Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti.nden olan vergi alacağı için şirket ortağı ya da yöneticisinin malvarlığına ne şekilde haciz koyabileceği Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 10, 35 ve mükerrer 35 inci maddeleri ile Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddelerinde gösterilmiştir. Bu hükümlere uygun biçimde konulan kamu hacizlerinin ise anılan yasanın 21/I inci maddesi uyarınca ilk hacze iştirak edebileceği tartışmasızdır. Bu durumda İcra Mahkemesi'nce şikâyetçi Vergi Dairesi’ne delil ibrazı için olanak tanınmak ve yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 20.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    a 26.5.2003 keşide 26.5.2004 vadeli 200.000.00.YTLlik bono verdiğini bonoya bağlı alacağın yapılan takibin muvazaalı olduğunu, borçlu şirket yöneticisi ...ile davalı ...'ın ana-oğul olduğunu belirterek Ankara 27.İcra Müdürlüğünün 2004/10442 esas sayılı dosyası ile ilgili yapılan hacizlerin iptaline ... plakalı taşıtlar ile fırın işletmesindeki taşınır mallar üzerindeki hacizlerin İİY.nun 280. maddeler gereğince kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili borçlunun vermiş olduğu senet ve bu Senede dayalı olarak yapılan takip haciz ve satış işlemlerinin tasarrufun iptali davasına konu olamıyacağını tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını aciz belgesi sunulmadığını takip konusu bononun iki şirket hissesi ve fırın devri nedeniyle verildiğini davacı ve davalı şirket yöneticisinin aynı kişi olduğunun davacı alacağının muvazaalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu şirket tebligata rağmen savunma yapmamıştır....

      Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacı güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri anlaşıldığından davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacıyla davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 52.874,31 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....

        Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, 1-İİK'nın 331. maddesinde düzenlenen suçtan sanık hakkında kurulan beraat hükmü yönünden yapılan incelemede; Şikayet dilekçesinde ve şikayetçi vekilinin beyan dilekçelerinde sanığın hileli muhasebe işlemleri yapmak suretiyle şirketin mevcudunu eksilttiği, malvarlığını usulsüz şekilde kendi üzerine geçirdiği, şirket hesabından kendisine ve başkalarına para aktardığını iddia etmesi karşısında, değinilen hususlara ilişkin şirket defterleri, muhasebe ve banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak hukuki durumun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2-İİK'nın 333/a maddesinde düzenlenen suçtan sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmü yönünden yapılan incelemede; Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, eylemin başka bir suç oluşturmaması ve takibin kesinleştiği...

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/1016 Esas KARAR NO : 2021/894 DAVA : Menfi Tespit (Şirket Yöneticisinin Şirkete Karşı Açtığı ) DAVA TARİHİ : 04/09/2018 KARAR TARİHİ : 02/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Şirket Yöneticisinin Şirkete Karşı Açtığı ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, İDDİA : Davacı vekili, müvekkili ve dava dışı ---- davalı şirketin hissedarları ve münferiden temsilcileri olduğunu; müvekkili tarafından ---aleyhine şirketi haksız eylemlerle zarara uğrattığı için ---- müdürlükten azli için, ---- Esas sayılı dosyasında da ortaklıktan çıkarılması için davalar açtığını, davaların derdest olduğunu; ----davada alınan bilirkişi raporunda, müvekkilinin davalı şirkete sanki 361.275,07 TL borçluymuş gibi görüldüğünün ortaya çıktığını; ancak böyle bir borcun gerçekte söz konusu olmadığını; " sahte ve hatalı " işlem ve kayıtlardan dolayı söz konusu durumun ortaya çıktığını; müvekkilini borçlu göstermek için sahte faturalar düzenlendiğini; müvekkilinin...

            CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, TTK m.560 gereğince zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın bu sebeple reddinin gerektiğini, zararın oluştuğu iddiasının ortak adına değil tüzel kişilik tarafından ileri sürülmesinin gerektiğini, tazminatın şirket adına istenmemiş olması nedeniyle bu sebeple de davanın reddinin gerektiğini, sorumluluk davası açılmasına şirket tarafından karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafı müştekisi olduğu Küçükçekmece CBS ... soruşturma sayılı dosyası üzerinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi olduğunu, şirket kurduklarını ancak başarılı olamadıklarını, şirketin tasfiyeye girmesinin yasal zorunluluk olduğunu, şirketin tasfiye edilmemesi halinde de resen terkin edileceğini, davacının haberinin olmadığı iddialarının da gerçek dışı olduğunu, şirketin salt zarar etmesinin şirket yöneticisinin sorumluluğunu gerektirmeyeceğini...

