Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; yargılama aşamasında alacaklının 07.03.2022 tarihinde icra dairesine yeniden başvurarak dosya kapak hesabı yapılmasını talebinin kabul edilerek icra dairesince de 07.03.2022 tarihinde dosya hesabı yapıldığı ve artık mahkememize dosya kapak hesabı yapılmaması nedeniyle icra dairesinin 04.03.2022 tarihli kararına karşı yapılan şikayetin konusunun kalmadığı anlaşıldığından davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, davacı dava tarihi itibariyle davasında haklı ise de; davanın memur işlemini şikayet niteliğinde olup davalı borçlunun yasal hasım olması nedeniyle de davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmamasına karar verilmiştir. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, kapak hesabı yapılmış olsaydı dava açmayacağını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

kısmen kabulü ve kısmen reddi ile haczedilmezlik şikayetinin reddine, dosya hesabına yönelik şikayetin kabulü ile 29.11.2018 tarihli itibariyle kapak hesabında bakiye borç miktarının 28.605,29 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir....

    İlk derece mahkemesince uzman bilirkişiden 08/04/2021 tarihli bilirkişi raporu ve devamında da ek raporlar aldırılmış, bilirkişi raporlarına itiraz edilmesi üzerine başka bir hesap uzmanı bilirkişi tarafından 16/12/2022 tarihli bilirkişi raporu düzenlenmiştir. 16/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda, takip tarihi itibariyle kesinleşen ve esas alınmak suretiyle faiz hesaplaması yapılmış, yapılan kısmı ödemeler takipten sonraki protokol tarihine kadar düşülerek alacak ve ferileri tespit edilmiş, ödemeler genel toplamının 22.035.713,56 TL olduğu, bu miktar esas alınarak belirlenen dosya kapak hesabına göre 1.121.260,56 TL bakiye borcun bulunduğu tespit edilmiştir. Söz konusu raporun alacaklı ve borçlu arasında yapılan protokole uygun olarak ve yapılan tüm ödemeler mahsup edilmek suretiyle hazırlandığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu görülmüştür....

    İcra Hukuk Mahkemesi 2019/573 Esas 2019/822 Karar sayılı ilamı ile faiz ve 6000 TL UBGT alacağı yönünden iptal kararı verilmiş olmasının yeni bir icra emri düzenlenmesini zorunlu kılmadığı ve takibin durdurulmasını gerektirmediği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, talep aşılarak şikayet tarihinden sonra yapılan kapak hesabına göre fazla ödemenin iadesine karar verilmiş olduğu gerekçesi ile şikayetin konusuz kaldığına karar verilmesi isabetsiz ise de bu hususun istinaf konusu yapılmadığı ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan inceleme neticesinde; HMK.'nın 355. maddesi hükmüne göre istinaf incelemesinin ancak istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bu hususun resen gözetilebileceği, HMK.'...

    Davacı idarenin banka hesabına davalı tarafça banka havalesi ile gönderilen 17.210,40 TL ile aynı tarihli 8,50 TLnın havale tarihi olan 06/12/2018 tarihli icra kapak hesabı ile aynı tarih ve aynı miktarlı olduğu,dolayısıyla davalının takipteki asıl alacak ve tüm ferileri tamamen ödediği,tahsil harcı da ödenmekle,alacağın haricen tahsil edildiği görülmüştür.Buna karşın , davacı tarafça icra dosyasına harici tahsil beyanında bulunulmamıştır. Bu itibarla ,takipten hemen sonra ,üstelik 06/12/2018 tarihli icra kapak hesabı ile birebir aynı şekilde 06/12/2018 tarihinde haricen tahsil edilen takip konusu alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından davanın hukuki yarar yokluğunden reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Bu nedenle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir....

    Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Menfi tespit davalarında görevli mahkeme icra hukuk mahkemeleri olmayıp, asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, huzurdaki davanın İİK m.16 kapsamında bir memur muamelesini şikayet davası olmayıp, icra takibinden sonra açılmış olan menfi tespit davası olduğunu ve menfi tespit davalarında görevli mahkemenin, başkaca özel bir mahkemenin görev alanına girmediği takdirde Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, menfi tespite konu olan itiraz konusu bedelin tek başına faiz hesabı olmayıp davalının, müvekkili tarafından kendisine yapılan 01/06/2018 tarihli 20.000,00 TL' lik haricen ödemeye de ilişkin olduğunu, temel uyuşmazlığın dosyaya istinaden haricen alacaklı vekiline yapılan 01/06/2018 tarihli 20.000,00 TL'lik ödemenin bildirilmemesi olduğunu, bu kapsamda alacaklı vekilince dosyaya bildirilmeyen bir haricen tahsil bildiriminin yargılama konusu yapılmadan memur muamelesini şikayet yoluyla dar yetkili İcra Hukuk Mahkemesinde çözümlenebileceğini iddia...

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün 2021/49663 Esas sayılı dosyası ile müvekkili borçlu aleyhine yapılan hatalı vekalet ücreti hesaplaması ile meydana gelen fahiş kapak hesabına ilişkin olduğunu, şikayete konu dava bakımından mahkemece bilirkişi raporu alındığını, alınan raporda 71.657,46 TL vekalet ücreti hesaplanmasının ardından yapılan mahsuplar neticesinde 04/10/2022 tarihi itibariyle bakiye borç 19.227,65 TL olarak hesaplandığını, davalı vekili tarafından ek rapor alındığını, 09/03/2023 tarihli ek bilirkişi raporunda hatalı şekilde A.A.Ü.T üzerinden hesaplama yapıldığını anılan rapora itiraz ettiklerini, vekalet ücreti hesabında dikkate alınması gereken miktarın yalnızca asıl alacak olduğunu, dava konusu icra takibi kapsamında müvekkili tarafından kısmi ödemeler yapıldığını, kısmi ödemelerden öncelikle vekalet ücretinin tahsil edilmiş olması gerektiğini, bakiye borcun sonlanmadan yeni tarife üzerinden daha yüksek bir vekalet ücreti hesaplanmasının...

    Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; dava konusunun memur muamelesini şikayet olduğunu ve icra müdürlüğünün ret kararının kaldırılmasına ilişkin olduğunu, ancak mahkemece davacının dava dilekçesindeki talebinin dışına çıkarak müvekkili şirkete fazla ödeme yapıldığına dair tespit kararı verildiğini, taraflarınca 18/03/2021 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ve alınan ek rapor ile kısmi düzeltilmeler yapılmasına rağmen mahkemece 18/03/2021 havale tarihli hatalı bilirkişi raporu esas alınarak müvekkili şirkete 30.818,26 TL fazla ödeme yapıldığına dair tespit kararı verildiğini, ayrıca faiz oranı hesaplamalarının da hatalı yapıldığını, müvekkili şirkete fazla ödeme yapılmış olmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin tüm iş ve işlemlerinin mevzuata uygun olduğundan hukuka aykırı ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    Uyuşmazlık; ilamlı takipte dosya hesabına ilişkin şikayet niteliğindedir. Ankara 5. İcra Müdürlüğü'nün 2014/13774 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklılar tarafından davacı borçlu aleyhine Ankara Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/393 esas 2014/10 karar sayılı kararına dayanılarak başlatıldığı, Müdürlük tarafından 13.09.2018 tarihli dosya kapak hesabında 19.204,00 TL bakiye borç bulunduğunun hesaplandığı anlaşılmıştır. 15.02.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; 13.09.2018 tarihi itibariyle davalı borçlunun toplam 32.367,57 TL borçlu olduğunun belirtildiği, raporda, kamulaştırmasız elatmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlar yönünden Anayasa'nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulandığının belirtildiği ve yapılan hesaplamanın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır....

    İlk derece mahkemesi; alacağın satış sözleşmesinden kaynaklandığı, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin dolmadığı, borçlunun belirli bir kapak hesabına itiraz etmediğinden bilirkişi incelemesi yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, davacılar vekili karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili 29.09.2022 tarihli dilekçe ile davadan ve istinaftan feragat ettiğini bildirmiştir. HMK'nın 310. maddesine göre; feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK'nın 349. maddesinde "(1) Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez. (2) Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur." düzenlemesi yer almaktadır....

    UYAP Entegrasyonu