Davacı arsa sahibi yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmediğini, dava konusu taşınmazda eksiklikler bulunduğunu ve davalı yüklenici tarafından bu eksikliklerin tamamlanmadığını ileri sürerek “BK'nın 97. maddesi uyarınca ifaya izin verilmesini ve uğradığı zararlar ile sözleşmeden kaynaklanan cezai şartların tazminini”talep etmiştir. Yüklenici sözleşme ile üstlendiği edimini eksiksiz ve İmar Yasası'na uygun biçimde yerine getirmek zorundadır. Yüklenicinin edimini yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi halinde masrafı yükleniciye ait olmak üzere bu eksikliklerin giderilmesine izin verilmesi arsa sahiplerince BK'nın 97. maddesi uyarınca mahkemeden talep edilebilir....
Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir....
köyü sınırlarında IV. grup maden ruhsatı kapsamında sondaj ile arama izni ile yol izni olarak toplam 8836.85 m2 ormanlık alan için yapılan talebin zımnen reddi üzerine açılan davada, Mahkemece davacının başvurusu temdit talebi şeklinde görülerek izin talebinin ruhsat süresince uzatılmamasının nedenlerinin objektif ve somut gerekçelere dayanılarak ortaya konulmadığı, davacı şirkete maden ruhsatı süresi sonuna kadar izin verilmesi gerektiği belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmışsa da davacının talebinin daha önce idarece kendisine verilmiş bir iznin süresinin uzatılması niteliğinde olmayıp ilk izin aşamasındaki bir başvuru olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda idarece davacının başvurusu üzerine altmış gün içinde mevzuatı kapsamında üzerine düşen araştırma ve incelemeler yapılarak talep ile ilgili olumlu veya olumsuz bir işlem tesis edilmesi gerekirken talebin zımnen reddinde hukuka uygunluk bulunmamıştır....
Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir Dosya kapsamındaki kriminal raporda; davacının üç adet izin dilekçesindeki ve bir adet izin çizelgesindeki mukayeseye tabi dört imzanın davacıya ait olduğu belirtildiği halde yanılgılı değerlendirme ile bir imzanın davacının eli ürünü olduğu kabul edilerek talep gereği 14 gün izin ücreti hesaplanmış ise de; davacının yıllık izinleri kullandığı ve yıllık izin alacağı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davacının yıllık izin alacağının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocuğun Yurt Dışında Oturmasına İzin Verilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. md.26). Velayet kendisinde olan davacı anne iki yıllık süre için çocuğun yurtdışında kendisi ile oturmasına izin verilmesini talep etmiş mahkemece süre sınırlaması yapılmadan bu konuda izin verilmiştir. Mahkemenin oturma izni vermesi doğru ise de süre sınırlaması yapmadan talebi aşarak karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının toplam hizmet süresine göre 242 gün hiç izin kullanmadığından yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 24.02.2021 Tarih ve 2021/746 E. - 2021/4855 K....
Somut olayda, davacının 12.08.2008-28.08.2008, 17.03.2010-02.04.2010, 13.09.2010-20.09.2010, 19.12.2011-04.01.2012, 25.06.2012-11.07.2012 tarihleri arasında yıllık izin kullandığına dair imzalı yıllık izin formları davalı tarafça ıslah dilekçesinden sonra dosyaya sunulmuştur. Ödeme iddiası itiraz mahiyetinde olduğundan yargılamanın her safhasında ileri sürülebilir. Mahkemece bu husus üzerinde durularak,sunulan yıllık izin formları ile ilgili davacının beyanı alınarak, gerçekten yıllık izin kullandırıldığı belirlenirse mahsubu yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır. Öte yandan, yıllık izin ücretinin hesabında gelir vergisi %15 olarak uygulanmıştır. 2013 yılında 10.700 TL için %15, artan kısım için %20 uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir....
Somut olayda; mahkemece gerekçeli kararda, davacının 16 tam yıl çalışmasına karşılık uzun süren kıdemi göz önünde bulundurulduğunda toplamda 309 gün olduğu, davalı yanca 309 gün yıllık izin kullanıldığına dair dosyaya imzalı izin pusulası sunulduğu, bu belgelere itibar edildiğinde davacının yıllık izin ücret alacağının bulunmadığı, ancak davalı vekilince itiraz edilmeyen davalı tanıklarının da beyanında; 2006-2008 yılları arası birer hafta, 2008-2010 arası iki hafta, bu yıldan sonra ise izinlerin tamamını kullandığı, bu durumda davacının 116 gün yıllık izin hakkını kullandığı, bakiye 193 gün yıllık izin ücreti alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Ancak mahkemece, yıllık iznin kullanıldığına dair dosyaya sunulan yazılı belgelere itibar edilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur....
Somut olayda; davalı işyerinde 11 yılı aşkın çalışma süresi bulunan davacı, dava dilekçesinde yıllık ücretli izin kullanmadığını belirterek yıllık izin ücreti alacağı talebinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosyadaki kayıt ve belgelere göre, davacının çalışma süresi boyunca 20 gün izin kullandığı belirtilerek bakiye 170 gün izin hakkının olduğu tespit edilmiştir....
Bu hukuki duruma göre, vasinin talebi taşınmaz üzerindeki zilyetlik hakkının devri için izin isteğine ilişkin olup; Türk Medeni Kanunu'nun 462/2. maddesine dayanmaktadır. Vasinin talebinin bu çerçevede değerlendirilerek hasıl olacak neticesine göre karar verilmesi gerekirken Hazinenin mülkiyetinde bulunan taşınmazın satışına izin verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi. Karşılaştırıldı NE....