarih 1986/3 Esas ve 1987/4 Karar sayılı ilamı da, 766 sayılı Tapulama Kanununun hak düşürücü süre ve kamu malına ilişkin 31 ve 35. maddeleriyle ilgili olup, içtihadı birleştirme kararı ile kamu mallarında hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı kabul edilmiştir. 766 sayılı Kanunun 31 ve 35. maddelerine koşut düzenlemeler 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12 ve 16. maddelerinde de yer aldığına göre, sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü döneminde de uygulama olanağı bulacaktır. 5841 sayılı Kanunla, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ile aynı kanuna eklenen Geçici 10. maddesindeki "Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin...

                Somut olayda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4/3. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu 28.10.2005 tarihinde kesinleşmiş, dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapu kaydı oluşmuş ve taşınmaz kamu malı orman olmuştur. Temyize konu dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde anılan 10 yıllık süre içinde kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanılarak açılmıştır. Ne var ki; kesinleşen orman kadastrosunun iptali 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/D maddesi yollaması ile 6831 sayılı Orman Kanununun 3373 sayılı Yasa ile değişik 11/1. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebilir. Davacı tapuya dayanmadığından, davasının reddi usul ve yasalara uygun olup, HGK'nun istikrar kazanan uygulamaları da bu yöndedir (HGK'nun 08/06/2005 gün ve 2005/20-327 E.-2005/377 K. sayılı ve HGK'nun 28/06/2006 gün ve 2006/20-467 E.-2006/494 sayılı kararları.)...

                  Keşif esnasında dava konusu taşınmazın ... köyü, 141 ada 76 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun .../3. maddesinde düzenlenen ... yıllık hak düşürücü sürede dava açılmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tümü yönünden 3402 sayılı Kanunun .../3. maddesinde öngörülen ... yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu 141 ada 76 parsel sayılı taşınmaz tapulama sırasında tespit harici bırakılmış ve ......

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tescil ... ve müdahil ... ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 09.12.2010 gün ve 24/277 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine temsilcisi ile müdahil taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacılar, dava konusu 125 ada 3, 126 ada 1 parsel arasında kalan yolun kendilerine ait taşınmazla bir bütün olduğunu açıklayarak tescil talep etmişlerdir. Dava konusu yol nitelikli taşınmazın çevresindeki 125 ada 3 ve 126 ada 1 numaralı parselin kadastro tespitleri 21.08.2007 tarihinde yapılmıştır. Davacılar davalarını ise 09.02.2010 tarihinde açmışlardır. Davacı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4. maddesine göre, süresinde kadastro tespitine itiraz ederek veya Kadastro Mahkemesine dava açarak hak arama yolunu denememiştir....

                      UYAP Entegrasyonu