Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine, Vergi Mahkemesince verilen kararda; 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un "Matrah ve Vergi Artırımı" başlıklı Üçüncü Bölümü'nün "Gelir ve Kurumlar Vergisinde Matrah Artırımı" başlıklı 6. maddesi ile 9. ve 19. maddelerinde ve anılan Kanuna dayanılarak yayımlanan 1 Seri Numaralı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 Sayılı Kanun Genel Tebliğ'de; kurumlar vergisi yönünden vergi artırımında bulunulan yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak inceleme ve tarhiyat yapılmaması, Kanunda belirlenen oran esas alınarak hesaplanan fark verginin, mükelleflerince beyan edilmesi ve mükelleflerinin bu vergiyi ödemeyi kabul etmeleri koşullarına bağlanarak, matrah ve vergi artırımı sonucu ödenmesi gereken taksitlerin süresi içinde ödenmemesinin...

    Davacı da sermaye artırımı kararının dürüstlük kuralına aykırılık taşıdığını iddia ettiğine göre, mahkemece, davacının bu iddiası üzerinde durulup karar tarihinde davalı Şirketin sermaye artırımına ihtiyacı bulunup bulunmadığı, kararda, davacının iddiası gibi hisse oranının düşürülmesinin amaçlanıp amaçlanmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda bir araştırma yapılmadan sermaye artırımı kararının şirket sermayesini korumasını amaçladığı şeklindeki soyut gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 19/04/2017 tarih ve E:2017/444, K:2017/2504 sayılı kararı ile maddi tazminat miktarının artırımı (ıslahı) sonrası 56.911,00-TL'lik TL'lik bölümüne uygulunacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmının onanması, miktarın artırımı (ıslahı) sonrası 56.911,00-TL'lik bölümüne uygulunacak faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının ise bozulması ve taraflarca kararın düzeltilmesi isteminde bulunulması üzerine, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 25/12/2017 tarih ve E:2017/3503, K:2017/7369 sayılı kararıyla, Dairenin 19/04/2017 tarih ve E:2017/444, K:2017/2504 sayılı kararının maddi tazminat miktarının artırımı (ıslahı) sonrası 56.911,00-TL'lik bölümüne uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmının onanmasına ilişkin kısmı kaldırılarak, maddi tazminat miktarının artırımı (ıslahı) sonrası 56.911,00-TL'lik bölümüne uygulanacak faizin başlangıç tarihi...

        Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, taşınmazda objektif değer artış artırımı yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak değer belirlenmesi yöntem itibariyle isabetlidir. Net gelir yöntemine göre bedel belirlenirken öncelikli olarak taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edilmelidir. Aynı yöreden Dairemize intikal eden dosyalarda alınan kök ve ek raporlardan taşınmazın sulama durumuna ilişkin çelişkili bilgilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Davalı taraf da bu hususa itiraz etmekle öncelikle bu husus tereddüte mahal bırakmaksızın belirlenmelidir. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine gönderilmelidir....

        Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, taşınmazda objektif değer artış artırımı yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak değer belirlenmesi yöntem itibariyle isabetlidir. Net gelir yöntemine göre bedel belirlenirken öncelikli olarak taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edilmelidir. Aynı yöreden Dairemize intikal eden dosyalarda alınan kök ve ek raporlardan taşınmazın sulama durumuna ilişkin çelişkili bilgilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Davalı taraf da bu hususa itiraz etmekle öncelikle bu husus tereddüte mahal bırakmaksızın belirlenmelidir. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine gönderilmelidir....

        Davacının 27.04.2001 günü iş kazası geçirdiği, 30.10.2012 tarihli dilekçe HMK’nun 107 maddesine göre maddi tazminat istemi bakımından belirsiz alacak davası açıldığı ve ayrıca manevi tazminat isteminde de bulunulduğu, 25.02.2015 tarihinde maddi zararın belirli hale geldiğinden bahisle maddi tazminat isteminin artırıldığı davalı tarafın gerek dava dilekçesi üzerine ve gerekse maddi tazminata ilişkin bedel artırımı üzerine süresinde zaman aşımı def’i inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda B.K.’nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir....

          Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydında Dilova Belediyesi lehine kamulaştırma şerhi bulunduğu ve dosya içerisindeki evraklardan çekişmeli 10 sayılı parselin tamamının 1999 yılında Dilova Belediyesi tarafından kamulaştırma işlemine tabi tutulduğu, karar düzeltme dilekçesinde de kamulaştırma bedelinin ödendiği ve bedel artırımı konusunda açılan davanın kesinleştiği belirtildiğine göre, mülkiyetin Dilova Belediyesine geçmiş olması gerekeceğinden, bu konu araştırılarak, çekişmeli taşınmaz hakkında kamulaştırma işlemi kesinleşmiş ise tapu kaydı halen davalı şirket adına olduğu ancak, kamulaştırmanın kesinleştirilmesiyle mülkiyetin Belediyeye geçtiği göz önünde bulundurularak, Dilova Belediyesinin de davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekir. Bu nedenle, Dairenin onama kararı maddi yanılgıya dayalıdır....

            e çıkartılan noter tebligatının 23.03.1977 tarihinde "bizzat" usule uygun olarak tebliği ile davacılar tarafından bedel artırımı davası açıldığı, davanın Kamulaştırma Kanunu 14. Maddesi uyarınca 30 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddi kararının da Yargıtay 5. HD. 1997/13114 E-13438K sayılı ilamı ile onanarak iş bu kamulaştırma işleminin kesinleştiğinden bahisle davacılara ...'ten intikal eden hisse yönünden davanın reddine karar verilmesinde ve davacılara ...'ten intikal eden paylara yönelik açılan dava bakımından yapılan değerlendirmede ise; kamulaştırma tarihinde malik olan davacıların murisi ...'e çıkartılan noter tebligatının bila tebliğ iade edildiği ancak dosya davacılarının kamulaştırma bedelinin arttırımı davası açtıkları ve bedelin arttırılmasına karar verildiği, bu nedenle de davacılar yönünden kamulaştırma kararının kesinleştiği anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davacılara ...'...

              Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; Eldeki davanın, 1.000 TL ecrimisil isteği üzerinden belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davacı vekilince 28.01.2015 tarihli dilekçe ile harcı da tamamlanarak bedel artırımı ile talebin 14.273 TL'ye çıkarıldığı, yine davacı vekilince 22.06.2015 tarihli dilekçe ile talep daraltılarak 7.136 TL ecrimisil isteğinde bulunulduğu, Mahkemece, bu istek üzerinden davanın kabulüne karar verildiği ancak davalı lehine maktu vekalet ücreti olan 1.500 TL vekalet ücreti verilmesi gerekirken adı geçen lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru değil ise de; anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun görülmüştür (HUMK mad. 438/7, HMK mad. 370/2)....

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/01/2021 NUMARASI : 2016/137 Esas - 2021/46 Karar DAVA KONUSU : İmar Uygulamasından Doğan İpotek Bedel Artırımı KARAR : Yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün istinaf incelemesi talep edilmiş olmakla, dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Başıbüyük Mahallesi, 168 ada 6 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından imar uygulaması yapıldığını beyanla takdir edilen bedelin artırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile; 27.854,73- TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı idare vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, emsal seçiminin hatalı yapıldığını ileri sürmüştür....

                UYAP Entegrasyonu