Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 12.06.2006 tarihli sigorta müfettişinin raporu üzerine Kurumun olayı kazası olarak kabul ettiği,İstanbul 1.İş Mahkemesinin 2005/637 Esas sayılı dosyasında işçi tarafından davacı işveren aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemli davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, Kurum olayı kazası olarak kabul ettiği için ve işveren aleyhine açılan tazminat davasında Kurum taraf olmadığından davacı işverenin olayın kazası olmadığının tesbitini istemekte hukuki yararı olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan olayın kazası olmadığının tespitine ilişkin davanın asıl amacı 506 sayılı ve 5510 sayılı Yasa gereğince sigortalıya kazası sigorta kolundan gelir bağlanmamasının teminine yöneliktir. Bu durumda bir sosyal sigorta olayının kazası sayılıp sayılmaması sigortalının da hak alanını ilgilendirir.Zira olayın kazası sayılmaması halinde Kurumca sigortalıya geçici ve sürekli göremezlik ödeneği ödenmeyecektir....

    Bu madde uyarınca öncelikle tespit edilmesi gereken, 3.kişinin kusurlu ve kasıtlı eyleminin, kazasının meydana gelmesine sebebiyet verip vermediği, ortaya çıkan sonucun kazası olarak nitelendirilip, nitelendirilemeyeceği, hususudur. Bir olayın kazası niteliğinde bulunup bulunmadığının saptanması hukuki bir sorundur. Kazanın kazası sayılabilmesi için olayla sigortalının zarar görmesi arasında uygun neden-sonuç (illiyet) bağının gerçekleşmesi gerekir. Ortaya çıkan olayın nitelik itibariyle "sosyal sigorta olayı" olması ve bu olayın sigortalıyı zarara uğratması icabeder. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “İş Kazası ve Meslek Hastalığının Tarifi” başlıklı 11. maddesinde yer almakta ve bu maddenin kazasına ilişkin (A) fıkrasında aynen; “A) İş kazası aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır....

      Her ne kadar hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kazası kolundan ölüm geliri bağlanmış ise de, kurumun bu işlemi 506 sayılı Yasanın 23/son maddesindeki “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün %50 veya daha fazlasını kaybederek sürekli göremezlik geliri almakta iken ölüm halinde, ölümün maluliyete esas olan kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın hak sahiplerine gelir bağlanacağına ilişkin düzenlemenin bir sonucudur. Somut olayda kazası sonucunda sağ kolun dirsek altından kesilmesi ile sol el parmaklarındaki doku kaybı nedeniyle sigortalının sürekli göremezliği tespit edilmiştir. Oysa defin ruhsatında, sigortalının ölüm nedeni, pnömani olarak açıklandığı gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu da sigortalının ölümünün kazasından kaynaklanmadığını mahkemeye cevaben bildirmiştir....

        Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği ancak Kurumca olayın kazası sayılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin görevli olup olmadığının anlaşılabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak ; davacılara Sosyal Güvenlik Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın mahkemenin görevli olup olmadığının olayın kazası olup olmadığının belirlenmesi sonucu açıklığa kavuşacağı düşünülmeksizin yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

          in 25.06.2002 tarihinde geçirdiği kazası sonucu yaralanması nedeniyle yapılan masrafların tahsilinin istenildiği, davalı işverenin ise sigortalının kazası geçirmediği ve haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, davanın reddine dair ilk kararın Dairemizin 21.02.2012 tarihli ilamı ile somut olayın gerçekleşme şekli tespit edilerek kazanın kazası olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği yönünden bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece; olayın kazası olduğu tespiti ile davanın kabulü yönünde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. YHGK’nın, 13.10.2004 gün ve 2004/21-529-527 sayılı kararında da belirttiği üzere, hangi olayın kazası olduğunun saptanmasında başvurulacak yasal dayanakların ve uygulanacak ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır....

            Davacılar murisi ...’ın davalılara ait tavuk çiftliğinde çalışırken çiftliğe ait traktör kullanımı sırasında traktörün çiftlik duvarına çarpması ile dengesini kaybedip traktörün altına düşerek öldüğü, davacıların Sosyal Güvenlik Kurumuna olayın kazası olduğuna dair başvurularının olmadığı, davalı Kurumun davaya dahil edilerek yargılamanın devam ettiği ve davalı SGK’nun delillerini sunduğu ve 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan kusur raporunda, kazanın 506 sayılı Yasa’nın 11. maddesine giren kazası olduğunun bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, davacıların dava dilekçesinde olayın kazası olduğunun tespiti isteminde olduğu halde hüküm fıkrasında 17.1.2004 tarihinde murisin ölümü ile sonuçlanan kazanın kazası olduğunun tespitine karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca karar bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır....

              Davacı, davalılardan işverene ait bahçedeki çalışmalarının hizmet sözleşmesine dayalı olduğunu belirterek, bahçede ceviz toplarken ağaçtan düşmesi sonucu maluliyetiyle sonuçlanan 14.09.2008 tarihli kazanın kazası olduğunun tespitini istemiş; Mahkemece, Kurum kontrol memuru tarafından düzenlenen raporda, davacının çalışmalarının hizmet sözleşmesine dayalı olmadığı, olayın da kazası sayılamayacağının belirtildiği; davacı tarafından sigortalılık süresinin tespitine ilişkin dava açılıp, tespit kararı verilmesi durumunda, davaya konu olayın da kazası olacağının anlaşalacağı, hizmet süresinin tespitine ilişkin dava açmayan davacının, bu aşamada olayın kazası olduğunun tespiti isteminde hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir....

                Başkanlığı'nın 20/02/2014 tarih ve ..2 sayılı raporuyla 11/09/2013 tarihil kazanın kazası olarak kabul edilmesiyle davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davanın açılmasında davalı Kurum'un sebep olduğu belirtilerek Kurum aleyhine yarı oranında maktu vekalet ücreti verilmesine ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; mahkemece Kurum'a tebliğ edilen dava dilekçesi kazası ihbarı sayılarak davalı Kurum tarafından kazası tahkikatına başlanıldığı, dava aılmadan öncesinde işveren veya işçi tarafından davalı Kurum'a kazası ihbarında bulunulmadığı,davaya devam olunurken davalı Kurum tarafından ..ı'nın 20/02/2014 tarih ve..2 sayılı raporuyla 11/09/2013 tarihil kazanın kazası olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır....

                  İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2023 NUMARASI : 2021/264 2023/4 DAVA KONUSU : İş Kazası Tespiti KARAR : Taraflar arasındaki kazası tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece verilen karara karşı davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü....

                  Somut olayda, davacının 2013 yılında geçirdiği kazası ile ilgili 17.11.2015 tarihinde Kuruma başvurduğu, Kurumun 01.02.2017 tarihli yazısında halen kazası ile ilgili tespit işlemlerinin devam ettiğini belirttiği anlaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden dolayı işveren aleyhine açılan kazası tespiti davası, sigortalının da hak alanını ilgilendirir. Nitekim, bu karar ile davalı Kurum (tespit kararı verildiğinde) kazası sonucu göremez duruma giren sigortalıya gelir bağlayacaktır. Öte yandan, davacının kazası tespiti talebinin Kurumca reddedilmediği veya reddedilmiş sayılmadığı belirtilmişse de, dosyadaki belgelerden davacının kazası tespiti için Kuruma yaptığı başvuruya makul bir sürede olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediği açıktır....

                    UYAP Entegrasyonu