Somut olayda; Mahkemece davaya karşı yapılan zaman aşımı def’i değerlendirilmiş ise de, davalılar vekilinin 23.03.2011 tarihli dilekçe ile ıslaha karşı yaptığı zaman aşımı def’iinin değerlendirilmemesi hatalıdır. 3- Davanın iki ayrı davalıya karşı açıldığı gözetilmeden, davalılar arasındaki hukuki ilişki gerekçelendirilmeden, hüküm altına alınan alacaklardan hangi davalının sorumlu olduğu açıklanmadan “ davalıdan “ denilerek hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İş Mahkemesinin 01.06.2017 tarih ve 2016/377 esas, 2017/143 esas sayılı dosyasında dava konusu edilmeyen 01/03/2013 tarihi ile 14/01/2014 tarihleri arasında ki süre için ücret farkı, yıpranma prim farkı, yasal ilave tediye farkı ve akdi ilave tediye farkı alacaklarının tahsili talebiyle 05.12.2018 tarihinde açılmış olup, davalı vekilince süresinde verilen cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunulmuştur. Mahkemece davalı tarafın bu zaman aşımı define ilişkin kararda hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalı vekilinin zaman aşımı defi hakkında bir karar vermek, bu karar doğrultusunda gerekirse bilirkişiden ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor almak suretiyle davacının talepleri hakkında bir karar vermektir....
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının fazla mesai yaptığı ve fazla mesai ücret alacağı bulunduğu anlaşılmakla ücret kapsamındaki fazla mesai ücretlerinin ödenmemesinin işçiye iş akdini haklı olarak fesih imkanı verdiği, böylece; davacı işçinin iş akdini haklı olarak fesih ettiği anlaşılmakla kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, davalının davacının ıslah dilekçesine karşı zaman aşımı itirazında bulunması nedeniyle ıslah tarihi olan 29/01/2015 tarihinden itibaren hesaplama yapıldığında, 29/01/2010 tarihinin zaman aşımı tarihi olduğu, bilirkişinin 01/08/2004 - 01/10/2008 tarihleri arasındaki fazla mesaiye ilişkin kısmı hesapladığı görülmekle ıslah edilen kısmın zaman aşımına girdiği böylece ıslah edilen kısma ilişkin fazlaya dair fazla mesai alacağının reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. D) Temyiz: Kararı taraflar temyiz etmiştir....
Mahkemece davalı tarafın bu zaman aşımı define ilişkin kararda hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalı vekilinin zaman aşımı defi hakkında kapanan İl Özel İdaresince 24.10.2013 tarihinde yapılan ödemelerin 6098 sayılı Borçlar Kanunun 154 ncü maddesi kapsamında borç ikrar veya kısmi ödeme mahiyetinde olup olmadığı hususunu da değerlendirmek suretiyle bir karar vermek, bu karar doğrultusunda gerekirse bilirkişiden ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor almak suretiyle davacının talepleri hakkında bir karar vermekten ibarettir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf itirazları kabul edilmeli ve yukarıda yazılı sebeplerden dolayı eksikliklerin tamamlanması amacıyla sair yönleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak dosyanın 6100 Sayılı H.M.K'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince mahkemesine iade edilmesine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Islah dilekçesinde bu istemlerin yanı sıra, dava dilekçesi sonuç kısmında 5. maddede açıklanan ve davacıya ait hisselerin--- tarihinden dava tarihine kadar olan temettü alcağına ilişkin istem yönünden,----talep olunduğu açıklanmıştır. Dava dilekçesinde ise bu alacak kalemi yönünden herhangi bir tutar açıklanmamış, yalnızca tahsil istemi ileri sürülmüştür. Davalı vekilince ıslah dilekçesine karşı, süresi içinde sunulan ----- tarihli dilekçesi ile ıslah talebinin kabul edilmediği, davanın zaman aşımına uğradığı savunulmuştur. Davalı vekilince, ıslah dilekçesine karşı, süresi içinde sunulan zaman aşımı defi karşısında ve alacakların, ---tarihinde açılan ---- sayılı davasına konu edilmemiş, fazlaya ilişkin alacaklara ilişkin olması, buna göre --- yıllık zaman aşımı süresinin -- tarihinde dolmasına karşın davacı vekilince ıslah dilekçesinin----- tarihinde sunulduğu, ıslah tarihinde zaman aşımının dolduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir....
