Mahkemece iddia, savunma, tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı tarafından şirkete verilen zararın şirket kasasına iadesi talebinde bulunduğu, fakat davacının davayı şirket adına açtığına dair bir ibarenin bulunmadığı, davacı olarak bizzat gerçek şahsın gösterildiği, dava neticesinde talep haklı görüldüğü takdirde davanın tarafı olmayan şirket lehine karar verilemeyeceği, iade için şirketin taraf olması gerektiği, davacının kendi adına açmış olduğu davada husumet eksikliği bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de limited şirket ortağının dolaylı zararına ilişkin olarak şirket yöneticisine karşı açtığı sorumluluk davasında dolaylı zararın şirkete verilmesi talep edilebilir. Davacı da şirkete verilmesini talep etmiştir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, 1-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik incelemede, Eyleme ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE usul ve kanuna uygun olan HÜKMÜN ONANMASINA, 2-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik incelemede, Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, öncelikle borçlu şirketin ticari defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, kesinleşmiş icra takip...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirkete ait ticari defterler ve vergi dairesine verilen bilanço ile banka hesapları üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdiri gerekirken, ticari defterler usulüne uygun tutulmadığı için 2010 ve 2011 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamesine göre alınan takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin ödeme gücünü belirlemekten uzak ve yetersiz...
AŞ, malik olmayan donatanın ise gemi işletme müteahidi .... olduğu, gemi yöneticisinin (Ship Manager) personel yönetiminde, gemi adamlarının seçilmesi, işe alınması, bon servislerinin kontrolü ve gemi personeli yönetimini sağladığı, gemi yöneticisinin genel olarak iş veren vekili durumunda olduğu, üzerine aldığı işlemleri, donatanın ad ve hesabına yaptığı, temsil ilişkisinin geçerli olduğu hallerde gemi yöneticisinin iş veren sıfatına haiz olmadığı, iş veren sıfatının kendisiyle arasında gemi yönetimi sözleşmesi bulunan donatana ait olduğu, gemi yöneticisinin personel yönetimi çerçevesinde doğrudan doğruya gemi adamlarıyla kendi adına iş sözleşmesi yapabileceği, bu tip sözleşmelere CREWMAN B uyarınca gemi adamlarını kendi adına çalıştırabileceği, bu halde ise gemi yöneticisinin iş veren vekili konumunda olmayacağı, doğrudan iş veren olacağı, dava konusu iş sözleşmesinde ......
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO :2022/39 KARAR NO :2022/432 DAVA : Alacak (Ticari Şirket Kar Payından Kaynaklanan) Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 21/06/2022 KARAR TARİHİ : 22/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Şirket Kar Payından Kaynaklanan), Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan), Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan 20/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile 17/05/2019 tarihinde davalı ... farklı hisse payları üzerinde ortak olarak ......
Ağır Ceza Mahkemesinde bu davaya konu eylem ile ilgili olarak şirket yöneticilerinin dolandırıcılığı suçundan ceza davası açıldığı, ceza davası sonunda verilen beraat kararının katılan ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 12/07/2017 tarihli ve 2016/321 Esas 2017/1337 Karar sayılı kararıyla, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin sanığın beraatine ilişkin hükmünün kaldırılmasına, üzerine atılı şirket yöneticisinin dolandırıcılığı suçunu işlediği gerekçesiyle mahkumiyetine kararı verildiği işbu kararın sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay'da temyiz sırasını beklediği anlaşılmıştır....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- İİK’nın 333/a maddesine yönelik incelemede, Sanığın üzerine atılı "Sermaye şirketi yöneticisinin sorumluluğu”, suçunun takibi şikayete bağlı olup, icra takibinin 04/07/2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla şikayetçi vekilinin İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık süre geçtikten sonra 11/10/2013 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanıklar hakkında şikayet hakkının düşürülmesi yerine, yazılı şekilde davanın düşmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, tebliğnameye kısmen uygun olarak İİK'nın 347. maddesi uyarınca şikayet...
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07...2011 tarih ve 2009/540-2011/773 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili ...’ın davalı şirketin kuruluşundan itibaren 100 adet hisse sahibi ortağı olduğunu, şirketin ana sözleşmesi ile ortaklardan ... 11.11.2005 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile şirket müdürü olarak atanmış ve şirket yöneticisinin ana sözleşme ile atanması sebebi ile ortaklarca azlinin mümkün olmamış olduğunu, davalı şirket müdürü ve ortağı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davalı vakıf yöneticisinin görevden alınması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılardan Terzioğlu Vakfı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, Türk Medeni Yasası Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzük'ün 23. vd. maddelerine göre, davalı vakıf yöneticisinin vakıf senedinde yazılı ehil kişi olmadığı, yürürlükteki kanun ve nizamlara uymayarak ve genel olarak basiretli bir idareci gibi hareket etmediği, kusurlu hareketiyle vakfa zarar verdiği, vakıf personeline kötü davrandığı iddia edilen vakıf yöneticisinin görevden alınması istemine ilişkindir....
Mahkemece, davacı şirket kurucusu ve yöneticisinin soyadından oluşan NATUZZİ markalı ürünlerin dünyanın pek çok ülkesinde satıldığı, davacıya ait ürünlerin 1990' lı yıllardan bu yana ithalat yoluyla ülkemizde de pazarlanmakta olduğu, bu durumda davacının, davalıya ait marka tescilinden önce NATUZZİ markası üzerinde sınai bir hak elde ettiği, ayrıca davacı şirket sahibinin ve yöneticisinin soyadı ve aynı zamanda şirket ünvanı olan NATUZZİ ibaresinin, PARİS Sözleşmesi gereğince üye ülkelerde korunması gereken bir sınai hak sağladığı, bu ibarenin davalı tarafından tesadüfen bulunup seçilmiş olmasının da hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, davalının marka tescilinin kötüniyetli bir tescil olduğu, davacının markası dünyanın pek çok ülkesinde hazırlanıp satıldığından ve mobilya sektöründe geniş ölçüde tanındığından bu marka 556 sayılı KHK nun 7/1-ı maddesi ile PARİS Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesi gereğince tanınmış marka olduğu, davacının markasının tanınmışlık derecesinin...