Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup iş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur. Bu davaların her türlü delille ispatı mümkündür....
Bu madde uyarınca öncelikle tespit edilmesi gereken, 3.kişinin kusurlu ve kasıtlı eyleminin, iş kazasının meydana gelmesine sebebiyet verip vermediği, ortaya çıkan sonucun iş kazası olarak nitelendirilip, nitelendirilemeyeceği, hususudur. Bir olayın iş kazası niteliğinde bulunup bulunmadığının saptanması hukuki bir sorundur. Kazanın iş kazası sayılabilmesi için olayla sigortalının zarar görmesi arasında uygun neden-sonuç (illiyet) bağının gerçekleşmesi gerekir. Ortaya çıkan olayın nitelik itibariyle "sosyal sigorta olayı" olması ve bu olayın sigortalıyı zarara uğratması icabeder. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “İş Kazası ve Meslek Hastalığının Tarifi” başlıklı 11. maddesinde yer almakta ve bu maddenin iş kazasına ilişkin (A) fıkrasında aynen; “A) İş kazası aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır....
Zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti ile iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve meydana gelen olaya sebep olanların kusur oranlarının iş güvenliği uzmanlarından oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınacak raporla tespit edilmesinden sonra çıkacak sonuca göre bir karar vermektir....
Her ne kadar hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası kolundan ölüm geliri bağlanmış ise de, kurumun bu işlemi 506 sayılı Yasanın 23/son maddesindeki “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün %50 veya daha fazlasını kaybederek sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölüm halinde, ölümün maluliyete esas olan iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın hak sahiplerine gelir bağlanacağına ilişkin düzenlemenin bir sonucudur. Somut olayda iş kazası sonucunda sağ kolun dirsek altından kesilmesi ile sol el parmaklarındaki doku kaybı nedeniyle sigortalının sürekli iş göremezliği tespit edilmiştir. Oysa defin ruhsatında, sigortalının ölüm nedeni, pnömani olarak açıklandığı gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu da sigortalının ölümünün iş kazasından kaynaklanmadığını mahkemeye cevaben bildirmiştir....
in 25.06.2002 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralanması nedeniyle yapılan masrafların tahsilinin istenildiği, davalı işverenin ise sigortalının iş kazası geçirmediği ve haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, davanın reddine dair ilk kararın Dairemizin 21.02.2012 tarihli ilamı ile somut olayın gerçekleşme şekli tespit edilerek kazanın iş kazası olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği yönünden bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece; olayın iş kazası olduğu tespiti ile davanın kabulü yönünde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. YHGK’nın, 13.10.2004 gün ve 2004/21-529-527 sayılı kararında da belirttiği üzere, hangi olayın iş kazası olduğunun saptanmasında başvurulacak yasal dayanakların ve uygulanacak ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2023 NUMARASI : 2021/264 2023/4 DAVA KONUSU : İş Kazası Tespiti KARAR : Taraflar arasındaki iş kazası tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece verilen karara karşı davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği ancak Kurumca olayın iş kazası sayılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin görevli olup olmadığının anlaşılabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacılara Sosyal Güvenlik Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın mahkemenin görevli olup olmadığının olayın iş kazası olup olmadığının belirlenmesi sonucu açıklığa kavuşacağı düşünülmeksizin yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Davacılar murisi ...’ın davalılara ait tavuk çiftliğinde çalışırken çiftliğe ait traktör kullanımı sırasında traktörün çiftlik duvarına çarpması ile dengesini kaybedip traktörün altına düşerek öldüğü, davacıların Sosyal Güvenlik Kurumuna olayın iş kazası olduğuna dair başvurularının olmadığı, davalı Kurumun davaya dahil edilerek yargılamanın devam ettiği ve davalı SGK’nun delillerini sunduğu ve 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan kusur raporunda, kazanın 506 sayılı Yasa’nın 11. maddesine giren iş kazası olduğunun bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, davacıların dava dilekçesinde olayın iş kazası olduğunun tespiti isteminde olduğu halde hüküm fıkrasında 17.1.2004 tarihinde murisin ölümü ile sonuçlanan kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca karar bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır....
Davacı, davalılardan işverene ait bahçedeki çalışmalarının hizmet sözleşmesine dayalı olduğunu belirterek, bahçede ceviz toplarken ağaçtan düşmesi sonucu maluliyetiyle sonuçlanan 14.09.2008 tarihli kazanın iş kazası olduğunun tespitini istemiş; Mahkemece, Kurum kontrol memuru tarafından düzenlenen raporda, davacının çalışmalarının hizmet sözleşmesine dayalı olmadığı, olayın da iş kazası sayılamayacağının belirtildiği; davacı tarafından sigortalılık süresinin tespitine ilişkin dava açılıp, tespit kararı verilmesi durumunda, davaya konu olayın da iş kazası olacağının anlaşalacağı, hizmet süresinin tespitine ilişkin dava açmayan davacının, bu aşamada olayın iş kazası olduğunun tespiti isteminde hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir....
Başkanlığı'nın 20/02/2014 tarih ve ..2 sayılı raporuyla 11/09/2013 tarihil kazanın iş kazası olarak kabul edilmesiyle davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davanın açılmasında davalı Kurum'un sebep olduğu belirtilerek Kurum aleyhine yarı oranında maktu vekalet ücreti verilmesine ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; mahkemece Kurum'a tebliğ edilen dava dilekçesi iş kazası ihbarı sayılarak davalı Kurum tarafından iş kazası tahkikatına başlanıldığı, dava aılmadan öncesinde işveren veya işçi tarafından davalı Kurum'a iş kazası ihbarında bulunulmadığı,davaya devam olunurken davalı Kurum tarafından ..ı'nın 20/02/2014 tarih ve..2 sayılı raporuyla 11/09/2013 tarihil kazanın iş kazası olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır....