Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

anneye verilmesinin doğru olduğu, talep olmasa bile iştirak nafakası takdirinin doğru ve yerinde olduğu, baba ile şahsi ilişki kurulmasının doğru ve yerinde olduğu, ancak cezaevinde bulunan baba ile çocuklar arasında kurulan şahsi ilişkinin süresinin fazla olduğu, velayetin eki niteliğinde olan kişisel ilişkinin de kamu düzenini ilgilendirmesi gözetilerek re'sen çocuklar ile babası arasında infazı kabil olacak şekilde yeniden kişisel ilişki tesisine, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kişisel ilişki, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk ile davalı arasında, kişisel ilişki " aynı şehir", "ayrı şehir" ayırımı esas tutularak farklı düzenlenmiştir. Davacı ile çocuğun ...'da, davalının ise ...'da oturdukları anlaşılmaktadır....

    İstinaf Sebepleri Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, husumetli tanık beyanlarına itibar edildiği, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak tazminat taleplerinin reddi ile kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ortak çocuk yararına talep edilen iştirak nafakasının reddine karar verilmesinin ve kişisel ilişki düzenlemesinin hatalı olduğu belirtilerek kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve kişisel ilişki yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin ve yoksulluk nafakasının reddi ile kişisel ilişki yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, manevi tazminatın reddi, velayet ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı erkek temyiz dilekçesinden sonra gönderdiği 15/08/2017 tarihli dilekçesiyle velayet ve iştirak nafakasına yönelik temyiz talebinden feragat ettiğinden; bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine...

        ile davalı erkeğin iştirak nafakası miktarına ilişkin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, iştirak nafakası miktarı yönünden hüküm ve gerekçenin yukarıda belirtilen şekilde düzeltilmesine ve yeniden karar verilmesine, davalı erkeğin sair, davacı kadının iştirak nafakası miktarı ve tazminat miktarına ilişkin istinaf dilekçesinin usulden, yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihten itibaren aylık 300,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak, davacı anneye verilmesine karar verilmiştir....

          İştirak nafakası yargılamanın her safhasında talep edilebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilebilecek bir konudur. Kadının dilekçeler teatisinde nafakalara yıllık artırım talebinde bulunmadığı anlaşılmakta ise de, yargılamanın sonuna kadar her aşamada iştirak nafakasına bağlı olarak ÜFE oranında arttırım talebinde bulunabileceğinden, kadının bu yöne temas eden istinafı kabul edilip iştirak nafakasının yıllık ÜFE oranında artırımına karar vermek gerekmiştir. Velayeti anneye verilen çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisi yerindedir. Süresi makuldür. Babalık duygularının tatminine elverişlidir. Çocuk açısından baba ile şahsi ilişki aile bağlarının kuvvetlenmesini sağlayacağından çocuğun üstün menfaatinedir. Çocuğun denetim altında şahsi ilişki kurulmasını gerektirecek özel bir durumu da ispat edilememiştir. İzah edilen nedenlerden ötürü kadının şahsi ilişkiye yönelen istinafı reddedilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "... müşterek çocuğun boşanmadan sonra davalı anne yanında kaldığı, davacı baba ile kişisel ilişki kurmaya devam ettiği, daha sonra çocuğun davacı baba yanında yaşamaya başladığı ve yaklaşık dört yıldır davacı baba ve babaanne ile yaşadığı, davacı babanın müşterek çocuk ile gerektiği gibi ilgilendiği, bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirdiği, düzenli bir yaşamının bulunduğu, müşterek çocuğun baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü..."gerekçesi ile; "Davanın KABULÜ İLE Denizli 2....

          tarafların boşanmalarına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk lehine 250 TL tedbir ve 450 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş,son hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 22.05.2017 tarihli ilamla kişisel ilişki süresi ile iştirak nafakasında talebin aşıldığı gerekçesiyle hükmün bu yönlerden bozulmasına, diğer yönlerden ise kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesi suretiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir....

            TL tedbir nafakası, müşterek çocuk lehine 750 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin ve çoçuğun yaşı ve üstün yararı da dikkate alınarak uygun süre ile kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 6- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

              UYAP Entegrasyonu