Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; şirket yöneticisinin hukuki sorumluluğuna dayanan tazminat tutarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece; 6100 sayılı HMK' nın 14/2 maddesi uyarınca kesin yetki dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davalı T4 vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. TTK'nın 553. maddesinde, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu düzenlenmiş, TTK. 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. (Yargıtay 11. HD, T: 12.12.2016, 2016/12846 E, 2016/9474 K ,Yargıtay 11....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; şirket yöneticisinin hukuki sorumluluğuna dayanan tazminat tutarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece; 6100 sayılı HMK' nın 14/2 maddesi uyarınca kesin yetki dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. TTK'nın 553. maddesinde, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu düzenlenmiş, TTK. 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. (Yargıtay 11. HD, T: 12.12.2016, 2016/12846 E, 2016/9474 K ,Yargıtay 11....

    Ancak, uyulan Dairemiz bozma ilamı sonrası davalı ... yönünden davanın ispatlanamadığından reddine karar verildiği belirtilmiş ise de, gerekçede davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluğu bulunduğu kabul edilmesine rağmen anılan davalı yönünden verilen kararın gerekçesi açıklanmadığı gibi, 6762 sayılı TTK’nın 336/5 m. tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK’nın 321/son maddesinde de temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağının hükme bağlanması, işbu davalının da şirket yönetim kurulu üyesi olarak gerek MK’nın 50., gerekse de TTK’nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği nazara alınarak değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına...

      feshi haklı ve hukuka uyun olarak değerlendirilmekte olduğunu, 2019 yılı Mart ayında ise gerek davacının talebi gerekse de yöneticisinin performansa ilişkin değerlendirmeleri dikkate alındığında; davacı ile ikale süreci şirket yönetimi tarafından değerlendirildiğini, Davacıya, kendisi ile ayrılma kararı verildiği, kendisinin de iş arayabileceği, kendisinin yerine bir çalışan bulunana kadar dilerse çalışmaya devam edip böylece işsiz kalmayacağının iyi niyetle açıklandığını, bu kapsamda davacı ve yönetici arasında görüşmeler sürerken davacının da bilgisi dahilinde, muhasebe yöneticisi pozisyonu için müvekkil şirket personel arayışına girdiğini, bu durumun davacıdan gizlenmediğini, davacının konuyu ve olayları çarpıtmakta olduğunu, davacının da mevcut pozisyonunda çalışmak istemediği ve alternatif arayışa girdiği müvekkil şirket tarafından bilinmekte olduğunu beyan etmiştir....

      Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. adlı şirketteki bir kısım hisselerini satın aldığı ancak mahkememizce bozma öncesi aldırılan bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği üzere şirket muhasebe kayıtlarında davacının söz konusu şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, bozma kararına uyulmakla usulü kazanılmış hak oluşması karşısında taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri anlaşıldığından davacının zararından davalı şirketler ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı şirket ... Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bu nedenle 63.844,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan ......

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Karşılıksız yararlanma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık .... ile ..... hakkında 20.11.2007 tarihinde düzenlenen tutanakta, kayıtsız sayaç ile tüketim yapıldığı ve alınan bilirkişi raporu sonucunda kayıt dışı tüketim olduğunun tespit edildiği, tutanak altında sanığın “İrfan Kaymacı elektrik işlerini takip ediyor” şeklinde beyanının bulunduğu, sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki tüm ifadelerinde, ....Limited şirketinde sadece işçi olarak çalıştığını, iş yerini....,...ın birlikte işlettiğini savunması karşısında; şirkete ilişkin ilgili bilgi ve belgelerin sanıktan sorulmak sureti ile şirketin ismi açıkça belirlendikten sonra ticaret siciline yazılarak şirketin yetkili yöneticisinin tespiti ile hakkında dava açılmasının sağlanması, eğer iş yeri şirket adına değil ise haklarında tutanak tutulan ...,.... ve sanığın savunmasında geçen....hakkında...

          Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; açıkça alınmış bir ibra kararı mevcut değilken ibra edildiği iddia edilen alacaklar zaten ayrı bir fatura ile kayıt altına alınmışken bu haliyle bilançonun onaylanmasının ibra anlamına gelmeyeceğini, harcamaların şirket adına yapılmış kabul edilemeyeceğini, davalının bu harcamaların şirket adına yapıldığına ilişkin belge sunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak bildirmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle özetle; ibra kararı bulunması ve genel kurul kararı ile ibranın geriye alınamayacak olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

            -TL tutarlı senetlerin şirket ortağı ...'e, 39 adet 857.081,00 TL tutarlı senetlerin şirket ortağı ...'a ciro edilmesi işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek; 1.887.339,00.-TL bedelin işlemiş faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 12....

              Mahkemece, yapılan yargılama sonunda; yargılamanın iadesini talep eden borçlu şirketin icra takibine itirazda bulunmadığı gibi haciz sırasında da şirket yöneticisinin borcu kabul ettiği ancak borcun ödenmediği, bu nedenle verilen iflas kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, yargılamanın yenilenmesini talep eden borçlu şirket vekilinin temyiz istemi sonucu, Dairemizin 25.01.2013 gün, 2013/297 E., 2013/436 K. sayılı ilamı ile temyiz talebi süre yönünden ret edilmiştir. Bu kez, borçlu şirket vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekilinin hükme yönelik temyiz isteminin, yasal sürede yapılmadığından dolayı, HUMK.nun 432. Maddesi uyarınca reddine ilişkin Dairemiz kararına karşı, istemin süresinde olduğu ileri sürülerek başvuruda bulunulması üzerine yapılan incelemede, temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşılmakla talebin reddi gerekmiştir....

                Somut olayda, şirket yetkilisi şirket adına icra kefaletinde bulunduğundan Borçlar Kanunu'nda 28.03.2013 tarihinde yapılan Değişik 584/2 madde hükmünde belirtildiği gibi, şirket yöneticisinin (temsilci) işletme veya şirketle ilgili olarak vereceği kefaletlerde eşin rızasının aranmayacağı düzenlenmiş olduğundan, bu olayda eşin rızası aranmaz. Mahkemece istemin bu nedenle reddi gerekirken, icra kefalet işleminin iptali gibi kabul edilerek, istemin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddi doğru değil ise de; sonuçta şikayet reddedildiğinden, ret kararı yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olduğundan onanması gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu