Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. - K A R A R - Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında bayilik temelli ticari ilişki bulunduğunu, davalının 2008-2009-2010 yıllarında finansman masraflarına iştirak payı adı altında bir çok fatura kestiğini, müvekkilinin bu fatura bedellerini ödediğini beyanla kesilen faturaların haksız olduğunun tespiti ile ödenen haksız paranın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yurtiçi yetkili satıcılık sözleşmeleri ile franchise sözleşmeleri olduğunu, sözleşme hükümleri gereğince, davacının borçlandığını ve gecikmeler dolayısıyla finansman masrafları iştirak payı ödendiğini, faturaya dayalı tahsillerin hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşini darp ettiği, babasının eşine hakaret etmesine rağmen buna sessiz kaldığı, davacı kadının da evi terk ettiği evi beğenmediği, iddia ettiği şekilde köye gitmediği halde köye gidip köy hayatı yaşadığı yönünde beyanda bulunduğu, tarafların kusurları bir bütün olarak değerlendirildiğinde her ikisinin de eşit kusurlu olduğu, çocuğun yüksek yararı gereğince velâyetinin annesine verilmesi, babası ile kişisel ilişki kurulması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile tarafların boşanmalarına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, 400,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 300,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babanın çocuğa karşı müessir fiil nedeniyle ceza davası bulunduğu gerekçesiyle refakatçi eşliğinde ve yatılı olmaksızın baba ile kişisel ilişki kurulmasına...

      Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveyniyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır....

      Davacının adli yardım talebinin kabulüne dair ilk derece mahkemesince ara karar verilmiş olması nedeni ile davacının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince tarafların boşanmalarına dair verilen kararın kesinleşme tarihi 20/04/2015 olup, kararda müşterek çocuk için hükmedilen aylık 250,00 TL iştirak ve davalı için hükmedilen aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının her yıl kararın kesinleşme tarihi itibari ile Üfe oranında artırılmasına karar verildiği, 20/04/2016 tarihi ile mevcut dosyanın dava tarihi olan 18/01/2019 tarihi arasında nafakaların üfe oranı ile artışla hesaplanan miktarlarının dava tarihi olan 2019 yılının kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde, davalı lehine hükmedilen, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının ise şahsi ilişki sağlanması halinde devamına karar verilmesini talep etmiştir....

      İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olayda, dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuğun 2019 doğumlu olduğu, davacı kadının ev hanımı olduğu, ailesiyle birlikte yaşadığı, davalı erkeğin ise mobilyacılık işi ile uğraştığı, üzerine kayıtlı taşınmazlarının ve aracının bulunduğu, kredi ödemesinin olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, temel ihtiyaçları ile eğitim öğretim ihtiyaçları nazara alındığında hükmedilen iştirak nafakası miktarı makul olup, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile bu konuda yeniden eda hükmü oluşturulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, bölge adliye mahkemesince tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği halde reddedilen istinaf talepleri hakkında ret kararı ile yetinilecek yerde "Boşanma, velayet, kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakası, maddi tazminat ve manevi tazminat ile ilk derece mahkemesi aşamasında yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücreti" hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK madde 370/2)....

        Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile ortak çocuk İbrahim yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Bölge adliye mahkemesince Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 4-Mahkemece, baba ile velayeti anneye bırakılan ortak çocuk arasında "aynı şehir-ayrı şehir" ayırımı yapılarak kişisel ilişki hükmü kurulmuştur....

          Somut olayda ortak çocuk Hilda'nın baba ile kişisel ilişki sırasında meydana gelen olaylar nedeni ile babanın ... 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2022/227 esas sayılı dosyası üzerinden yargılandığı, yargılamanın derdest olduğu görülmüştür. Bu kapsamda baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki bakımından uzmandan rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra baba ile kişisel ilişki yönünden hüküm tesisi kurulması zorunlu olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden re'sen BOZULMASINA, 2.Tarafların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin duruşmalı temyiz eden ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, kusur belirlemesi, diğer taraf yararına hükmedilen tazminatlar, çocuk için hükmedilen iştirak nafakası ve çocukla ilgili düzenlenen kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti davacıya bırakılan müşterek çocuk ile davalı arasında, kişisel ilişki tesis edilirken"aynı şehir" ve "ayrı şehir" ayrımı yapılmıştır....

              (HUMK. md.438/7) SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. bendinin hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine "velayeti babaya bırakılan küçük Fikret ile anne arasında her ayın 1. haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar akşamı saat 18.00'e kadar ve her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 10.00 ila 31. günü saat 17.00 arasında ve dini bayramlardan ... bayramında 1.günü saat 09.00'dan 3. günü saat 17.00'ye kadar kişisel ilişki tesisine, velayeti aneye bırakılan küçük ... ile babası arasında her ayın 3. haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar akşamı saat 18.00'e kadar ve her yıl Ağustos ayının 1. günü saat 10.00 ila 31. günü saat 17.00 arasında ve dini bayramlardan kurban bayramında 1. günü saat 09.00'dan 3. günü saat 17.00'ye kadar kişisel ilişki tesisine" sözlerinin yazılmasına hükmün kişisel ilişki bölümünün düzeltilmiş şekliyle temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin...

                UYAP Entegrasyonu