Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2013/773 E. sayılı dosyasından borçlunun araçları üzerine 28.01.2013 tarihinde kesin haciz konulduğu, alacaklı tarafından bedeli paylaşıma konu aracın haciz tarihinden itibaren süresinde satışının talep edilip satış avansının yatırıldığı, icra memurunca aracın henüz ele geçirilememesi nedeniyle satış talebinin reddine karar verildiği, 28.01.2013 tarihli haczin düşmediği ve şikayetçinin ihtiyati haczinin kesinleşme tarihi 31.01.2013 olduğundan garameten paylaşmanın da mümkün olmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

    Hüküm bu kez davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik 2004 sayılı İİK'nin 363/1. maddesi "İcra Mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikayet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya...

      İİK'nun 134/2. maddesinde; "İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler" hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin 7. fıkrasında ise; ''Satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet müddeti ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez'' düzenlemesi öngörülmüştür. Bu durumda, yukarıda değinilen açık yasa hükmü uyarınca, ihalenin feshi, kural olarak ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde istenebilir. Ancak, kendisine satış ilanı tebliği gerekip de satış ilanı tebliğ edilmeyen veya usulsüz tebliğ edilen ilgili açısından şikayet süresi ihaleyi öğrendiği tarihten başlar....

        Kaldı ki, borçlu adına çıkarılan satış ilanına ve düzeltmeye ilişkin tebligatların, 10.03.2016 ve 31.03.2016 tarihlerinde usulüne uygun şekilde yapıldığı, buna göre kıymet takdirine ilişkin tebligat usulsüz dahi olsa, borçlunun satış ilanı tebliği ile kıymet takdirine de muttali olduğu kabul edilmelidir. O halde mahkemece, borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanına ilişkin tebligatların usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmediği dikkate alınarak, başkaca fesih nedeni de olmadığından 424 Ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden de şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile anılan taşınmaza ilişkin ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Haciz tarihi itibari ile yürürlükte bulunan İİK'nun 106. maddesine göre taşınmazlarda satış isteme süresi iki yıldır. 08.12.2010 tarihinde haciz konulan taşınmaza ilişkin 20.03.2012 tarihinde satış talep edildiği, 14.05.2012 tarihinde satış talebinin geri alındığı, satış talebinin geri alınmasından sonra ise 20.03.2013 tarihinde tekrar satış talep edildiği anlaşılmaktadır. 08.12.2010-20.03.2012 tarihleri arasında geçen süre ile 14.05.2012-20.03.2013 tarihleri arasında geçen sürelerin toplamı dikkate alındığında, 20.03.2013 tarihinde yapılan satış talebinin haciz tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK'nun 106. maddesinde öngörülen yasal 2 yıllık süreden sonra olduğu ve haczin süresinde satış istenilmemesi nedeniyle kalkmış olduğu anlaşıldığından borçlunun şikayetinin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

            Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; şikayetçinin borçlunun satılarak paraya çevrilen aracının şikayet olunan banka tarafından sonradan rehnin kapsamına dahil edildiğine yönelik iddiasını ispatlayamadığı, rehin hakkı sahibi olan şikayet olunan alacağının rüçhanlı olduğu ve alacak miktarının da satış bedelinden fazla olduğundan sıra cetveli yapılmaksızın satış bedelinin tamamının şikayet olunana ödenmesinin yasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle icra müdürünün "rüçhanlı olan rehin bedelinin öncelikli ödenmesine ilişkin" 24.04.2012 tarihli kararının sıra cetveli niteliğinde bulunmasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

              Satış ilanında satışa konu taşınmaz hakkında gerekli bilgilerin ve taşınmazın özelliklerinin yer almadığına dair şikayet, satış öncesi döneme ilişkin bir şikayet olup, satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemez. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi kendisi dışındaki diğer ilgililere, satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez....

              Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davaya cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, davalı alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapıp yapamayacağına ilişkin şikayet ve İİK'nın 150/e maddesi uyarınca takibin düşürülmesine ilişkin şikayettir. Adana 11....

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihaleye konu taşınmazın muhammen bedelinin 210.000 TL olmasına rağmen bunun üzerinde 301.000 TL'ye satılmış olduğundan zarar unsuru oluşmadığını, borçlunun şikayette hukuki yararının bulunmadığını, kamu düzenine yönelik olarak da herhangi bir fesih sebebinin bulunmadığını, İİK'nın 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olunacağından borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerektiği anlaşıldığından ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiğini, bununla birlikte taşınmaz üzerindeki hacizden davacının haberdar olduğu ancak 7 günlük şikayet süresi içerisinde meskeniyet şikayetinde bulunmadığını da belirterek;davacının meskeniyet iddiasının süresinde yapılmamış olması nedeniyle reddine, ihalenin feshi talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, işin aslı incelenmediğinden tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir...

                Hukuk Dairesi, satışa konu taşınmaz üzerine 3367 sayılı Yasa gereğince 10 yıl müddetle kamu alacağı dışında şerh işlenemeyeceği düzenlemesine dair meşruatı bulunmakta ise de, taşınmaz üzerinde 2005 yılından bu yana haciz şerhlerinin işlendiği ve tapu sicil müdürlüğünden verilen bilgiye göre de 3083 şerhinin sehven konulduğunun anlaşıldığı, İİK'nın 59. maddesine göre satış avansının yatırılması ve geçerli bir satış talebinin doğmasından sonra, satışın da aynı süre içerisinde yapılması yönünde bir zorunluluk bulunmadığı gibi, söz konusu haczin de geçerliliğini kaybettiğinden bahsedilemeyeceği, şikayet olunanların süresinde satış talebi ve satış avansını icra dosyasına yatırıldığı, satışa yönelik iradesini icra dosyasına yansıtmış oldukları, bu nedenle yenilenen hacizlerin önceki tarihli hacizleri etkilemeyeceği ve ilk hacizlerin geçerli olduğu gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında şikayetin reddine karar verilmiştir...

                  UYAP Entegrasyonu