Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Mahkemece her ne kadar süresi içinde şikayette bulunulmadığından İİK nun 347 maddesi gereğince düşürülmesine karar verilmiş ise de, sanığın yetkilisi olduğu borçlu şirkete ödeme emrinin 06/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin 14/10/2015 tarihi itibariyle kesinleştiği ve şikayet tarihi olan 04/12/2015 tarihi itibariyle şikayetin 3 aylık yasal süresinde olduğu anlaşılmış olup, Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, icra takibinin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olmadığının ve bu surette suçun unsurlarının...
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, kamulaştırmayı yapan idarece Kamulaştırma Yasası'nın 4650 sayılı Yasa'yla değişik 8. maddesi hükmü gereğince taşınmaz mal sahibine uzlaşma konusunda çağrı yapıldığı ve bu davanın açıldığı, davanın yargılaması sırasında davalı vekili cevap dilekçesinde uzlaşmaya çağrı için çıkarılan tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin çalışanları arasında tebligatın teslim edildiği Servet isimli bir şahsın bulunmadığını, Tebligat Yasası'na göre şirket adına çıkarılan tebligatın şirketin yetkili tem-silcisine tebliğ edilmesi gerektiğini, satmalına komisyonunun davetiyesinden davalı şirket yöneticisinin haberdar olmadığını, bu hususu dava dilekçesinin tebliğ edildiğinde öğrendiklerini savunarak usul açısından davanın reddini istediği anlaşılmaktadır....
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, kamulaştırmayı yapan idarece Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 8.maddesi hükmü gereğince taşınmaz mal sahibine uzlaşma konusunda çağrı yapıldığı ve bu davanın açıldığı, davanın yargılaması sırasında davalı vekilinin cevap dilekçesinde uzlaşmaya çağrı için çıkarılan tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin çalışanları arasında tebligatın teslim edildiği ... isimli bir şahsın bulunmadığını, Tebligat Yasasına göre şirket adına çıkarılan tebligatın şirketin yetkili temsilcisine tebliğ edilmesi gerektiğini, satınalma komisyonunun davetiyesinden davalı şirket yöneticisinin haberdar olmadığını, bu hususu dava dilekçesi tebliğ edildiğinde öğrendillerini savunarak usul açısından davanın reddini istediği anlaşılmaktadır....
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, kamulaştırmayı yapan idarece Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 8.maddesi hükmü gereğince taşınmaz mal sahibine uzlaşma konusunda çağrı yapıldığı ve bu davanın açıldığı, davanın yargılaması sırasında davalı vekilinin cevap dilekçesinde uzlaşmaya çağrı için çıkarılan tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin çalışanları arasında tebligatın teslim edildiği ... isimli bir şahsın bulunmadığını, Tebligat Yasasına göre şirket adına çıkarılan tebligatın şirketin yetkili temsilcisine tebliğ edilmesi gerektiğini, satınalma komisyonunun davetiyesinden davalı şirket yöneticisinin haberdar olmadığını, bu hususu dava dilekçesi tebliğ edildiğinde öğrendiklerini savunarak usul açısından davanın reddini istediği anlaşılmaktadır....
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, davalı şirketteki ortaklığını 30/12/2009 tarihinde devrettiği; davacının talebinin, doğrudan zarara dayandığı ve tazminatın kendisine ödenmesini talep edebileceği ancak davacının uğradığı zararın kaynağı olarak gösterdiği özü itibariyle davalının, şirket öz varlığından kendi şahsına ödemeler ve usulsüz harcamalar yapıp yapmadığı olgularına dayandığı; bu kapsamda, dosya kapsamı belgeler, banka hesap hareketleri ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde; davalı şirket müdürünün, davalı şirketi zarara uğratmadığı aksine kaynak sağladığı, bu doğrultuda davacının da herhangi bir zararının da olmadığı/oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. Dava, limited şirket müdürü olan davalının şirket özvarlığından usulsüz harcama ve ödemeler yaptığı iddiası ile açılan limited şirket yöneticisinin sorumluluğu hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin tanıdığı olan davalı şirket yöneticisinin bankadan kredi alabilmesi için müşteri senedine ihtiyacı olması nedeniyle 4 adet toplam 11.050.TL değerinde bono verdiğini, ancak davalının daha sonra bu bonoların bazılarında tahrifat yaparak takibe koyduğunu, takibe dayanak yapılan bonolar karşılığı davalı şirketten hiçbir mal ve nakit almadığını bildirerek takibe konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu senetlerin mal karşılığı verildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir....
