ın davalı şirketin münferit yetkili tek temsilcisi olup şirketin işleri ile ilgilenmediğini, şirket genel kurulunu (ortaklar kurulunu) toplantıya çağırmadığını, şirket ortaklar kurulunun yapılmasında aciliyet bulunduğunu beyan ederek, 6102 s. TTK'nin 410. maddesi gereğince şirket genel kurulunu toplantıya çağırmak üzere kendisine izin verilmesini ve şirket yöneticisinin şirketi borçlandırıcı ve malvarlığını azaltıcı işlemlerinin önlenmesi için de ihtiyati tedbir kararı verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı şirkete ait genel kurul toplantılarını gösterir Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ilgili suretleri re'sen çıkartılarak dosyamıza konulmuştur. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Dava, "Limited Şirketi Genel Kurul Toplantısına Çağrı İzni" davasıdır. 6102 s. TTK'nin 410. maddesine göre, "(1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir....
nın 309. maddesi uyarınca şirket alacaklısının kötü yönetim nedeniyle iflasa yol açılması sonucu uğranılan dolaylı zarardan şirket yöneticisinin sorumluluğu temeline dayalı alacak davası olduğu, ancak aynı Yasa'nın 309. maddesi birinci bendinin ikinci cümlesinde hükmolunacak tazminatın şirkete verileceğinin düzenlendiği, bu nedenle icra takibine konu alacağın dava dışı şirkete değil davalıya verilmesi yolundaki icra takibinin, takibe konu alacağın şirkete değil şirket alacaklısına ödenmesinin talep edilmesi nedeniyle yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....
Noterliğinin 12.12.2016 tarihli azilnamesi incelendiğinde; "gördüğüm lüzum üzerine" avukatı görevden azl ettiğinin belirtildiği görülmüştür. Davalı Zeynep'in cevap dilekçesi incelendiğinde; davacının kendisinden Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/59 Esas sayılı dosyasında tedbir masrafı olarak 40.000 TL istediğini, kendisinin bu durumu ilgili kaleme sorduğunda bu meblağda bir masrafın olmayacağının bildirildiğini, bunun üzerine avukatına olan güveninini yitirdiğini belirterek davacıyı azl ettiğini bildirdiği görülmüştür. Davalı Zeynep yargılama aşamasınca toplanan delilerden davacının belirtiği eylemleri gerçekleştirdiğini ispat edememiş olup bu durumda azlin haksız olduğunun kabulü gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, kooperatif yöneticisinin sorumluluğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 06.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, vakıf yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 18. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 17/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
A.Ş. adlı şirketteki bir kısım hisselerini satın aldığı, ancak şirket muhasebe kayıtlarında davacının söz konusu şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacıyla davalı ...A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 47.913,75 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir....
Davalı vekili, davacının iddialarının gerçek olmadığını, müvekkil davalıların söz konusu.....1995 yılında kurduklarını ve o günden beri faaliyet göstermekte olduğunu, davacı ile 2006 yılında tanıştıklarını, belirli aralıklarla ticari ilişki içinde alış veriş yapıldığını, daha sonra 2011 yılında ortak olarak....kurduklarını, bu şirket kurulduğunda davacının söz konusu .....varlığından haberdar olduğunu, davalı ... tarafından 04.02.2014 tarihinde şirket sırlarını açıklamaması hususunda davacıya yazı gönderdiğini, bu nedenle davacının şirket sırlarını davalıların ifşa ettiği hususunun gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Şti'nin çekini sahte olarak düzenleyerek mağdura verdiği iddia ve kabul olunan sanığın, anılan şirkete komisyon karşılığı iş getirdiğini, bu çekle birlikte bir çok çeki de şirketten aldığını savunması, mağdurun, görüşmelerinde şirket ortağı ...'nin çekteki imzayı ve borcu kabul ettiğini; şirket ortaklarından ...'nin soruşturma aşamasındaki beyanıyla çelişkili olarak imzayı kabul ederek, çek keşide etmeye yetkili olmamakla birlikte alışverişi kendisinin yaptığını; çekin keşide edildiği dönemde şirket temsilcisi olan ...'...
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, bozma sonrasında aldırılan bilirkişi raporunda açıkca şirket muhasebe kayıtlarında davacının şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığının belirtilmesi karşısında taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, somut olayda para toplama amacı güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri, davacının zararından davalı şirketin ve şirket yöneticisinin haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıyla davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 116.910,94 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsililen karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....
İcra Ceza Mahkemesi'nin 2011/1965 esas ve 2012/1175 karar sayılı dosyasından yargılama yapılarak karar verildiğinin bildirilmesi karşısında, bu dosyanın getirtilerek incelenmeksizin yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, 5- Kabule göre de; Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdiri gerekirken, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin ödeme gücünü belirlemekten uzak ve yetersiz bilirkişi...