Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/773 Esas, 2017/528 Karar sayılı dosyasında “görevi kötüye kullanmak ve 1163 sayılı Kanuna muhalefet” suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediği ve suç işleme kastıyla hareket ettiği sabit olmadığından beraatine, diğer suç yönünden ise zaman aşımı nedeniyle davanın düşesine karar verildiği, gerek ceza davası gerek dosya kapsamı nazara alındığında davalının şikayetini haklı gösterecek dolaylı ve zayıf da olsa bir kısım emareler bulunduğu, şikayet hakkı sınırlarının aşılmadığı, şikayet hakkının kötüye kullanıldığının ispatlanamadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Zira takibin incelenmesinde kambiyo senedine mahsus bir takip olmadığı, aksine ilamsız takiplerde ödeme emrinin davalı taraflara gönderildiği, takip konusu olarak 125.000,00 TL miktarlı 29/03/2013 tanzim tarihli 30/03/2013 vade tarihli senedin gösterildiği, davalı tarafın cevap dilekçesinde takip konusu senedin zaman aşımına uğradığına ilişkin zaman aşımı defini ileri sürdüğü, ortada kambiyo senedi ile yapılan bir takip bulunmadığı, zaman aşımı defi ve davacı taraf tacir olsa da davalıların tacir olmadığı da göz önünde tutulduğunda, uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, zira bu durumda uyuşmazlık konusunun Türk Ticaret Kanunda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı, taraflardan birinin tacir olmaması nedeniyle elde nisbi bir ticari davanın da bulunmadığı, ancak davada kambiyo hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık varsa ticaret mahkemeleri görevli olur. Somut olayda kambiyo hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık yoktur....
İcra Müdürlüğünün 2011/4143 esas sayılı dosyası ile yapılan takipte takip dosyasının 05.12.2015 tarihinde işlemden kaldırıldığını, takipte 11.08.2014- 08.10.2018 tarihleri arasında zaman aşımını kesen işlem yapılmadığını, takip dayanağının kambiyo senedi olması nedeni ile takibin 19.10.2018 tarihi itibari ile zaman aşımına uğradığını belirterek İİK.nun 71/2 ve 33/a maddelerine göre icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Takip dosyasının 3 yıl süre ile takipsiz bırakılmadığını, takiple ilgili Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/694 esas sayılı dosyası ile görülen davada davalı borçlunun itirazlarının yerinde görülmediğini, borçlunun kararı 2015 yılında temyiz ettiğini, Yargıtay tarafından kararın 2016 yılında onandığını, temyiz başvurusu ve yargıtay ilamının da zaman aşımını kestiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Alacağın icra takibine konulan 2.700 TL lik kısmı için zaman aşımının kesilmiş olduğu tespiti doğru ise de takibe konu edilmeyen ancak tüketici hakem heyeti başvurusunda talep edilen (3.186 TL -2.700 TL) 486 TL lik (KDV miktarına denk gelen) kısım için sözleşmenin yapıldığı tarihten (14.01.2013) tüketici hakem heyetine başvuru tarihine (17.05.2018) kadar simsarlık sözleşmelerinden doğan alacaklar için öngörülen kanuni 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmuş olmasına rağmen alacağın tamamı hakkında zamanaşımı süresinin kesildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir....
Birleştirilen 2012/4E sayılı davaya gelince: Davacının anılan dava ile iş kazası sonucu % 34,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığından bahisle maddi tazminat isteminde bulunduğu ve davalı tarafça süresi içerisinde zaman aşımı defi-inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık zaman aşımının hangi tarihte başladığı giderek, 03.01 2012 dava tarihinde zaman aşımının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur....