              Aldırılan 26/10/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; Anonim şirket yöneticisinin ,mahkeme tarafından görevden alınmasına yönelik bir yasal düzenleme bulunmadığı, haklı sebeplerin var olması halinde dahi anonim şirket yöneticilerinin ancak genel kurul kararı ile görevden alınabileceği, bu sebeple davacının ...'ın temsil yetkisinin kaldırılmasına yönelik talebinin TTK ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu, kaldı ki ...'ın yargılama devam ederken yapılan genel kurulda da yeniden şirket yöneticisi olarak seçildiği, davacı şirketin, ... ... A.Ş.'ne paydaş olmadan önce ... ..A.Ş.'...

                Belediyesi’ne ait Belediye İktisadi Teşekkülü olup, tüm hesap ve işlemleri Sayıştay ve Ticaret Bakanlığı denetimine tabi olduğunu, İlgili müfettiş raporlarında davacı şirket kaynaklarında karşılığı olmayan azalmaya sebep sözleşmeler , faturalara ait hakediş raporları ilgili ilişik muhtelif evrak ve ödeme talimatlarında bizzat eski yönetim kurulu başkanı davalı ......... 'un imzası bulunduğunun ifade edildiğini, davanın kabulünü 3.063.666,70 TL zararın ortaya çıkış tarihinden başlamak üzere ticari faizi ile müvekkil şirketi ihmal ve kastı ile zarara uğratan davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı üzerinde bırakılmanına karar verilmesi talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İş bu dava, TTK 553 uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti ve tazminat talebine ilişkindir. Somut olayda davacı şirket ........ A.Ş'nin eski yönetim kurulu başkanı davalı ............

                  Şti’nin ortağı olduğunu, diğer davalı ...’ın şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, şirket genel kuruluna çağrıların usulsüz yapıldığını ve müvekkilinin imzası taklit edilerek kararlar alındığını, aynı şekilde davalı ...’nin 2004 tarihli hisse devrinde de müvekkilinin imzasının taklit edildiğini, ilk baştan itibaren şirketin kar payı dağıtımı yapmadığını ve müvekkilinin zarara uğradığını, şirket yöneticisinin şahsi harcamalarının şirket gideri olarak yazıldığını ve ayrıca şirket yönetimi tarafından bir çok usulsüzlük yapıldığını, şirket müdürünün organize bir şekilde sahte imzalar ve işlemler yoluyla haksız kazançlar elde ettiğini ve çok yüklü miktarlarda şirkete borçlandığını ileri sürerek davalı şirkete kayyum atanmasını ve şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ....09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile müvekkilinin hissesine düşen 145.000,00 TL kar payı karşılığından şirketten çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir....

                    TALEP İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için kesin ispat yerine yaklaşık ispat koşulunun arandığını, 19/12/2019 tarihli davalı şirket olağanüstü genel kurul toplantısında 12/09/2019 tarihli ve tescil edilmediği için geçersiz olduğu sabit olan toplantının devamı niteliğinde olduğunu, bu nedenle toplantıda alınan kararların geçerli olmadığını, şirket yönetim kurulunun kötü niyetli olarak azınlıkların haklarını hiçe sayarak sermaye artırımına gittiğini, müvekkilini zarara uğratma kastı bulunduğunu, bu durumun derdest bulunan diğer dava dosyasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, şirket yöneticisinin şahsi borcunu şirkete ödettiğini, şirkete ait makinelerin şirket yöneticileri tarafından ederinin çok altında satıldığını, müvekkiline ait payların %6'lık kısmını hisse alım sözleşmesiyle satın alan şirket yöneticisi ve eşinin ödemesi gereken bedeli ödemeyerek müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkili tarafından...

                      UYAP Entegrasyonu