Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; açıkça alınmış bir ibra kararı mevcut değilken ibra edildiği iddia edilen alacaklar zaten ayrı bir fatura ile kayıt altına alınmışken bu haliyle bilançonun onaylanmasının ibra anlamına gelmeyeceğini, harcamaların şirket adına yapılmış kabul edilemeyeceğini, davalının bu harcamaların şirket adına yapıldığına ilişkin belge sunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak bildirmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle özetle; ibra kararı bulunması ve genel kurul kararı ile ibranın geriye alınamayacak olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....
-TL tutarlı senetlerin şirket ortağı ...'e, 39 adet 857.081,00 TL tutarlı senetlerin şirket ortağı ...'a ciro edilmesi işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek; 1.887.339,00.-TL bedelin işlemiş faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 12....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Karşılıksız yararlanma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık .... ile ..... hakkında 20.11.2007 tarihinde düzenlenen tutanakta, kayıtsız sayaç ile tüketim yapıldığı ve alınan bilirkişi raporu sonucunda kayıt dışı tüketim olduğunun tespit edildiği, tutanak altında sanığın “İrfan Kaymacı elektrik işlerini takip ediyor” şeklinde beyanının bulunduğu, sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki tüm ifadelerinde, ....Limited şirketinde sadece işçi olarak çalıştığını, iş yerini....,...ın birlikte işlettiğini savunması karşısında; şirkete ilişkin ilgili bilgi ve belgelerin sanıktan sorulmak sureti ile şirketin ismi açıkça belirlendikten sonra ticaret siciline yazılarak şirketin yetkili yöneticisinin tespiti ile hakkında dava açılmasının sağlanması, eğer iş yeri şirket adına değil ise haklarında tutanak tutulan ...,.... ve sanığın savunmasında geçen....hakkında...
Ceza Dairesince 29.11.2017 tarih ve 1563-10318 sayı ile; "Sanıklara isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen 'ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi' suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibarıyla şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup takibin kesinleştiği 27.09.2012 tarihi itibarıyla şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket ticari defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekirken, yazılı şekilde sanıkların beratine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir....
un, 3 yıl süre ile müdür tayin edildiğini ancak görev süresinin sona ermesinden önce şirket ortaklar kurulununu toplantıya çağırmadığı için ortaklar kurulu toplantısı yapılamadığını ve şirkete müdür tayin edilemediğini, şirket ortakları arasında anlaşmazlık hatta birbirleri aleyhinde davalar bulunduğunu, anlaşarak çağrısız şirket ortaklar kurulu toplantısı yapabilmeleri hatta herhangi bir karar alabilmelerinin mümkün olmadığını, bu nedenle organsız kalan şirketin ciddi zarar gördüğünü, şirketin ortaklar kurulunu toplantıya çağıracak yetkili bir müdürü olmaması, müdürü olmayan şirketin ortakların tamamının katılımı ile çağrısız ortaklar kurulu yapabilmelerinin de mümkün olmaması nedeniyle şirket ortaklarının yasaların izin verdiği en kısa süre içinde şirkete müdür tayin edilmesi gündemli olarak olağanüstü toplantıya çağrılmasını talep ettiklerini, açıklanan tüm bu nedenlerle ... Sanayi Ticaret Ltd....
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda; yargılamanın iadesini talep eden borçlu şirketin icra takibine itirazda bulunmadığı gibi haciz sırasında da şirket yöneticisinin borcu kabul ettiği ancak borcun ödenmediği, bu nedenle verilen iflas kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, yargılamanın yenilenmesini talep eden borçlu şirket vekilinin temyiz istemi sonucu, Dairemizin 25.01.2013 gün, 2013/297 E., 2013/436 K. sayılı ilamı ile temyiz talebi süre yönünden ret edilmiştir. Bu kez, borçlu şirket vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekilinin hükme yönelik temyiz isteminin, yasal sürede yapılmadığından dolayı, HUMK.nun 432. Maddesi uyarınca reddine ilişkin Dairemiz kararına karşı, istemin süresinde olduğu ileri sürülerek başvuruda bulunulması üzerine yapılan incelemede, temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşılmakla talebin reddi gerekmiştir....
Somut olayda, şirket yetkilisi şirket adına icra kefaletinde bulunduğundan Borçlar Kanunu'nda 28.03.2013 tarihinde yapılan Değişik 584/2 madde hükmünde belirtildiği gibi, şirket yöneticisinin (temsilci) işletme veya şirketle ilgili olarak vereceği kefaletlerde eşin rızasının aranmayacağı düzenlenmiş olduğundan, bu olayda eşin rızası aranmaz. Mahkemece istemin bu nedenle reddi gerekirken, icra kefalet işleminin iptali gibi kabul edilerek, istemin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddi doğru değil ise de; sonuçta şikayet reddedildiğinden, ret kararı yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olduğundan onanması gerekmiştir....
ün firması olan şirkete 133.000,00 TL gibi meblağla devir teslim ettiğini, yine şirketin maliki olduğu dükkanı 121.000,00 TL gibi düşük bir bedelle eşine devir ve teslim ettiğini, bu hususların tapu kayıtları ile sabit olduğu, davalı yöneticinin fiilen hiçbir işi olmamasına rağmen eşini ve kardeşini şirkette sigortalı olarak gösterdiğini, bu kişilerin şirket adına fiili bir çalışması olmadığını, davalının şirket merkezine 3.kişilere kiraya vererek müvekkilinin şirket hakkında bilgi almasını ve inceleme yapmasını engellediğini, bu hususu dinlenen tanık beyanı ile sabit olduğunu, davalı yöneticinin fiilen şirket işleri ile ilgilenmediğini, yılın büyük bir bölümünü yurt dışında geçirdiğini, ayrıca şirketin sahibi olduğu taşınmazları kiraya verdiğini, elde edilen kira bedellerinin ne şekilde harcandığının da belli olmadığını, yargılama sürecinde mahkemece defalarca şirkete defter ve kayıtları sunması için bildirim yapılmasına rağmen bildirime cevap dahi verilmediğini, şirket yöneticisinin mahkemenin...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmadan ikame edildiğini, davacıların dava konusu şirkette pay sahibi olmadıklarını ve aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, tereke henüz tasfiye edilmemişken bir kısım mirasçılar kendi miras paylarına dayanarak tazminat davası açamayacaklarını, muris ------------ mirasçısı olduğunu ve terekenin tasfiye edilmediğini, el birliği mülkiyetinin devam ettiğini, müvekkilinin şirketin tek yetkilisi olarak atandığı ----tarihli genel kurul kararının usule uygun olduğunu, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ------ zarara uğratmak gibi bir kastının bulunmadığını, davacıların şirketi zarara uğratacak bir eylemi ispat edemediklerini, bu nedenlerle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi ve 6325 sayılı Kanuna eklenen “Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesi uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası zorunlu ticari dava şartı arabuluculuk...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmadan ikame edildiğini, davacıların dava konusu şirkette pay sahibi olmadıklarını ve aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, tereke henüz tasfiye edilmemişken bir kısım mirasçılar kendi miras paylarına dayanarak tazminat davası açamayacaklarını, muris ------------ mirasçısı olduğunu ve terekenin tasfiye edilmediğini, el birliği mülkiyetinin devam ettiğini, müvekkilinin şirketin tek yetkilisi olarak atandığı ----tarihli genel kurul kararının usule uygun olduğunu, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ------ zarara uğratmak gibi bir kastının bulunmadığını, davacıların şirketi zarara uğratacak bir eylemi ispat edemediklerini, bu nedenlerle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi ve 6325 sayılı Kanuna eklenen “Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesi uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası zorunlu ticari dava şartı arabuluculuk...