Müşterek çocuk ile davacının Belçika ülkesinde yaşadıkları, ülkede 1 Temmuz ile 1 Eylül tarihleri arasında okulların tatil olduğu, müşterek çocuğun ilk öğretim öğrencisi olduğu, davacı annenin Türkiye'de ikametinin bulunmadığı, mahkemece baba ile çocuk arasında kurulan şahsi ilişkinin infazının müşterek çocuğun yararına olmadığı, müşterek çocukla baba arasında şahsi ilişkinin tamamen kaldırılmasının da çocuğun gelişimi ve üstün yararına aykırı olduğu, sir içeriği, müşterek çocuğun üstün yararı dikkate alınarak ;davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile mahkemenin şahsi ilişki hükmünün kaldırılarak "baba ile çocuk arasında her yılın 15 temmuz günü saat 10.00'da almak ile 25 temmuz günü saat 17.00'de teslim etmek üzere şahsi ilişki kurulmasına" şeklinde yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması, Biyolojik Anne ile Çocuk Arasında Şahsi İlişki Hakkı Tanınması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, evlatlık ilişkisinin kaldırılması talebinin reddine, şahsi ilişki kurulmasına yönelik dava konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını ve evlatlık alınanla davacı arasında şahsi ilişki tesisine karar verilmesini istemiş; mahkemece, davanın reddi ile davacının yaptığı masraflar ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davalı ... vekili tarafından masraf ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir....
Bu nedenle mevcut şahsi ilişkinin yatılı olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi çocuğun üstün yararına uygun bulunmuştur. Uzmanların süreli olarak şahsi ilişki kurulması, daha sonra yeniden değerlendirilmesi yönündeki görüşleri, yukarıda gösterilen yasal düzenlemelere göre koşulların değişmesine bağlı olarak her zaman yeniden dava açılmasının mümkün olması ve ileride gerçekleşebilecek koşulların mahkemece önceden öngörülmesi ve dikkate alınmasının mümkün olmaması nedeniyle dikkate alınmamış ve mevcut koşullara göre değerlendirme yapılmıştır....
Aile Mahkemesinin 2014/918 Esas sayılı dosyasında nafaka artırımı davası açıldığını, tarafların 17.03.2016 tarihinde son bir protokol hazırlayarak çocuk adına kayıtlı olan Moda'daki taşınmaz kira bedelinin davalı tarafından alınması, davacının çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödemesi, taşınmaz kirasından talepte bulunmaması ve iştirak nafakasının her yıl enflasyon oranında artırılması şeklinde düzenleme yaptıklarını, davacının halen aylık 3.500,00 TL iştirak nafakası ödediğini, davacının 2010 yılında evlenip 2 çocuğu daha olduğunu, halen çocuklarının özel okulda okuduğunu, davacının ekonomik durumunun kötüye gittiğini, boşanma sırasında çocuk ile kurulan şahsi ilişki düzenlenmesinin az olduğunu belirterek iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 1.500,00 TL'ye indirilmesine, çocuk ile baba arasındaki şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesine, müşterek çocuğun okul, özel okul masrafı, özel ders ücretleri, servis, kitap vs. eğitim giderlerinin taraflar arasında yarı yarıya karşılanmasına...
Bu karara karşı, davacı vekili; süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; hükmedilen nafaka miktarına yönelik, davalı vekili ise; süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararı kabul etmediklerini, öncelikle belirlenen şahsi ilişki sürelerinin baba ile çocuk arasındaki bağı koparacağını, çocuk 15 yaşına gelene kadar 4 yılda toplamda 5 kez müvekkili ile görüşebileceğini, şahsi ilişkinin bu şekilde tesisinin çok zor olduğunu, nafakanın artırılmasını gerektirecek hiçbir sebep bulunmadığını, müvekkili lehine vekalet ücreti de takdir edilmediğini belirterek, davanın tümden reddi ile müvekkili lehine vekalet ücretine yönelik istinaf talebinde bulunmuşlardır....
