in satın aldığı pay üzerine aynı tarihte..... lehine tesis ettiği intifa hakkının da danışıklı olduğunu belirtmek suretiyle terkinini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, şufa hakkının kullanılmasından kaynaklanan tapu iptal tescil davasının kabulüne karar verilmiş, intifa hakkı bedeli verilen kesin süre içerisinde ödenmediği gerekçesiylede intifa hakkının terkini istemi reddedilmiştir. Hükmü davacı, intifa hakkının terkini isteminin reddine dair verilen kararın yerinde olmadığını belirterek temyiz etmiştir. Temyiz incelemesine konu olan dava, intifa hakkının terkini isteğine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 794.maddesindeki tanıma göre intifa hakkı; taşınır ve taşınmazlar, haklar ve bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı sağlayan bir irtifak türüdür....
Davalı vekili, müvekkili ile davalı arasında akdedilen protokole göre sözleşme süresinin en fazla 5 yılla sınırlı olabileceğini, bu nedenle intifa bedelinin 12 yıl için verildiğinin iddia edilemeyeceğini, Rekabet Kurumu hükümlerince de bu sürenin en fazla 5 yıl olabileceğini, davacının verdiği intifa bedelinin 5 yıllık süre için olduğunu, sözleşme süresi boyunca da müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Ancak; 1-Dava konusu irtifak hakkının Tedaş adına tesisi ile tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken intifa hakkı Medaş yararına olmak üzere Tedaş adına irtifak hakkı tesisine karar verilmesi, 2-Bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın ...Karayoluna ve ....Sanayi Bölgesine sınır olması, çevresindeki sanayiye yönelik yatırımlar ve yerleşim yerlerine yakınlık gibi hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde objektif değer artışına neden olabileceği düşünülmeden değer belirlenmiş ise de, taşınmazın konumu ve il merkezine yakınlığı ile yapılaşma olanakları da dikkate alınarak en az %300 oranında objektif değer artışına neden olabileceğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Ayrıca, 3-Anayasa Mahkemesi 1....
Özel Organize Sanayi Bölgesine sınır olması, çevresindeki sanayiye yönelik yatırımlar ve yerleşim yerlerine yakınlık gibi hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde %100 oranında objektif değer artışına neden olabileceği gözetilerek değer belirlenmiş ise de, taşınmazın konumu ve il merkezine yakınlığı ile yapılaşma olanakları da dikkate alınarak en az %300 oranında objektif değer artışına neden olabileceğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Ayrıca, 3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/296 E sayılı dosyası ile görülmekte olan olan davada davacı tarafından kaldırılan intifa hakkının yeniden tesis edilmesi yönünde işlemin iptali istendiğini, görevli mahkeme idari yargı alanı olduğunu, bu sebeple davanın görev yönünden reddi talepleri irdelenmeden hüküm oluşturulduğunu, Zeytinburnu ilçesi, Çırpıcı mahallesi 2178 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 50/200 hissenin çıplak mülkiyeti T5 hissenin intifa hakkı ise Remzi Özdil adına kayıtlı T3 22.02.2018 tarih 3471 başvuru no'su ile intifa hakkından feragat işlemi için başvuruda bulunulduğunu, bahse konu taşınmazın intifa hakkı üzerinde 07.05.2014 tarih 2014/2058 E-ve 21.03.2014 tarih 2014/2058 E sayılı hacizleri mevcut iken, Remzi Özdil 'in intifa hakkı üzerinde tesis edilmiş olan hacizler tam mülkiyet maliki T5 hissesi üzerine devam ettiğini, intifa hakkının sona ermesi, intifa hakkı sahibi, bu hakkından kuru mülkiyet sahibi lehine vazgeçmesi ile bu durumda intifa hakkı tapu sicilinden sadece terkin...