Zaman aşımı 7036 sayılı Kanun öncesi başlamış ve 5 yıldan uzunsa önceki uzun süre değil değişen 5 yıl, kısa ise kalan süre kadar süre işlemeye devam edecektir. Davacı davasını 19/10/2020 tarihinde ıslah etmiştir. Bu durumda dava ve ıslah dilekçesine dilekçesine karşı ileri sürülen defi yerinde değildir. Kıdem ve ihbar tazminatı, zaman aşımı söz konusu değildir. Davalının istinafı yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının dayandığı deliller ve delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi HMK 355. maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmadığı ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece, davanın zaman aşımına uğramış 4 adet bonoya dayalı olarak davacı tarafça senet borçlusu dava dışı ...ve kefil davalı hakkında başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali davası olduğu, davalının, icra dosyasında yetki ve zaman aşımı itirazında bulunduğunu, yetki itirazının reddedildiğini, davada uygulanacak zamanaşımı süreleri yönünden ise, 6103 sayılı TTK'nun yürürlüğü ve Uygulama şekli Hakkındaki Kanunun 6. maddesi gereğince 6762 sayılı TTK'nun uygulanacağını, 6762 sayılı TTK'nun 690. maddesi yollaması ile emre yazılı senetlerde de uygulanacak olan 661. maddesine göre bonodan zamanaşımı süresi 3 yıl olup, takip konusu bonolardaki en son vade tarihi olan 25.09.2004 'ten itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra 02.08.2009' da takip yapıldığı, yine 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talepte bulunabilmek için zamanaşımının dolmasından itibaren 1 yıl içinde takip yapılmadığı, davanın zaman aşımına uğradığı davalı tarafça süresinde...
Davacı tanıkları davacıya ve arkadaşlarına iş verilmediğini belirterek iddiayı teyit mahiyetinde beyanda bulunmuşlarsa da davalı tarafın yukarıda yapılan tespitlere göre işyeri devri bulunduğu yönündeki savunması üzerinde durulmamıştır. Davalı tarafın işyeri devrine ilişkin savunması üzerinde durulup davacının temizlik işlerinin verildiği DDR isimli şirkette çalışmaya devam edip etmediği araştırılıp sonucuna göre işyeri devri olduğunun kabulü halinde feshe bağlı haklar talep edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır. 3-Davalı vekili ıslah dilekçesinin tebliği üzerine usulünce zaman aşımı def'inde bulunduğu halde bu savunma üzerinde durulmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin ıslaha yönelen zaman aşımı defi üzerinde durularak bu konuda gerekirse bilirkişiden ek rapor alınıp bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
Davacı tanıkları davacıya ve arkadaşlarına iş verilmediğini belirterek iddiayı teyit mahiyetinde beyanda bulunmuşlarsa da davalı tarafın yukarıda yapılan tespitlere göre işyeri devri bulunduğu yönündeki savunması üzerinde durulmamıştır. Davalı tarafın işyeri devrine ilişkin savunması üzerinde durulup davacının temizlik işlerinin verildiği DDR isimli şirkette çalışmaya devam edip etmediği araştırılıp sonucuna göre işyeri devri olduğunun kabulü halinde feshe bağlı haklar talep edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır. 3-Davalı vekili ıslah dilekçesinin tebliği üzerine usulünce zaman aşımı def'inde bulunduğu halde bu savunma üzerinde durulmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin ıslaha yönelen zaman aşımı defi üzerinde durularak bu konuda gerekirse bilirkişiden ek rapor alınıp bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
Alacağın kaynağı olarak 01/01/2004 tarihinden önce şirket ortakları tarafından şirkete verilen borç para gösterildiğinden, anılan tarih ile dava konusu icra takip tarihi olan 24/04/2017 arasında TBK'nun 147/4. maddesinde belirtilen 5 yıllık zaman aşımı süresi sona ermiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davalı yanın yargılama aşamasında süresinde zaman aşımı itirazını ileri sürdüğü, dava konusu icra takibinde ödeme emrine itirazında zaman aşımı itirazını ileri sürmeyen davalı borçlunun yargılama aşamasında savunmanın genişletilmesi yasağına takılmadan alacağın zaman aşımına uğradığı savunmasını ileri sürebileceği, dava konusu icra takip tarihi itibarıyla TBK'nun 147/4 maddesinde yer alan 5 yıllık zaman aşımı süresinin sona erdiği gözetilerek davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....