İpoteğin kaldırılması talebi ipotek bedeli üzerinden nispi harca tabidir. İpotek bedelinin 800.000 TL olduğu görülmektedir. Davacı, taşınmaz değerinin 80.000 TL olduğunu beyan ederek bu miktar üzerinden nispi harcı yatırmıştır. İpotek bedelinin tamamı üzerinden (800.000 TL) Harçlar Kanunu 30-32. maddesi gereğince eksik olan nispi peşin harç tamamlattırılmadan, 80.000 TL üzerinden yatırılan harç yeterli görülerek yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 14.02.2022 (Pzt.)...
İpoteğin kaldırılması talebi ipotek bedeli üzerinden nispi harca tabidir. İpotek bedelinin 200.000 TL olduğu görülmektedir. Davacı, taşınmaz değerinin 10.000 TL olduğunu beyan ederek bu miktar üzerinden nispi harcı yatırmıştır. İpotek bedelinin tamamı üzerinden (200.000 TL) Harçlar Kanunu 30-32. maddesi gereğince eksik olan nispi peşin harç tamamlattırılmadan, 10.000 TL üzerinden yatırılan harç yeterli görülerek yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.03.2015 (Prş.)...
GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME; Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri ve istinaf sebepleriyle bağlılık ve kamu düzeni ilkesi de dikkate alındığında; Arsa niteliğindeki taşınmaza imar uygulamasının tapuya tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi kabul edilerek emsal karşılaştırması yapılmak sureti ile tespit edilen ipotek bedelinin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihine güncellenerek ipotek bedelinin artırılmasına karar verilmesi yöntem olarak olduğu gibi, husumetin doğru yöneltildiği anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Davacı ipotek alacaklısı davalıya ipoteğin tesis edildiği 12.11.2009 günü saat 12:15 de banka havalesi yoluyla 110.000TL ödemede bulunmuş, ipotek ise aynı gün saat 15:31'de tesis edilmiş olmakla ödemenin ipotek tesisinden önce yapıldığı ve bakiye 110.000TL bedelin ödenmediği açıktır. Ayrıca, Adana 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/716 esasında kayıtlı 243 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi istemiyle açılan davada 03.03.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporunda dava konusu pay bedeli 219.896,64TL olarak belirlenmiştir. Bu nedenle, taşınmaz bedelinin 130.000TL olduğu ve ödenen 110.000TL sonrasında bakiye 19.900TL yerine 129.900TL bedel için ipotek tesis edildiği iddiası hayatın olağan akışına da aykırıdır. TMK’nun 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır....
Mahkemece; davanın kabulü 421.600,00- TL kamulaştırmasız el atma bedeli ile 7.207,84- TL ecrimisil bedelinin ve 176.064,84- TL ipotek bedelinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı idare vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; uzlaşmanın dava şartı olduğunu, sorumluluğun T5 olması gerektiğini, işlemlerin bu belediye tarafından yapıldığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu, kıymet takdirindeki bedelin uygun olduğunu, davanın açılış şekli itibariyle ıslah yapılamayacağını, ipotek bedelinin artırımı davasında ecrimisil istenilemeyeceğini ileri sürmüştür....
Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı alacağı gününde ödenmemişse açıklanan yasa hükmü gereği üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir. (HGK.27.11.2002. T, 12-823/1020 K.) 02.07.2012 tarih ve 6352 Sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik İİK nun 129. maddesi uyarınca birinci ve ikinci ihalede artırma bedelinin malın tahmin edilen bedelinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve ayrıca paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması gerekir. Somut olayda, ihale konusu tüm bağımsız bölümlerin muhammen bedelinin 30.000.-TL olduğu, 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler dışındaki taşınmazların her birinin ihale bedelinin ise 15.000....
Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde, borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa, icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, kendisine bu madde şartlarında ihbar çıkarılan ipotek alacaklısı, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması için genel mahkemelerde dava açabilir ve böyle bir dava açtığını belirterek, icra müdürlüğündeki ipoteğin fekki talebine itiraz edebilir. İpotek alacaklısı, böyle bir dava açmadan da, ipoteğin fekki talebi üzerine, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması gerektiği sebebi ile borçlunun yatırdığı parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edebilir. Bu sebep, İİK'nun 153. maddesinde yazılı "kanunen makbul" sebep niteliğindedir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ipotek bedelinin hatalı hesaplandığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile; ipotek bedelinin m2 hesabı ile belirlenmesi halinde ipotek tarihi itibariyle taşınmazın rayiç bedelinin tespiti ve incelemeye esas alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç bedelinin belirtildiğini ancak ipoteğin tesis tarihindeki rayiç bedelinin belirtilmediğini, bu yönü ile hesaplamanın hatalı şekilde yapılmış olup, öncelikle taşınmazın ipotek tarihindeki rayiç bedelinin ilgili Belediye'den celbi ve hesaplamaya esas alınması gerektiğini, bu yönü ile eksik raporun hükme esas alınması imkanı bulunmadığını, tapu müdürlüğü tarafından resen bildirilen emsallerin raporda değerlendirilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını...
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere, kendisine bu madde şartlarında ihbar çıkarılan ipotek alacaklısı, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması için genel mahkemelerde dava açabilir ve böyle bir dava açtığını belirterek İcra Müdürlüğü'ndeki ipoteğin fekki talebine (makbul bir sebep) itiraz edebilir. Dar yetkili İcra Mahkemesi'nde ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması talebinde bulunulamaz. Mahkemece istemin bu nedenle reddine karar verilmesi yerine, işin esası incelenerek yazılı gerekçeyle reddi isabetsiz ise de, sonuçta istem reddedildiğinden, sonucu itibariyle doğru kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Her ne kadar 2981 sayılı Yasanın 9/c maddesi uyarınca kamulaştırılarak bedeli karşılığı davacıya satılan taşınmazın önceki malik tarafından açılan bedel artırımı davası sonucu fark bedelinin ortaya çıkması durumunda bu fark bedelde, davalı tarafından davacıdan istenebilir ise de, davalı idare mevcut ipoteğin fark bedelinden kaynaklanan alacağına uyarlanmasını talep edemez. Bunun için ya ek ipotek akdinin tesisi veya yeni bir ipotek akdi kurulması gerekir. Alacağın ipotek ile teminat altına alınmaması iradi olarak ödenmesine engel teşkil etmeyeceği gibi ayrı bir dava açılarak hükmen tahsiline de engel değildir. Mahkemece yapılan bu saptamalar gözetilmek suretiyle davanın yazılı olduğu şekilde kabulünde yasaya aykırılık yoktur....