çocuklarını maddi olarak zor durumda bırakmadığını, davalının müvekkilini aldattığını, davalının çocuklarla ilgilenmediğini ve bir anne olarak üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, müşterek çocukları da alarak evi terk ettiğini, davacının evlilik birliği devam ettirme yönünde herhangi bir ihtimalin kalmadığını, aldatma, terk, şiddet şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin babayı verilmesine, aldatmaya dayalı boşanma olması sebebiyle 50.000 TL değerinde manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * davacının dava dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı bir isteminin bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26.11.2007...
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı kabulü ile kararın istinaf edilmeyerek kesinleşen kısımları hariç olmak üzere kaldırılmasına, kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Dosya içerisinde bulunan Mahkemenin 2006/738 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan ve taraflar arasında görülen boşanma davasında, davacının müşterek haneyi babası ile terk etmesi üzerine, davalının Cumhuriyet Savcılığına “ evdeki altınları davacının götürdüğüne, kendisinin bir şikayeti olmadığına, ancak ileride altınlarla ilgili iddialar olabileceğinden, altınları eşinin götürdüğünün tespitine” ilişkin yaptığı ihbarın kendisini sorumluluktan kurtarma amacına yönelik olması, davalının az da olsa kusurunun ispatlanamadığı gerekçesi ile reddedilerek, evdeki eşyaların davacıya teslimine karar verildiği, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından da onanarak kesinleştiği görülmüştür. O halde; bu durumda evlilik birliğini kurma görevi, açtığı boşanma davası reddedilen ve evdeki tüm eşyalar kendisine verilen davacı kadına aittir....
Davacı erkek bozmadan sonra 07.02.2017 tarihli celsede "Terk nedeniyle boşanma davası açtığını ancak bu davasını ıslah ettiğini ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya karar verilmesini talep ederek davasını ıslah etmiştir. Ancak; Bir davada ıslah, tahkikat bitinceye kadar yapılabilir (HMK m. 177/1). Hüküm, Yargıtay'ca bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmak mümkün değildir (04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı içt. bir. kararı). Bu itibarla, bozmadan sonra, terke dayanan boşanma davasının 07.02.2017 tarihinde ıslah edilmiş olması geçerli kabul edilemez. Erkek tarafından açılan boşanma davası hakkında uyulan bozma kararı gereğince hüküm kurulması gerekirken, bozmadan sonraki ıslaha geçerlilik tanınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
GEREKÇE : Dava, asıl davada evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davası, birleşen davada boşanma ve ziynet eşyası alacak davasıdır. Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın boşanma ve ziynet eşyası alacağı yönünden kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı/b.davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Tüm dosya kapsamı davacı/b.davalı vekilinin istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; TMK.nun 166. maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya kararı verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurlu davranışları ile davacı için evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hususunun ispat edilmesi gerekir....
Bu halde, taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadında dava açmakta haklıdır. Davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının da kabulü gerekirken (TMK m.166/2), yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. 2-Davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemeye gelince; Davalı-karşı davacı kadın ziynet eşyalarının erkek tarafından ev alınırken satıldığını, davacı-karşı davalı erkek ise ziynet eşyalarının kadın tarafından giderken yanında götürüldüğünü beyan etmişlerdir. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği gibi davalı-karşı davacı kadın tarafından talep edilen ziynet eşyalarının ev alımı sırasında satılarak harcandığı anlaşılmaktadır....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, reddedilen boşanma ve ziynet alacağı davaları ile erkeğin kabul edilen boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasının reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı kadının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacı hamile iken onu aldatmaya başladığı, eşini başka kadınlarla aldattığı, davalının gece hayatı yaşadığı, gece hayatı nedeniyle borçlandığı, evinin kirasını, elektrik ve su parasını ödeyemediği, taraflar arasında evlilik birlik ve beraberliğini temelinden sarsacak nitelikte şiddetli geçimsizlik olduğu kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, babayla kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine 800,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın lehine 800,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına ve 25.000,00 TL maddî tazminat ile 25.000,00 TL manevî tazminatıa karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
İadesi istenen ziynet eşyalarının davalıda kaldığı hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı dosya kapsamıyla sabittir. Kural olarak, koca tarafından kadına karşı cebir, şiddet ve buna benzer bir yöntem kullanılmadıkça ziynet eşyalarının bizzat kadına ait eşya olması nedeniyle onun tarafından korunması ve onun yanında bulunması ilkesi esastır. Bu kuralın aksi de kanıtlanmamıştır. Bu nedenle ziynet eşyaları bakımından davanın kabulüne karar verilmiş bulunması doğru değildir. Kaldı ki boşanma dosyasında; tanık olarak dinlenen davacının annesi 14.07.2008 tarihli yargılama oturumunda; ziynet eşyalarının bir kısmının kızı Büket’de olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bu da davalının savunmasını doğrulamaktadır. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında tarafların maaşlarının hesaplanması suretiyle elde edilen gelirin ikiye bölünmesi yönündeki hüküm de HUMK.nun 74.maddesine aykırıdır....