Islah dilekçesinde bu istemlerin yanı sıra, dava dilekçesi sonuç kısmında 5. maddede açıklanan ve davacıya ait hisselerin--- tarihinden dava tarihine kadar olan temettü alcağına ilişkin istem yönünden,----talep olunduğu açıklanmıştır. Dava dilekçesinde ise bu alacak kalemi yönünden herhangi bir tutar açıklanmamış, yalnızca tahsil istemi ileri sürülmüştür. Davalı vekilince ıslah dilekçesine karşı, süresi içinde sunulan ----- tarihli dilekçesi ile ıslah talebinin kabul edilmediği, davanın zaman aşımına uğradığı savunulmuştur. Davalı vekilince, ıslah dilekçesine karşı, süresi içinde sunulan zaman aşımı defi karşısında ve alacakların, ---tarihinde açılan ---- sayılı davasına konu edilmemiş, fazlaya ilişkin alacaklara ilişkin olması, buna göre --- yıllık zaman aşımı süresinin -- tarihinde dolmasına karşın davacı vekilince ıslah dilekçesinin----- tarihinde sunulduğu, ıslah tarihinde zaman aşımının dolduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir....
Islah dilekçesinde bu istemlerin yanı sıra, dava dilekçesi sonuç kısmında 5. maddede açıklanan ve davacıya ait hisselerin--- tarihinden dava tarihine kadar olan temettü alcağına ilişkin istem yönünden,----talep olunduğu açıklanmıştır. Dava dilekçesinde ise bu alacak kalemi yönünden herhangi bir tutar açıklanmamış, yalnızca tahsil istemi ileri sürülmüştür. Davalı vekilince ıslah dilekçesine karşı, süresi içinde sunulan ----- tarihli dilekçesi ile ıslah talebinin kabul edilmediği, davanın zaman aşımına uğradığı savunulmuştur. Davalı vekilince, ıslah dilekçesine karşı, süresi içinde sunulan zaman aşımı defi karşısında ve alacakların, ---tarihinde açılan ---- sayılı davasına konu edilmemiş, fazlaya ilişkin alacaklara ilişkin olması, buna göre --- yıllık zaman aşımı süresinin -- tarihinde dolmasına karşın davacı vekilince ıslah dilekçesinin----- tarihinde sunulduğu, ıslah tarihinde zaman aşımının dolduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir....
Her ne kadar davalı idarece, olayda 1918 sayılı Yasa uyarınca soruşturma yapıldığından bahisle bu kanuna göre zaman aşımı hükümlerinin geçerli olacağı iddia edilmekte ise de, ceza takipleri halinde zaman aşımı sürelerinin ceza zaman aşımı hakkındaki süreler içerisinde kovuşturulacağı yolundaki 1615 Sayılı Yasanın 89'uncu madde hükmü, tahsil zaman aşımı süreleri hakkında olup, 86'ncı maddede düzenlenen tahakkuk zaman aşımı hakkında uygulanması mümkün değildir. Kaldı ki, dosya içindeki belgelerden, olayda, 1918 sayılı Yasa uyarınca yapılan soruşturma sonucu ceza uygulanmasını gerektiren bir fiilin varlığı konusunda bir tespitin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir....
dolduğunu, mahkeme gerekçeli kararında 3 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığından bahisle şikayetin reddine karar verdiğini, hükmün kanuna uygun olmadığını, ilk işlemden sonra 3 yıllık zaman aşımını kesen hangi muamelenin olduğunu hükümde belirtmediğini, dava dilekçelerinde de ayrıntılı olarak belirttikleri gibi alacaklının haciz ve satışa yönelik işlemleri zaman aşımı süresinde yapılmadığını, zaman aşımı hesabı kanun ve içtihatlarda kesilen muameleden sonra kaldığı yerden devam edeceğini, yoksa her işlemden sonra 3 yıllık zaman aşımı süresi tekrar başlamayacağını, icra dosyasında haciz ile ilk işlem takibin kesinleşmesinden yaklaşık 3,5 yıl sonra 16/05/2014 tarihinde olduğunu, ve bu işlem sonrasında dosya takipsiz bırakıldığını ve 23/07/2017 tarihine kadar işlem yapılmadığını, dosyanın son olarak 23/07/2017 tarihinde yenilendiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, davacı tarafından dosyaya sunulan 11.10.2010 tarihli ıslah dilekçesine karşı beyanları içerir dilekçede davalı tarafın zaman aşımı definde bulunduğu ; mahkemece zaman aşımı defi değerlendirilmeksizin kurulan hükmün hatalı olduğu anlaşılmıştır. 3- Davalı iş veren temyiz dilekçesine ekli bir kısım izin belgesi ibraz etmiş olup karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve dairemiz uygulamalarına göre ödeme savunması yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden mahkemece öncelikle davacıya hangi yıl ne kadar izin kullandığı açıklattırılarak, davalıdan tüm çalışma sürelerine ilişkin izin belge asılları getirtilerek ve ücret bordroları istenerek iddia ,savunma ve belgelere göre izin alacağının belirlenmesi gerekirken eksik incelemeyle kurulan hüküm hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....