Şti. adına faaliyet gösteren bir başka istasyonun mali sıkıntılarının giderildiğini, bu nedenle davacının 3 yıl boyunca intifa bedeline ilişkin bir talepte bulunmadığını, kaldı ki, intifa resmi senedinde 356.700 TL intifa ivazı bedelinin tamamen ödendiğinin belirtildiğini herhangi bir alacağın olmadığını savunmuştur....
Vakfına intifa hakkı hariç olmak üzere mülkiyetini devrettiği Manisa ili, Gördes ilçesi, ... Mahallesi, ... ada ... parselde bulunan taşınmazdaki intifa hakkı ve mülkiyet hakkının Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmesine ilişkin tedbirin kaldırılması amacıyla yaptığı başvurunun reddine dair Vakıflar Genel Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali istemiyle Vakıflar Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada verilen Ankara ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ve Manisa ......
süresinden önce terkin edilmesi nedeniyle müvekkili şirketin bedelin tamamını aldığına dair bir ispat oluşturmadığını, müvekkili şirketin terkin işlemi ile herhangi bir bedel almadığını, tapu tarafından zorunlu prosedür gereği uygulanan bir işlemin sebebi ile intifa bedelinin tahsil edilememesinin ve zorunlu prosedür gereği terkin senedine yazılan ibarenin müvekkili tarafından kabul edildiğini ve bu doğrultuda intifa bedelinin tahsil edildiğine dair güven oluşturulduğu şeklinde yorumlanarak davanın reddine karar verilmesinin, davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesine, müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı şekilde zarara uğratılmasına sebebiyet verdiğini, intifa hakkının kazanma sebebinin ortadan kalkmasıyla, sebebe bağlılık ilkesi gereği tapu sicilindeki tescilin hükmünü yitirmiş olduğunu ve Türk Medeni Kanunu’nun 1024 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlenen “Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” şeklindeki hükmü gereği yolsuz...
Davacı, Yukarıda sözü edilen idari işlemin iptali için 2010/1310 Esası üzerinden ... İdare Mahkemesinde dava açmış ve davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline dair verilen kararın temyiz aşamasında olduğu ve kesinleşmediği ancak söz konusu kararın kesinleşmesi halinde yapılan imar uygulamasının davacıya yönelik tüm işlemlerin hukuki nedeninin ortadan kalkacağı ve taşınmaz üzerindeki ipoteğinde yolsuz tescil haline geleceği anlaşılmıştır. Davacı, eldeki davada takibe konu ipoteğin idari işlemin iptali sonucu yolsuz olduğunu belirtmiş ve İcra ve İflas Kanununun 150.maddesinin son cümlesinde düzenlenen menfi tespit davasını açmıştır. Çünkü anılan madde uyarınca ipoteğin iptali hakkında dava açılması halinde 72. madde hükümleri kıyasen uygulanacaktır....
bahisle bu bedeli yatırması için davacıya 3 ay süre tanınmasına yönelik işlemin davacıya usule uygun bir biçimde tebliğ edilmemesi nedeniyle yine aynı işlemin iptaline karar verilmiş ise de; dosyada yer alan belgelerden yürürlükte olan ruhsatı için 2018 yılı ruhsat bedelini yatırmadığı anlaşılan davacıya bu bedeli yatırması için davalı idare tarafından dava konusu işlem ile 3 ay süre verildiği ve bu işlemin mevzuat doğrultusunda tesis edildiği dikkate alındığında, davanın reddi gerekirken dava konusu işlemin iptali yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığını; diğer taraftan, iptali istenen işlemin davacıya ruhsat bedelini yatırması için idarenin 3 aylık süre tanımasına yönelik işlem olduğu ve bu işleme karşı açılan davada anılan işlemin usule uygun olarak tebliğ edilip edilmemesinin ancak bu davanın süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi bakımından önem taşıyacağı, tebliğinin usule uygun olmamasının işlemin bizatihi kendisini sakatlamayacağı da açık olduğu gerekçesi...