Bu şirketin tek ortağının ve yöneticisinin davacılardan ... olması, şirket vakfın kurucusu olmadığı sürece ve şirketin yetkili organlarınca tahsise ilişkin bir karar alınmadıkça şirkete ait malvarlığının vakfa özgülenmesi sonucunu doğurmaz. Bu husus nazara alınmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
" sözleşmesinin temsile yönelik bir acentelik sözleşmesi olduğu ve bu sözleşme ile gemi malikinin yönetene ücret karşılığında geminin kendi adına yönetilmesi yetki ve yükümlülüğünü devrettiği, gemi yöneticisinin yönettiği gemiyi kendi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmadığından geminin işletilmesinden doğan kazanç ve kayıpların donatana ait olduğu, dava konusu geminin donatanının davalı şirket olmadığı, davalı şirketin geminin donatanı değil geminin yöneticisi olup, gemi yöneticisinin 818 sayılı BK 32. maddesi (6098 sayılı TBK 40. madde) anlamında temsilci ve 6762 sayılı ...’nın 116 ve devamı (6102 sayılı ... 102 ve devamı) maddeleri anlamında acente niteliğinde olduğu, davalı şirketin taşımayı taahhüt ettiğini ispatlar hiçbir delil sunulamadığı, ... 117. madde gereğince acenteye karşı ancak müvekkili adına dava açılabileceği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Bilindiği üzere TTK nun 553,555 maddelerine göre şirket yöneticisinin kusurlu fiili sonucunda şirketin uğradığı zararın, şirkete ödenmesine karar verilebilir. ----------- sayılı kararında belirtildiği gibi, “Şirket yöneticisinin ortaklığa verdiği zarar, şirket ortaklarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Limited şirketlerde TTK'nın 644. maddesinin yollamasıyla 553. maddesi uyarınca şirket yöneticileri Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem de pay sahipleri ve şirket alacaklılarına karşı şirkete verdikleri zarar sebebiyle sorumlu olurlar. Ancak TTK'nın 555. maddesi uyarınca şirket pay sahipleri dolaylı zarar nedeniyle açacakları davalarda hükmedilecek tazminatın kendilerine değil ancak ortaklığa verilmesini isteyebilirler....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, iki ortaklı davalı şirketin ortağı ve müdürü olduğu, diğer ortağın da şirketi temsile yetkili bulunduğu, şirket ortağı ve yöneticisinin şirket yararına kendi malvarlığından yaptığı harcamaların, talep halinde kendisine ödenmesinin gerektiği, her ne kadar şirketlerin hak, alacak ve borçlarının saptanmasında şirket kayıtları esas ise de bir şirketin yöneticisi veya yetkilisi gibi şirketin defter ve kayıtlarını kendi elinde bulunduran, bunları düzenleme, takip ve denetim yetkisi olan, defterlere kendi yararlarına kayıt yapması veya kendi yararlarına şirket zararına bir belge oluşturması çok kolay olan bu kişilerin, şirketten bir talepte bulunmaları halinde bu hususta sadece soyut olarak şirket kayıtlarına dayanmalarının haklı bir talep olarak kabul edilemeyeceği, böyle bir durumda sadece şirket kayıtları değil, kayıtlara dayanak oluşturan bilgi, belge ve makbuzların da ortaya konulması suretiyle kaydın dayanağının geçerli bir...