Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; kazası nedeniyle göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici göremezlik ödeneği verileceği, 19 ncu maddesinde kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi K A R A R Davaya konu 03.12.2008 tarihli kazası iddiasına ilişkin; 1) SGK Rehberlik ve Teftiş Kurulunun kazası tahkikat raporunun olup olmadığının araştırılması ile varlığı halinde evraklarının dosyaya eklenmesi, 2) Davacı sigortalının yaralanması nedeniyle Kurumca tespit edilen sürekli gücü kayıp oranının bulunup bulunmadığının araştırılması ile var ise evraklarının dosyaya eklenmesi, 3) Davacıya anılan kazası nedeniyle kazası sigorta kolundan gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması ile bağlanmışsa bunun ilk peşin sermaye değerinin Kurumdan öğrenilmesi, hususlarındaki eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12/05/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      nin 07.07.2013 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın kazası olduğunun ve geçirmiş olduğu kazası nedeniyle % 20 (yüzde yirmi) oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş olduğunun tespitine,” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının 07.07.2013 tarihinde geçirdiği kazası ile ilgili olarak dava açılmasından sonra Kurum tarafından olayın kazası olduğunun kabul edildiği ve davacının göremezlik oranının tespit edildiği anlaşılmakla davalı Kurum yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde kurulan hüküm hatalı olmuştur. Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile dosya kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının kazası sonucu ölen sigortalı oğlundan dolayı kazası ölüm geliri bağlanıp bağlanmayacağına yönelik olduğu, davacının çocuğunun 29.11.2012 tarihinde geçirdiği kazası sonucu 30.08.2014 tarihinde vefat ettiği, SGK tahkikatıyla olayın kazası olarak kabul edildiği, davacının kazası sonucu ölen oğlundan dolayı kazası ölüm geliri bağlanması için kuruma başvurusunun davacının, eşinden ölüm aylığı aldığı gerekçesiyle reddedildiği, davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanun 13,16,20,34,35 inci maddeleri olduğu, davacının eşinden dolayı ölüm aylığı aldığı, bu haliyle yasal düzenlemeye göre ayrıca ölen oğlundan dolayı kazası ölüm maaşı alamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

          Yapılacak ; davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli göremezlik oranının belirlenmesi giderek kazası sigorta kolundan sürekli göremezlik geliri bağlanması için önel vermek, çıkacak sonuca göre ve giderek, sigortalının yukarıda açıklanan yöntemle kurumca belirlenen sürekli göremezlik oranına göre manevi tazminat istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir....

            Olayın İş kazası olmadığının tespiti istemine ilişkin bu tür davalar 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesinden (5510 sayılı Yasa'nın 13.maddesinden) kaynaklanmaktadır. Anılan maddeye göre, kazası, a) sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) işveren tarafından yürütülmekte olan dolayısıyla, c) sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı hemen veya bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur....

              İş kazası sigortası kolundan bağlanacak gelir ve aylıklar ile kazanılan diğer haklarla ilgili zamanaşımı ve hak düşürücü süreden söz edilmiş ise de kazası, meslek hastalığı ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmez ise zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelir ve aylıklarının yazılı istek tarihini takip eden aybaşından başlayacağı bildirilmekle olayın kazası olması halinde şartları var ise davacıya yazılı talebini takip eden aybaşından itibaren kazası sigorta kolundan gelir bağlanması mümkündür. Hal böyle olunca yazılı gerekçelerle istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

                İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının kazası olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun'un 12. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir. Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir....

                  Mahkemece davacıların murisi ile davalı arasında akdi olmadığı, kazanında kazası sayılamayacağı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya aykırıdır. Somut olayda ve özellikle dosyada mevcut 14.01.2008-3:SR.2. gün ve sayılı müfettişi raporunda olayın kazası olduğu belirtilmiştir. Müfettiş raporunun aksi sabit oluncaya kadar muteber olduğu düşünülmeden yerel mahkemece Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/898 Esas sayılı dava dosyasındaki güvenlik uzmanı raporuna dayanılarak olayın kazası olmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı vermesi isabetli değildir. Kaldıki; Davalı işveren tarafından,Kurumun olayın kazası olduğuna dair işleminin iptali istemiyle açılmış bir davada sözkonusu olmadığı gibi bu davada olayın kazası olduğunun ispatıda yoktur....

                    Davalı TTK vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı Taner Sarı'nın davalı TTK Genel Müdürlüğüne ait işyerinde çalışırken 20/04/2012 tarihinde kazası geçirmesi sonucu vefat ettiğini, bu nedenle müvekilinin SGK'ya başvurarak kendisine kazası yönünden ölüm geliri bağlanması talep ettiğini ancak kurum tarafından olayın kazası olmadığına karar verilerek müvekkiline kazası ölüm geliri bağlanmadığını, akabinde Zonguldak 1. İş Mahkemesi nezdinde SGK aleyhine 2018/306 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, Zonguldak 1. Mahkemesinin 2018/306 E.sayılı açılan dava ile eldeki dava dosyasının birleştirilmesi talebi ile müvekkilinin murisi ölümünün kazası sayılmasının tespitine karar verilmesini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu