ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2017/1343 Esas KARAR NO:2024/508 DAVA: İtirazın İptali (Şirket Yöneticisinin Sorumluluğundan Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 11/12/2017 KARAR TARİHİ: 23/05/2024 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Şirket Yöneticisinin Sorumluluğundan Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREKÇE:Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin ortağı ve 2 yöneticisinden birisi olduğunu, diğer şirket yöneticisinin yurt dışında olmasından faydalanarak şirketi esasen tek başına temsil ettiğini, 12/02/2016 ya kadar süren bu dönemde kendisi adına bir ticari işletme kurup, davacı şirketin bir takım satışlarını kendi işletmesi üzerinden yaptığını, kendi şirketini komisyoncu gösterip %10 komisyon ücreti adı altında fatura kestiğini, kendisine ilişkin işlerde konaklama, toplantı, yeme-içme masraflarının bir kısmını faturalandırıp davacı şirkete ödettiğini, bir kısmını da kendisi ödemiş gösterip şirketten aldığını; görevinin sona erdiği 12/02/2016 da yapılan inceleme...
Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, anonim şirket yöneticisinin açtığı davadan kaynaklanmakta olup, kararın temyizen inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek şirket üst düzey yöneticisinin sorumluluğu için temsil ve ilzam yetkilerinin olması gerekir. Mahkemece davacının borçlu şirketin üst düzey yöneticiliği ile temsil ve ilzama yetkisi sorumluluğu araştırılmadan ve 22.01.2008'de istifa etmiş olmasına göre 2008 yılı 1 ve 2. aylara ilişkin sorumluluğu olmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. ........
Somut olayda, davacı işveren tarafından davacının iş akdini, davalı şirket tarafından yapılan araştırma neticesinde davacının kendi bölgesinde olmayan müşteriden kendi bölgesindeki müşteri hesabı adına 670 kolu ürün sattığının fark edildiğini, bu usulsüz işlemleri ile davacının sorumluluğu dışındaki bölgeden haksız şekilde siparişler oluşturarak lehine maddi menfaat elde ettiğini, bu işlemlere neticesinde davalı şirketin zarara uğradığını, davacının haksız kazanç elde etme girişiminde bulunduğunu iddia ederek davacının iş akdini feshetmişse de, dosya kapsamı ile davacının usulsüz işlemler yaptığı ve bunun neticesinde de haksız kazanç elde ettiği ve menfaat sağladığına dair somut bilgi ve belge bulunmadığı, gerek davacı gerekse davalı tanık anlatımında davacının yaptığı işlemlerde şefinin onayının olduğunun ve yine davalı tanığının beyanında da, müşteriye açmak izin davacının tek başına yetkisinin olmadığının ve eski yöneticisinin onay verdiğinin, yeni yöneticisinin bu durumu ortaya çıkardığının...
İcra Ceza Mahkemesince verilen 18.02.2016 gün ve 2013/113 Esas, 2016/70 Karar sayılı hükümlerin şikayetçi vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 29.11.2017 gün ve 2017/1563 Esas, 2017/10388 Karar sayılı kararıyla; Sanıklara isnat edilen İİK’nun 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği 27.09.2012 tarihi itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket ticari defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekirken, yazılı şekilde sanıkların beratine karar verilmesi...
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, işçilik alacaklarından dava dışı şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti ilişkisinden kaynaklandığı, tarafların tacir olmadığı ve işçilik alacaklarından dava dışı şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir....
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK'nın 553.maddesi uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalının, şirket ortağı ve yöneticisi olduğu dönemde şirketi zararlandırıcı bir takım usulsüzlükler yaptığını, şirkete zarar verdiğini iddia ederek maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise öncelikle diğer savunmalarla birlikte zamanaşımı definde bulunmuştur. Uyuşmazlık, davacının iddia etmiş olduğu zararlarının ve maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir. Dava tarihi 31.05.2022 'dir....
Asliye Ticaret Mahkemesince ise, HMK'nın 14/2. maddesinde "Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir." hükmünün mevcut olduğu, davanın şirket eski yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan, şirket eski yöneticisine yönelik tazminat davası olduğu, bu davaya bakmaya HMK'nun 14/2. maddesi uyarınca şirket merkezin bulunduğu Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, HMK'nun 14/2. maddesinde düzenlen yetkinin kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olduğu gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı verilmiştir....
Maddesine göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan veya esas sözlemeden doğan yükümlülüklerini, kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahibine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur. Anonim ortaklık, organlarının haksız elyeminden dolayı sorumludur. Ayrıca haksız eylemde bulunan yönetim kurulu üyeleri de kişisel olarak sorumludur.(Yargıtay 11.HD nin 25.3.1994 tarih 1248 esas 2289 karar sayılı kararı) Somut olayda; Davacı vekili eylemin haksız fiilden kaynaklandığını bu sebeple davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ile sürmekte ise de şirket yöneticisinin işlediği haksız fiilden dolayı hukuki sorumluluğu Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olup, TTK'nun 4....
tekrar aynı konuyu gündeme getirdiğini, bu pozisyonu kabul etmezse işten çıkartılacağı söylendiğinden yöneticisinin baskı ve tehdidi ile yeni görevi kabul ettiği, 09.09.2019 tarihinde yeni lokasyonda göreve başladığı, Ekim ayı ara performans değerlendirmesinde yöneticisinin olumlu görüş bildirdiğini, tüm görevlerini eksiksiz yaptığını, buna rağmen 19.12.2019 günü son yöneticisi tarafından çağırılarak işten çıkartıldığını ve ertesi gün İK ile görüşeceğinin bildirildiğini, görüştüğünde şirket küçülmeye gittiği için kendisini seçtiklerinin ifade edildiğini, ikale sözleşmesi imzalanması teklifini reddettiğini, haklı fesih sebebi yaratmak adına savunma istendiğini ve 27.12.2019 tarihinde iş akdinin sona erdirildiğini, fesih tarihindeki net maaşının 7.000- TL, brüt maaşının 10.700- TL olduğunu, feshin son çare olması ilkesine uygun davranılmadığını, fesih dışında hiçbir çözüm önerisi sunulmadığını, arabuluculuk aşamasında da anlaşma sağlanamadığını belirterek Feshin gecersizliğinin tesniti ile...