Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 21.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal beş günlük süreden sonra 01.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunduğu, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu husus gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde diğer şikayet ve itirazların süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tespiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre şikayet ve itiraz süresinde ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir....

    bu yapılan usulsüz tebligat sebebiyle haksız haciz işlemleri uygulanmıştır....

    Bunun dışında davacıların mernis adreslerine çıkartılan TK 21/2'ye göre çıkartılan tebligatlarda mazbata üzerine tebligat yapıldığının kime haber verildiği, kişinin neden evde bulunmadığı yazılmadığından usulsüz yapıldığı anlaşılmıştır." gerekçesiyle davanın kabulü ile Akçaabat İcra Müdürlüğünün 2019/3429 Esas sayılı dosyasında borçlular T1 ve T2 yapılan 30/06/2020 tarihli tebligatların usulsüz yapıldığının tespitine, Akçaabat İcra Müdürlüğünün 2019/3429 Esas sayılı dosyasında borçlular T1 ve T2 yapılan 30/06/2020 tarihli tebligatın öğrenilme günü olan 09/07//2020 tarihinde yapıldığının tespitine, Borçlu T3 yönünden İİK 89/2 anlamında tebligat çıkartılması talep edilmediği ve çıkartılmadığından bu borçlu yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır....

    Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 11/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin 29/04/2019 olduğunun bildirildiği, İİK'nin 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra, 23/05/2019 tarihinde icra mahkemesine şikayette bulunulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, öğrenme tarihinin 29/04/2019 olduğu gözetilerek öğrenme tarihine göre, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir....

      İcra müdürlüğünün 2012/6630 sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde şikayet olunanın alacağının birinci, müvekkilinin alacağının ikinci sıraya kaydedildiğini, oysa şikayet olunanın icra dosyasında süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin düştüğünü, bu durumun gözetilmeden düzenlenen sıra cetvelinin usulsüz olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini istemiştir. Şikayet olunan vekili, şikayete cevap vermemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunan tarafından başlatılan.... İcra Müdürlüğü'nün 2012/6630 esas sayılı takip dosyasında konulan haczin, İcra İflas Kanunu'nun 106 ve 110. maddelerine uygun şekilde ve süresinde satış talep edilmesi nedeniyle düşmediği, bu nedenle düzenlenen sıra cetvelinin usulüne uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

        CEVAP : Davalı alacaklı T3 cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin davalının mernis adresine gönderildiğini, davacının usulsüz tebligat yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı borçluya usulüne uygun tebligatın sağlandığını, usulsüz tebligat yapıldığı iddiasının tamamen hukuka aykırı ve kötü niyetli olup alacaklı müvekkilin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, mernis adresinin güncel olup olmadığından davacının sorumlu olduğunu belirterek, şikayetin reddine, takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

        Somut olayda, borçlunun miras hissesi bulunan ve meskeniyet şikayetinin konusu olan taşınmaza 08.10.2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, alacaklı tarafından şikayete konu taşınmaza ilişkin ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/769 E. sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu dava dilekçesinin şikayetçi borçluya 17.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebliğ işleminin usulsüz olması sebebiyle hacizden bu tarihte haberdar olamadığına ilişkin bir iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 10.09.2015 tarihinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dilekçesinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği bu iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabii olduğundan sonuca etkili olmayacaktır....

          İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu için davanın kabulü kararının bozulması gerektiğini, zira tebligatta hiçbir usulsüzlük bulunmadığını, şikayete konu işleme dosyada alacaklı olan müvekkilin kusurlu ve kötü niyetli davranışının sebep olmadığı için müvekkil aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği nedenleri ile kararın kaldırılarak davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava, usulsüz tebligat şikayeti ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir....

          DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 4,12. maddelerine dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Şikayet tarihinden önce haczin düştüğünün veya haczin kaldırıldığının belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir. Somut olayda, borçlu davacı veya vekiline icra emri tebliğ edilmeden, davacı adına kayıtlı taşınmazlar üzerine 17/05/2019 tarihinde haciz konulduğu, davalılar vekilinin talebi üzerine 27/09/2021 tarihli karar ile borçlu davacıya veya vekiline tebligat çıkartılmadığına karar verildiği ve davalılar vekilinin 28/09/2021 tarihinde hacizlerin kaldırılmasını istediği anlaşılmaktadır. Şikayet tarihi olan 27/09/2019 tarihi itibari ile kesinleşen bir takip bulunmadığından, geçerli bir haczin varlığından söz edilemez....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, davacı borçluya ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla, ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi, yetki itirazı, borca itiraz, takibin iptali ayrıca haczin kaldırılması istemine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince; kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru; tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir....

          UYAP Entegrasyonu