ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/08/2015 NUMARASI : 2015/300-2015/297 Uyuşmazlık, Limited şirket ortaklık payının tespiti ve ortaklık payı alacağının tahsili talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 11.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 28.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, şirket yöneticilerinin ve haksız fiil sorumlularının sorumluluğuna yönelik tazminat istemine ilişkindir. 6. İşbu dosya, .... sayılı dosyadan, davalı şirket yöneticilerinin sorumluluğuna yönelik “tazminat” istemi bakımından tefrik edildiği ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür. 7. Uyuşmazlığın esasının çözümünden önce dava şartlarından olan Arabuluculuk dava şartının yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. 8. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve 21/03/2024 tarihli duruşmadaki beyanlarında; dava şartı arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde, uyuşmazlık konusunun " Şirket otaklık payı ve kar payı alacağının tespiti ile tahsili ve denetçi atanması, koşulların varlığı halinde şirketin tasfiyesi" olarak tanımlandığını ve sadece bu hususlara ilişkin arabuluculuk başvurusu yapıldığını, davacının arabuluculuğa konu edilmeyen taşkın taleplerinin reddi gerektiğini beyan etmiştir. 9....
Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla; ödeme emri içeriği 2012 yılının Mayıs ve Haziran dönemlerine ait vergi borçları için; davacının 27/10/2005 tarihinden itibaren şirketin kurucu ortağı olduğu ve 27/04/2012 tarihinde hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, 27/08/2015 tarihinde yeniden şirket ortağı olduğu, bu dönemlerde şirket ortağı olmadığından, şirket ortağı olduğu dönemlere ilişkin vergi borçları yönünden ise; şirketin, beyan edilen mal bildirimi ve haciz tutanağı ile kayıt altına alınan 1.900.000 TL değerinde malvarlığının mevcut olduğu anlaşıldığından, alacağın şirketten tahsil imkanının bulunmadığı ortaya konulmaksızın ortak sıfatıyla davacının sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir....
zamanaşımına uğrayacağı hükmünün yer aldığı, kanun maddelerinden, tüzelkişilerden tahsili kabil olmayan vergi alacağının kanuni temsilcilerinden aranacağı, limited şirketlerde ortakların koyduğu sermaye oranında sorumlu olacağı ve amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden beş yıl içinde tahsil edilebileceğinin anlaşıldığı, olayda, motorlu taşıt sürücü kursu işleten ve şu anda gayrifaal durumda bulunan limited şirketinin ortağı ve sorumlu iki müdürden biri olan davacının şirketteki hissesini ......
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gecikme tazminatı alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptâli, takibin devamı ve %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.-------sayılı ilamında; --- tarihli ek protokol ile dairelerin teslimi--- tarihine ertelenmiş ve yapı kullanma izin belgesinin yüklenici tarafından --- kadar alınacağı kabul edilmiştir. Sözü edilen protokol şirket ortağı olarak davacıyı bağlayacağından ---- devredilen ------ gecikme tazminatı talep edemez ise de, ---- ek protokolde davacının arsa sahibi olarak imzası bulunmadığından protokol ile değiştirilen teslim tarihi davacıyı arsa sahibi olarak talep edebileceği ----- bağlamaz....
ilanen tebliğe çıkarıldığı, dolayısıyla şirketin takibi usulünce tamamlandığı kanıtlanamayan kamu alacağının şirket ortağı olarak davacıdan tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin bu kısmında da hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır....
Bu durumda mahkemece davacının limited şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin haklı nedenin oluştuğu, sermaye koyma borcunu tamamen yerine getirmeyen davacının limited şirket ortaklığından çıkmayı talep edebileceği, çıkma payı alacağının bulunması halinde ödediği sermaye miktarı gözetilerek çıkma payı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek davacının terditli taleplerinden ilki olan haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. Kaldı ki, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı şirketin haklı nedenle feshine yönelik karara karşı davalı şirket vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmadığından somut olayda haklı neden koşulunun gerçekleştiği hususu da sabit hale gelmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının davalı limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma koşulu gerçekleşmiştir....
Bu durumda mahkemece davacının limited şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin haklı nedenin oluştuğu, sermaye koyma borcunu tamamen yerine getirmeyen davacının limited şirket ortaklığından çıkmayı talep edebileceği, çıkma payı alacağının bulunması halinde ödediği sermaye miktarı gözetilerek çıkma payı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek davacının terditli taleplerinden ilki olan haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. Kaldı ki, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı şirketin haklı nedenle feshine yönelik karara karşı davalı şirket vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmadığından somut olayda haklı neden koşulunun gerçekleştiği hususu da sabit hale gelmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının davalı limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma koşulu gerçekleşmiştir....
alınmaksızın kâr payı alacağının dava yolu ile talep edilemeyeceği kanaatiyle davacının kar payı isteminin de reddine dair karar vermek gerekmiştir....
Ortağın şirketteki sermaye payını şirkete bildirmeden noterce tasdik ettirilmiş mukavele ile devretmesi halinde ise devir sadece ilgililer arasında hüküm ifade edeceğinden, şirket hakkında hüküm ifade etmeyeceğinden devre dayanılarak şirket boçlarından sorumluluğun sona erdiği ileri sürülemeyecektir. Davacı şirket hisselerinin 16/06/1999 tarihinde devredilmesi nedeniyle şirket temsilcisi olmadığını iddia etmekte ise de 08/06/1999 tarihli şirket hisselerinin devrine ilişkin kararın sadece %70 hisseye sahip iki ortak tarafından imzalanması, esas sermayenin en az dörtte üçünün devre onay vermemiş olması nedeniyle hisse devri geçerli sayılamayacağından, davacının şirket ortağı ve temsilcisi olduğunun kabulü gerekmektedir....