Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, öncelikle borçlu şirketin bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü'nden öğrenilerek muhasebecisi veya şirket ortaklarından gerektiğinde zabıta marifetiyle ticari defterlerin temin edilerek, takibin kesinleştiği tarih olan 24.09.2013 tarihi itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, kesinleşmiş icra takip dosyalarının borçları da pasife dahil edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, eksik kovuşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi...

    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, 1-)Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre İİK'nın 333/a maddesinde yazılı bulunan suçun oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, takibin kesinleştiği tarih itibarıyle ödeme gücü olup olmadığını tespit etmeyen yetersiz bilirkişi raporuna istinaden eksik kovuşturmayla yetinilerek yazılı...

      ve 2014/11-301 E. 2014/551 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, dava açan belge olması nedeniyle müşteki tarafından icra ceza mahkemesine verilecek olan şikâyet dilekçesinin, şüpheli veya şüphelilerin isimleri ve şikâyet konusu olaya ilişkin bilgileri taşıması gerekli olmakla birlikte, bu dava dilekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesinde belirtilen iddianamenin bütün şekil şartlarını içermesi zorunluluğu bulunmamasına göre, somut olayda mahkeme dosyası içerisinde bulunan Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısına göre borçlu şirket yetkililerinin sanıklar ..., ..., ... olduğunun anlaşılması karşısında yapılan incelemede; Sanıklara isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak...

        Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davacıyla davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bu nedenle 81.084,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....

          Davalı şirket tarafından davacıya gönderilen Kadıköy 10 Noterliğinin 09/02/2018 tarihli 03106 yevmiye sayılı ihtarnamesinde; 25/07/2016 tarihli iş sözleşmesi uyarınca şirket bünyesinde Distributör satış yöneticisi olarak çalıştığını, belli bir süre öncesinde işten ayrılma kararı aldığını, bu hususta yöneticisi ve iki arkadaşının daha bulunduğu bir ortamda mutlu olmadığını ve beş aydır iş aradığının dile getirdiğini, bunun üzerine kendisini kararından vazgeçirmeyen yöneticisinin İstanbul İli gibi hayati öneme sahip bir sahada ayrılacağını bildiği birini tutamayacağını ve sürekliliği sağlamak zorunda olduğu için kendisini Trakya'daki eski görevine atadığını, yeni yöneticisinin gelişinden itibaren mobbinge uğradığı gibi sözde bir iddiada bulunmasına rağmen esasen işten ayrılma kararını yeni yöneticisinin atanmasından çok daha önce verdiğini yine bizzat yöneticisine ve diğer iki çalışma arkadaşına beyan etmesinin de kötü niyetli bir şekilde feshe kılıf aradığını ortaya koyduğunu, tüm bu süreç...

          Somut olayda, davacının bu davayı açmasından bir gün sonra, davalı ortak iki kişilik şirket genel kurulunda kendi oyuyla yeniden kendisini şirket yöneticisi olarak tayin etmiştir. Her ne kadar bu genel kurulda alınan kararların iptali için ayrı bir dava açılmış olsa bile, şirket yöneticisi makamında halen davalı oturduğuna göre şirket yöneticisinin azli için açılan davanın konusunun ortadan kalktığından söz edilemez. 7- Öğretide de, haklı sebeplerin varlığı halinde, her bir ortağın şirketin ortağı olsun olmasın tüm müdürlerin yönetim yetkilerinin kaldırılması için dava açabileceği, böyle bir dava açmak için şirket genel kurulundan talepte bulunulması gerekmediği, şirket ortaklarının bu haklarının şirket sözleşmeleri veya şirket genel kurul kararlarıyla da sınırlandırılamayacağı ve kaldırılamayacağı kabul edilmiştir (Ü. Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Yayınevi, ...-2015, s.596)....

            ------kaldığında ki, bu şirket yöneticisinin ölmesi halinde ya da şirket yönetim kurulunun toplanmasının imkansız olması halinde mümkündür; şirkete TMK 427/4 maddesi gereğince kayyım atamak gerekir. TTK 427/4 maddesi gereğince atanacak kayyıma ancak organsız ----için--- buna ilişkin işlemleri gerçekleştirmek için kayyım atanması mümkündür. Bu nedenle davacı tarafın ----- tescilli iken ----- tarafından terkin ettirilen markanın ihyası için ve şirket adına kayıtlı iken ----- --- markaların iptali için dava açmak yönünden kayyıma yetki verilmesi taleplerinin kabulü mümkün değildir. Atanan ------- amacıyla işlemler yapacak,----- genel kurulunca söz konusu davaların açılması hususunda karar alınırsa o taktirde--- konusu davaları açtıracaktır. Elbette, --- davacıların karar çıkmasına engel olan davalı aleyhine yönetici olduğu dönemle ilgili -- tazminat davası açma ya da şirkete verdiği zararlardan dolayı tazminat davası açma imkanı mevcuttur....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 30.03.2021 NUMARASI : 2021/83 ESAS - 2021/271 KARAR DAVA KONUSU : Şirket Yöneticisinin Sorumluluğuna Dayalı Tazminat KARAR : Davacı, dava dilekçesinde özetle; Borsa İstanbul pay piyasasında daha önce işlem görmekte olan halka açık T2 AŞ'nin son yöneticilerinin yasal olan sorumluluklarını yerine getirmemeleri, bu surette yatırımcıları zarara uğratmaları, şirketin öz varlıklarını usulsüz olarak şirket çeklerini kullanmak suresiyle boşaltmalarının sonucu, davalı şirketin borsa kotundan çıkarılmasına neden olduklarını, Sermaye Piyasası Kurul Kararlarında suçlarının sabit olduğu gerekçesi ile 2014 yılında 23.400 pay lot a karşılık gelen 52.034,43 TL zararının meydana geldiğini beyan ederek tüm ekonomik göstergeler dahilinde aradan geçen 7 yılın değerlendirilerek davalı şirketin borsa kotundan çıkarılmasına sebep olan şirket pay senedi ile ilgili yasa dışı işlemler yaparak şirketin mal varlığını boşaltan ve borsa İstanbul ve yatırımcıya zorunlu...

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı asil, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı şirketin en son yöneticilerinin yasal sorumluluklarını yerine getirmediğini, kendisi de dahil olmak üzere yatırımcıları zarara uğrattıklarını, şirketin çeklerini kullanarak şirket öz varlığını azaltıp şirketi boşalttıklarını, bu nedenle şirketin borsa kaydından çıkarıldığını , şirketin en son yöneticilerinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu, zararının davalı şirketin en son yöneticilerinden tahsili talep ettiklerini, ilk derece mahkemesinin ret kararının yerinde olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasın ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir....

                a da husumet yöneltilemeyeceğini, TTK'nin 405. maddesi gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketlerin tasfiye halinde olmadıklarını,1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı ...Ş adlı şirketten 30.855 Euro bedelle bu şirketin davalı ... ....İht. Paz.ve Tic. A.Ş adlı şirketteki bir kısım hisselerini satın aldığı, ancak şirket muhasebe kayıtlarında davacının söz konusu şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı ... .......

                  UYAP Entegrasyonu