Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek, dava dilekçesinin içeriğinde, şiddetli geçimsizlik nedeniyle 27.11.2012 tarihinde boşanma davası açtığını, davanın Mersin 3. Aile Mahkemesince 2012/856 esas. 2014/179 karar sayılı karar ile reddedildiğini, aradan üç sene geçtiğini ve bu süre içerisinde bir araya gelmediklerini, 4721 sayılı TMK madde 166/son gereği bu sürede ortak hayatın yeniden kurulmadığını belirterek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının, 4721 sayılı TMK'nın 166/4 maddesi uyarınca açmış olduğu davasının, şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiş ve bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İlgili dosyanın incelenmesinde; her ne kadar yerel mahkeme tarafından ilk dava olan Mersin 3....
TMK.’nun 200. maddesine göre de; "Koşullar değiştiğinde hâkim eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemleri kaldırır" hükmü getirilmiştir.Somut olayda, davacı tarafından 12.10.2004 tarihinde davalı aleyhine şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açıldığı, boşanma davasına bakan mahkemece davanın reddine karar verildikten sonra, davalı tarafından ... 1. Aile Mahkemesinde tedbir nafakası istemli dava açıldığı ve mahkemenin 2008/402-2010/293 sayılı kararı ile 200,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2010/19187-21794 sayılı kararı ile tedbir nafakasının aylık 400,00 TL’ye yükseltilerek onanmasına karar verildiği ve bu hükmün 11.02.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Davacı, tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle İsviçre Uster Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.08.2002 tarihli kararı ile boşandıklarını, kararın 19.12.2002 tarihinde kesinleştiğini, bu kararın Samsun Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi tarafından 13.7.2004 tarihli kararla aynen tenfizine karar verildiğini, İsviçre Zürih Kanunu Yüksek Mahkemesinde 14.4.2004 tarihinde davalı lehine nafakaya hükmedildiğini, daha sonra işsiz kalması nedeniyle nafakanın düşürüldüğünü, kendisinin Türkiye'ye dönüp yerleştiğini, evlenip çocuğu olduğunu, davalının Ayancık İcra Müdürlüğü'nün 2009/70 Esas sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka alacaklarını tahsil ettiğini, sadece SSK emekli maaşı bulunduğunu, başka geliri olmadığını ileri sürerek, yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da azaltılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalıya yurt dışı adresine tebligat yapılmış, cevap vermemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma, maddi ve manevi tazminat ve nafaka isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalı adresinin verilen kesin süre içinde davacı tarafça mahkemeye bildirilmediği gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmıştır....
Davalı, eşi ile arasındaki şiddetli geçimsizlik nedeniyle çekişmeli taşınmazdan 2008 yılında ayrıldığını, çekişmeli taşınmazı dava dışı yüklenici ...'den haricen satın aldığını, yüklenicinin davacı aleyhine sözleşmeye aykırılık nedeniyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/269 E. sayılı dosyası üzerinden açtığı tapu iptali ile tescil olmazsa tazminat davasının derdest olduğunu, taşınmaza iyiniyetli olarak masraflar yaptığını, kat irtifakı öncesi taşınmazın arsa payında 75/968 oranında paydaş iken yükleniciye verdiği vekaletname ile kat irtifakı tesisi sırasında çekişmeli 7 nolu bağımsız bölümün kendi adına kayıtlanması gerekirken davacı adına yazıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Birleşen davada davalı, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak, çekişmeli taşınmazı yükleniciden satın aldıkları arsa payına istinaden kullandıklarını belirtip davanın reddini savunmuştur....
SAVUNMA:Davalı-davacının süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; eşinin kendisine küfür ve hakaret ettiğini, kadınlık onurunu zedeleyici birçok harekette bulunduğunu, aldattığını, evden kovduğunu, eve ait dış girişin anahtarlarını kendisinden alarak eve girişini engellediğini, kolluk ile birlikte eşyalarını almak için ortak konuta geldiğini, davacı-davalının evdeki bulaşık makinasını sattığını, klima çalışmasın diye kumandasını aldığını, buzdolabını kendi odasına aldığını, kendisini aç bırakmaya çalıştığını karakolda verdiği ifadede kabul ettiğini, bu ifadesinden dolayı hem kendisi hem de ilk evliliğinden olma çocuğu hakkında dava açıldığını, beraat kararı verildiğini, ancak dosyanın istinaf aşamasında olduğunu belirterek şiddet, küfür, hakaret, tehdit, aldatma (zina), kadınlık onuruna hakaretten dolayı özel boşanma nedenleriyle boşanmaya, diğer ihtimalde şiddetli geçimsizlik ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya, kendisi için aylık 500 TL tedbir-yoksulluk...
DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Silvan ilçesinde ikamet ediyor iken, davalı kadının isteği ile Diyarbakır iline yerleştiklerini, ekonomik olarak yaşadığı zorluk sebebiyle Silvan’a dönme isteğinin kadın tarafından olumlu karşılanmadığını, kadının ailesi vasıtasıyla tehdit edildiğini, tarafların arasıda evlilik birliğinin temeli olan karşılıklı sadakat, ..., sevgi ile saygı kalmadığını, eşler arasında oluşan şiddetli geçimsizlik nedeniyle kadının baskısıyla evi terk ettiğini, Silvan’a tek başına dönmek zorunda kaldığını, tarafların sekiz yıldır ayrı yaşadıklarını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davanın KABULÜ ile tarafların TMK.nun 166/1 maddesi gereğince ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMALARINA, Tarafların müşterek çocukları 16/06/2016 doğumlu TC kimlik numaralı İklim İnaç ve 24/10/2017 doğumlu TC kimlik numaralı Batur İnaç'ın velayetinin T.M.K.'nın 182. maddesi gereğince davacı anneye verilmesine, Velayeti annesine bırakılan müşterek çocuklar ile davalı baba arasında; davalının cezaevinde bulunduğu süre içerisinde davalının cezaevi idaresince belirlenen aylık açık görüş gün ve saatinde davalı tarafça ismi cezaevi idaresine bildirilecek kişi veya davalı vasisi tarafından tarafından çocuklar cezaevine getirilmek ve süre sonunda davacı anneye teslim edilmek suretiyle şahsi münasebet tesisine," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı koca vasisi; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Dava şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı açılmış boşanma davası olup, yapılan yargılama sonucunda; tarafların 23/01/2018 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden bir tane çocuklarının olduğu, davacı tarafından TMK 'nın 166/1 maddesine dayalı boşanma davası açılmış ise de, boşanmaya karar verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenemeyecek derecede, ortak hayatı çekilmez hale getirecek ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte şiddetli bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olması gerektiği, dinlenen davacı tanığının beyanından anlaşılacağı üzere, tarafların boşanma davası açıldıktan sonra 15- 20 günlüğüne birden fazla kez bir araya geldiği, tarafların beyanına göre de, tarafların 1 ay önce 2 günlüğüne tatile gittikleri, olayların akışı karşısında davacının dava tarihinden önceki olayları hoşgörü ile karşıladığının kabulünün gerektiği, hoşgörü ile karşılanan olaylara dayalı olarak boşanma kararı verilemeyeceğinden...
Hukuk Dairesinin 2014/4749 Esas ve 2014/15268 Karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere, terk ve şiddetli geçimsizlik sebeplerine birlikte dayanılması halinde boşanma koşulları oluşmamaktadır. Somut olayda, davalı davacı erkek hem terk hem de şiddetli geçimsizlik nedenine dayandığından erkek açısından boşanma koşulları gerçekleşmemiş olup, erkeğin karşı davasının reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Gerçekleşen olaylarda erkek tam kusurludur....