Türk Medeni Kanunu'nun 605/2. maddesinde mirasın hükmen reddi düzenlenmiş ve ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise mirasın reddedilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Mirasın hükmen reddi davası, alacaklılara karşı herhangi bir süreye bağlı olmaksızın, miras paylaşılıncaya kadar her zaman açılabileceği gibi, mirasçılar aleyhine alacaklılar tarafından açılmış davada da, her aşamada terekenin borca batık olduğu savunması ileri sürülebilir....
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte haciz safhası bulunmadığı gibi meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de mevcut olmadığından haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağı yoktur. İpoteğin tesisi sırasında irade fesadına ilişkin hususlar, ipoteğin geçersizliği iddiaları nedeniyle ipotek tesis edilemeyeceği gibi ipoteğin kaldırılması istemleri hususunda yasayla icra mahkemesine verilen bir görev bulunmamakta olup, İİK'nın 150/1- 2. cümlesi uyarınca rehin hakkının itiraz konusu yapılamayacağı, dar yetkili icra mahkemesinde bu hususların incelenmesine olanak bulunmadığı anlaşılmıştır. Takip ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip olup, İİK'nın 149/b, 150 ile 150/a maddesi yollamasıyla İİK'nın 62 ila 72 nci madde hükümleri uyarınca borçlunun itirazlarını 7 günlük sürede icra dairesine bildirilmesi gerektiği, takibin şekline göre icra mahkemesinde ileri sürülmesinin sonuç doğurmayacağı açıktır....
Somut olayda, dosya içerisinde mevcut 1935 yevmiye numaralı, 26.03.2015 tarihli akitsiz ipotek tesisi (Tescil İstem belgesi) ile genel krediler sözleşmesinin mütemmim cüz'ü olduğu belge başlığında belirtilen, aynı yevmiye numaralı ve tarihli "İpotek Tesis ve Tescil İstemi" başlıklı belgeye göre; ipoteğin "Genel tarımsal krediler..." için tesis edildiği, buna göre ipoteğin zorunlu ipotek niteliğinde olduğu ve meskeniyet şikayetine engel oluşturmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin ... Bölge Adliye Mahkemesi 10....
nun davacının torunu olduğunu, 2006 yılında bir gün yanında birisi ile gelerek bahse konu dükkanı kiraya verdiğini ancak kiracının sözleşmeyi noterde yapmak istediğini söylediğini, davacının serbest iradesi ile ipotek tesisi işlemini yapmadığını, davacının borçlu olmadığını, ipotek sözleşmesinin geçersiz olduğunu belirterek ipoteğin kaldırılmasını aksi halde 75.000USD zararın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı ... Kiralama A.Ş. vekili ipotek işlemi sırasındaki tanıkların davacının komşusu olduğunu, resmi senette işlemin niteliğinin açıkça yazılı olduğunu, okumadan imza attıklarının kabulünün mümkün olmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ipoteğin fekkine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... Kiralama A.Ş. (... A.Ş.) vekili temyiz etmiştir....
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; terkini dava konusu yapılan 06.04.2006 günlü ipotek aktinde tarafların dava dışı... ile davalı ... olduğu, dava dışı...’nın aldığı borç para karşılığı maliki bulunduğu 36 sayılı parseldeki 1/4 payını davalı yararına rehnettiği, ipoteğin de 01.01.2007 tarihine kadar birinci derecede faizsiz kurulduğu anlaşılmaktadır. İpotek tesisinden sonra taşınmaz, 26.02.2007 tarihinde davalı ...’a satılmış, davacının açtığı şuf’a davası sonucu ipotekli pay, hükmen davacı ...’ya intikal etmiştir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 116.maddesi uyarınca alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi halinde, alacak ve borç kural olarak sona erer. Ne var ki, ipotekle teminat altına alınan borçta, borç şahsi bir borç değil, taşınmaza bağlı bir borçtur. Dolayısı ile bu gibi durumlarda, borçlunun şahsında birleşen alacaklı ve borçlu sıfatlarının varlığından söz edilemez....
Davacı vekili her ne kadar mahkemesince davalı lehine maddi ve manevi tazminat davaları için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu belirtmiş ise de ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Manevi tazminat davalarında ücret başlıklı 10/4 md.si "Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." şeklindedir. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı tarafından davalı aleyhine maddi ve manevi tazminat istemli olarak dava açılmış olup her iki dava da red edilmiştir....
CEVAP Davalı şirket vekili; davada taraf sıfatı olmadığını, menfaat sahibi kızı olduğundan ona davanın yöneltilmesi gerektiğini, borç ödenmediğinden takibe geçildiğini, kızının halen borcu bulunduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi ile ilgili takibin iptali yönündeki kararın sadece şekil şartı eksikliği yönünde bir iptal kararı olduğunu, ipoteğin geçerli olup olmadığı veya esasa ilişkin verilmiş bir karar bulunmadığını, davacı tarafın iradesiyle vermiş olduğu ipoteğin, dava dışı kızı borçlu ...'ın borcu için paraya çevrildiğini, davacının hukuki yararı olmadığını aksi düşünüldüğünde taşınmazda ki tüm takyidatların iadesi ve ipoteğin yeniden tesisi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davalı vekili, dava konusu ipoteğin konut kredisi değil gerçek kişi şirket ...-Soylu Elektrik tarafından kullanılan ticari bir kredi olduğunu, mahkemenin dava dışı ...'nun başka bir taşınmaz için çekmiş olduğu konut kredisi ile ipotek tesisi için imzalanan Genel Kredi Sözleşmesini karıştırdığını iddia ederek, bilirkişi raporuna ve gerekçeli karara itiraz etmiştir. Her iki kredinin de dava dışı satıcının doğmuş ve doğacak tüm borçlarını kapsadığı, davalı alacaklı bankanın 16. İcra Müdürlüğünün 2013/7209 sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı ve bu takibin dava dışı satıcının kredi kartı borçlarına ilişkin olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 16/09/2014 NUMARASI : 2014/8-2014/362 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm tapu iptali ve tescil davası sonucunda mülkiyet hükmen kendisine dönen davacının, taşınmaz üzerine daha önceden davalı banka lehine tesis edilmiş olan ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkin olup, aile hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık niteliğinde değildir. Davaya da Asliye Hukuk Mahkemesince bakılmıştır. Uyuşmazlığın açıklanan niteliğine göre inceleme görevinin Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir....
Mahallesi 157 ve 255 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına davalı banka lehine tesis edilen 24.01.2011 günlü 547 sayılı ipoteğin akit belgesinin, 2. 24.01.2011 günlü 547 sayılı ipoteğin tesisi sırasında vekil sıfatı ile işlem yapıldı ise dayanak vekaletnamelerin ilgili tapu müdürlüğünden temin edilmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Yukarıda açıklanan eksikliklerin temin edilmesi için dosyanın hükmü veren Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....