Manevi tazminat ödenmesi şartları gerçekleşmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5886 Esas 2021/4703 Karar sayılı emsal kararı somut olayda manevi tazminat verilebileceğine işaret etmektedir) Tarafların konumları, davalının güven duyulan bir kamu bankası olması, taahhüdün netliğine rağmen borcun tahsili saikiyle ipoteğin fek edilmemesi, yargılama sırasında da bu yönde olumlu bir irade gösterilmemesi, davalı bankanın haksız işleminde gösterdiği kasıt yoğunluğu ve ihlalin ağırlığı, hakkaniyet ilkesi, tarafların ekonomik güçleri ile paranın enflasyon karşısında eriyen satın alma gücü nazara alındığında talep edilen 50.000,00 TL manevi tazminat uygun bulunmuştur. Davacı tazminat için faiz talebinde bulunmadığından faize hükmolunmamıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ipoteğin fekki hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin ise reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ortaklarından ...'...
Davalı, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılması neticesinde kredi borcunu ödemiş ve alacaklıdan alacağı temlik alarak icra takibine devam etmiştir. Genel kredi sözleşmesi ve ipotek tesisi aynı gün yapılmıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 596/4. maddesinde “ ...Bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir.” denilmiştir. Somut olayımızda, genel kredi sözleşmesi ve ipotek tesisi aynı gün yapılmış olması nedeniyle, rehin veren 3. kişinin, kefile karşı rücu hakkını kullanabilmesi için kefille arasında bir anlaşma olması gerekir. Mahkemece, bu hususlar doğrultusunda değerlendirme yapılmaksızın yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı T5nın alacağı ipotek ile koruma altında olduğunu, bu sebeple davalı banka nezdinde doğacak telafisi mümkün olmayan zarar bulunmadığını, ilgili icra dosyaları üzerinden devam edecek satış işlemleri neticesinde müvekkilinin evinin satıldığını kabul edildiği durumda müvekkili açısından meydana gelecek zararın telafisi mümkün olmadığını, zira ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takipleri neticesinde müvekkilinin şu anda yaşamakta olduğu evinin satılacağını, işbu dosya ile yapılan yargılama devam etmekte olup, henüz dosya karara çıkmadığını, yargılama sonunda verilecek nihai kararla ipoteğin kaldırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, ipoteğin tesisi için müvekkili tarafından verilen vekaletnamelerin ipotek tesisi için yeterli yetki içermediğini, bu sebeple bu vekaletnamelere dayanarak İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Ortaköy Mahallesi, 292/1600 arsa paylı, 1....
Bankasının alacağı ipotek ile koruma altında olduğunu, bu sebeple davalı banka nezdinde doğacak telafisi mümkün olmayan zarar bulunmadığını, ilgili icra dosyaları üzerinden devam edecek satış işlemleri neticesinde müvekkilinin evinin satıldığını kabul edildiği durumda müvekkili açısından meydana gelecek zararın telafisi mümkün olmadığını, zira ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takipleri neticesinde müvekkilinin şu anda yaşamakta olduğu evinin satılacağını, işbu dosya ile yapılan yargılama devam etmekte olup, henüz dosya karara çıkmadığını, yargılama sonunda verilecek nihai kararla ipoteğin kaldırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, ipoteğin tesisi için müvekkili tarafından verilen vekaletnamelerin ipotek tesisi için yeterli yetki içermediğini, bu sebeple bu vekaletnamelere dayanarak İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, ... Mahallesi, ... arsa paylı, ......
. - K A R A R - Dava davalı şirket lehine tesis edilen ipoteğin ve bu kapsamda akdedilen kefalet sözleşmesinin 65.800,-TL ile sınırlı olduğu, aşan alacak kısmı için davalıya sıra cetvelinde pay ayrılmasının hataya dayandığı iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Davalı şirket vekili ipoteğin anapara ipoteği olduğunu ve fer’ilerin eklenmesiyle bulunan alacak miktarı üzerinden kendilerine pay ayrılmasında usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece 2004/95 D. İş sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre davalı şirketin, dava dışı borçlu şirketten ipoteğin tesisi tarihinde 65.824,21 TL alacaklı olduğu, ipoteğin anapara ipoteği niteliğinde bulunduğu ve bu yöndeki Kartal 2. İcra Mahkemesi kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Şikayetçinin bu başvurusu yargılamayı gerektirip, genel mahkemede çözümlenmesi gereken bir husus olup, dar yetkili icra mahkemesince incelenmesi mümkün olmadığından, Mahkemece şikayetin reddi gerekirken, kabulü ile ipoteğin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte, borçlunun eşi olan üçüncü kişinin, satışa konu taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunduğunu bu nedenle taşınmaz üzerine muvafakati olmadan konulan ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürerek satışın durdurulması ve ipoteğin fekki talebi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır. T.M.K. nun 194.maddesi; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir....
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının HÜKÜM bölümünün 5. fıkrasından "reddedilen maddi tazminat için 1.200 TL nispi” ve “ toplam ....200 TL” ibarelerinin çıkartılarak yerine “ reddedilen maddi tazminat için 1.000 TL maktu” ve “ toplam ....000 TL" ibareleri eklenerek bu şekli ile davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2021/298 Esas KARAR NO:2023/596 DAVA:İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) DAVA TARİHİ: 28/04/2021 KARAR TARİHİ:06/09/2023 Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankadan kredi kullanan ------kefili olduğunun iddia edildiğini, kefalette TBK nun 583.madesindeki yasal unsurlarının oluşmadığı,---- istinaden müvekkile ait gayrimenkulün ------ bulunan taşınmazı üzerine davalı banka lehine 1.200.000 TL tutarında ----- y.sayı ile ipotek tesisi edildiğini, sözkonusu ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi için ------ dosyasında satılmasına karar verildiği, hukuken geçersiz kefalet sözleşmesine dayalı satışın telafisi imkansız zararlar doğuracağını belirterek ipoteğin fekkine,icra takibinin durdurulmasına ve müvekkilin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi iddia ve talep edilmiştir....