Birleşen dava Dava dilekçesi; Davalı davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının boşandığını, ortak çocukların velayetlerinin anneye verildiğini, baba ile şahsi ilişki tesis edildiğini, yatılı şahsi ilişkinin pandemi nedeni ile çocukları riske soktuğunu belirterek şahsi ilişkinin görüntülü iletişim araçları ile görüşme şekline çevrilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi ; Davacı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; birleşen davanın reddini istinafa getirmiş, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir....
Davacılar vekili iflasın kaldırılması talebine gerekçe olarak; şahsi iflasın sebebi olan aracı kurumun tüm borçlarının ödenmiş olmasını göstermiştir. Ancak davacıların şahsi tüm borçlarının ödendiğine yönelik bir iddiada bulunulmamış ve tüm alacakların itfa olunduğuna dair bir delil de bildirilmemiştir. Bu durumda; davacılar hakkında verilen iflas kararı gereğince başlatılan iflas tasfiyesinin İcra İflas Kanunu hükümlerine tabii olduğu dikkate alındığında, İcra İflas Kanunu’nun 182. maddesi gereğince iflasın kaldırılması şartlarının oluşmadığı, şahsi iflas talebinin gerekçesi olan aracı kurumun tedrici tasfiyesinin sona ermesinin ve aracı kurumun tüm borçlarını ödemiş olmasının, davacılar hakkında verilen iflasın kaldırılması sebebi olamayacağı kanaatine varılmakla davacıların davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Buna göre, davacı kurumun çocuk ile baba arasında düzenlenen şahsi ilişki süresinin değiştirilmesi yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığı gibi, talep konusu şahsi ilişkinin devam eden dava dosyasında tedbir olarak verildiği dikkate alındığında, bu konudaki kararı yeniden düzenleme yetki ve görevinin de aynı mahkemeye ait bulunduğu, idarenin ayrı dava açmak yerine dilekçede yazılı idari sebeplerle kurumda bulunan çocukla baba arasında mahkemece kurulan şahsi ilişki tarihlerinin düzeltilmesi yönünden Kocaeli 1. Aile Mahkemesinin 2019/310 E. sayılı dosyasında bildirimde bulunabileceği, ayrı bir dava açılmasında hukuki yarar da bulunmadığı gibi, Koceli 1. Aile Mahkemesinde devam eden davaya müdahele anlamına geleceği, ancak, bu şekilde açılan davada, gelinen aşama gözetildiğinde, mahkemece yapılacak işlem birleştirme kararı verilerek talep ve davanın esas yargılamanın yapıldığı Kocaeli 1.Aile Mahkemesinin 2019/310 esasına gönderilmesidir....
Somut davada; mahkemece, tarafların daha önce boşanması sonucunda velayeti davacı anneye verilen 07/07/2013 doğumlu müşterek çocuk Çınar Mete ile davalı baba arasında yatılı şahsi ilişki kurulmasına karar verildiği, davacı tarafından şahsi ilişkinin tamamen kaldırılması ya da sınırlandırılması hususunda açılan bu davada mahkemece, talebin kısmen kabulü ile Temmuz ayında bir ay olarak belirlenen kişisel ilişki süresinin onbeş güne indirilerek diğer yönlerden önceki kararla aynı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır....
Cumartesi günleri saat 14:00'dan aynı gün saat 17:00'ye kadar ve bir sosyal hizmet uzmanı eşliğinde şahsi münasebet tesisine karar verildiği, davacı vekili dava dilekçesinde davalı annenin cebri icra yolu dışında Emir Kayra'yı davacı babaanneye göstermediği, davacının cebri icra yolu ile torununu gördüğü ve tarafların evleri arasında 40 km mesafe bulunması sebebiyle 3 saat şahsi ilişki süresinin yetersiz olduğunu belirterek şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesini, davalı taraf ve vekili duruşmada alınan beyanlarında ve 04/03/2021 tarihli dilekçelerinde özetle şahsi ilişkinin genişletilerek yeniden düzenlenmesine bir diyecekleri olmadığını, yatılı ilişki taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....