İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı asil, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı şirketin en son yöneticilerinin yasal sorumluluklarını yerine getirmediğini, kendisi de dahil olmak üzere yatırımcıları zarara uğrattıklarını, şirketin çeklerini kullanarak şirket öz varlığını azaltıp şirketi boşalttıklarını, bu nedenle şirketin borsa kaydından çıkarıldığını , şirketin en son yöneticilerinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu, zararının davalı şirketin en son yöneticilerinden tahsili talep ettiklerini, ilk derece mahkemesinin ret kararının yerinde olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasın ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir....
a da husumet yöneltilemeyeceğini, TTK'nin 405. maddesi gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketlerin tasfiye halinde olmadıklarını,1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı ...Ş adlı şirketten 30.855 Euro bedelle bu şirketin davalı ... ....İht. Paz.ve Tic. A.Ş adlı şirketteki bir kısım hisselerini satın aldığı, ancak şirket muhasebe kayıtlarında davacının söz konusu şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı ... .......
Somut olayda, davacının bu davayı açmasından bir gün sonra, davalı ortak iki kişilik şirket genel kurulunda kendi oyuyla yeniden kendisini şirket yöneticisi olarak tayin etmiştir. Her ne kadar bu genel kurulda alınan kararların iptali için ayrı bir dava açılmış olsa bile, şirket yöneticisi makamında halen davalı oturduğuna göre şirket yöneticisinin azli için açılan davanın konusunun ortadan kalktığından söz edilemez. 7- Öğretide de, haklı sebeplerin varlığı halinde, her bir ortağın şirketin ortağı olsun olmasın tüm müdürlerin yönetim yetkilerinin kaldırılması için dava açabileceği, böyle bir dava açmak için şirket genel kurulundan talepte bulunulması gerekmediği, şirket ortaklarının bu haklarının şirket sözleşmeleri veya şirket genel kurul kararlarıyla da sınırlandırılamayacağı ve kaldırılamayacağı kabul edilmiştir (Ü. Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Yayınevi, ...-2015, s.596)....
Örneğin, ortakların kâr payı dağıtımı konusunda ya da şirket yöneticisinin sorumluluğu konusunda ortaya çıkacak uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümleneceğine dair tüm ortakların anlaşma yapmaları mümkündür. Nitekim, TTK'nın 561. maddesinin gerekçesinde, sorumluluk davalarının tahkime elverişli olduğu açıkça benimsenmiştir. Bu bağlamda, somut olayda olduğu gibi, şirket ortakları, şirket yöneticisinin yönetim görevini esas sözleşme ve yasaya uygun yerine getirmediği iddiasıyla açılacak davaların hakemde görüleceğine dair anlaşma yapabilirler. Buna engel bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, eldeki dava şirket yöneticisinin azline ilişkin olup TTK'nın 630/2. maddesi gereğince, her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Buradaki mahkeme kavramına, hakem de dahil kabul edilmelidir....
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili şirket tarafından haklı sebep ve gerekçeler ile davacının azledildiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir ücret talebinin mümkün olmadığını, davacının, şirket ve kooperatifin vekillik görevini üstlenmiş olmasına rağmen fabrika ve kooperatifin aleyhine çalışmalarda bulunduğunu, davacının takip ettiği dosyalarda ihmallerinin tespit edilmiş olduğunu, müvekkili şirketi zarara uğrattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacının %40'dan az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: müvekkili şirket tarafından haklı sebep ve gerekçeler ile davacının azledildiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir ücret talebinin mümkün olmadığını, davacının, şirket ve kooperatifin vekillik görevini üstlenmiş olmasına rağmen fabrika ve kooperatifin aleyhine çalışmalarda bulunduğunu, davacının takip ettiği dosyalarda ihmallerinin tespit edilmiş olduğunu, müvekkili şirketi zarara uğrattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacının %40'dan az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
DAVA KONUSU : Şirket Yöneticisinin Azli ve Tazminat KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
ait bir yetki olduğu, dava tarihinden sonra yapılan genel kurul toplantılarında şirket kar payının dağıtılmasına karar verildiği, anılan kararın iptali için davacının iptal davası açması nedeniyle bu iddiaya bağlı olarak şirket yöneticisinin temsil yetkisinin sınırlandırılmasının söz konusu olamayacağı, ayrıca, davalı yöneticiye ödenen müdürlük maaşının genel kurul kararıyla sağlandığı ve bu konunun da davacı tarafından açılan davada ihtilaf konusu olduğu, dolayısıyla bu iddialarla ilgili genel kurul kararları alınıp, daha sonra da bunların iptali için davalar açılmış olduğundan, bu sebeplere bağlı olarak yöneticinin temsil yetkisinin sınırlandırılamayacağı, davacı boşanma protokolünden kaynaklanan maaş ödemesinin de yapılmadığını ileri sürmekte ise de, 25/07/2007 ve 19/10/2007 tarihli protokollerin davacı ile davalı arasında düzenlenip boşanma kararının fer'i niteliğinde olduğu, şirketin işbu sözleşmelerin tarafı olmaması sebebiyle şirket tüzel kişiliğine herhangi bir borç ve mükellefiyet...
Geri çevirme sonrası gelen evraklardan, yapılan zabıta araştırma neticesi bir kısım daire sakinlerine ait iletişim bilgilerinin Mahkemeye bildirildiği, Takbis malvarlığı kaydı sorgulama çıktılarının dosya arasına alındığı, davalı Apartmana ait tapu kayıtlarının getirtildiği, davacı vekilinin yazılı beyanı doğrultusunda davalı Apartmanın Yöneticisi olduğu belirtilen şahsa gerekçeli kararın tebliğ edildiği ancak her türlü şüpheden uzak bir biçimde Apartman Yöneticisinin usulüne uygun tespit edilemediği anlaşılmakla; davalı apartmanda görev yapan yöneticilerin görev tarihleri, mevcut olan eldeki karar defterleri davalı apartman yönetiminden sorularak ve yapılacak zabıta araştırması ile Apartman Yöneticisinin kim olduğu hususu araştırılarak alınacak yazı cevapları doğrultusunda tespit olunan Apartman Yöneticisine, Apartman Yöneticisinin belirlenememesi halinde tüm kat maliklerinin mernis sisteminde kayıtlı adreslerinin belirlenmesiyle bu adreslere gerekçeli karar tebliğ edilerek temyiz süresi...
ın berat ettiğini, mahkeme kararına kiracı şirket yetkilisi ...'in müfaettişe verdiği soyut beyanın esas alındığını, dosyada iddia ve müfettiş raporu dışında delil bulunmadığını ileri sürülerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir. Dava, davalı vakıf yöneticisinin görevden alınması istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı vakıf yöneticisi tarafından davalı vakfın zarara uğratılıp uğratılmadığı, bu kapsamda 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 10.maddesi gereğince davalı yöneticinin görevden alınma koşullarının oluşup oluşmadığıdır. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371'inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür....