Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Takip hukukuna dayalı istihkak kararlarında dava değerini, takip konusu alacak miktarı ile temyiz konusu olan hacizli mal değerinden hangisi az ise o değer oluşturmaktadır. Somut olayda, temyiz konusu dava değeri, alacak miktarı olan 4.650,00 TL, dir. Bu durumda hüküm kesin nitelik taşıdığından davacı 3.kişi vekilinin temyiz isteminin reddine dair ek karar yerindedir SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişiler vekilinin İİKnun 365.maddesini göre verilen mahkemenin 18.06.2012 tarihli ek kararına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 05.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava, 3 kişilerin İİk’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi hakime aittir. Bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesi kendilerini ve hakimi bağlamaz hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. H.U.M.K’nun 76.maddesinin kapsadığı bu ilke ışığında uyuşmazlığın 3.kişinin istihkak davasına ilişkin olduğunun kabulü ile İİK’nun 97/11.maddesi hükmünce genel hükümler ve basit yargılama usulü uygulanarak duruşma açılması tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan, İİKnun 97. Maddesine göre, istihkak davaları takip alacaklısı ile istihkak iddiasına karşı çıkan borçluya yöneltilir....

      Dava, 3 kişilerin İİk’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi hakime aittir. Bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesi kendilerini ve hakimi bağlamaz hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. H.U.M.K’nun 76.maddesinin kapsadığı bu ilke ışığında uyuşmazlığın 3.kişinin istihkak davasına ilişkin olduğunun kabulü ile İİK’nun 97/11.maddesi hükmünce genel hükümler ve basit yargılama usulü uygulanarak duruşma açılması tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan, İİKnun 97. Maddesine göre, istihkak davaları takip alacaklısı ile istihkak iddiasına karşı çıkan borçluya yöneltilir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava; İ.İ.K 135/2 maddesi uyarınca tahliye emrini şikayet niteliğindedir. Dosyada Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığı' nın bozma ilamı bulunmakta olup, mahkemece bu bozma ilamına uyularak karar verilmiştir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 12. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine 19.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Ancak; Dosya içindeki tapu kayıtlarından; dava konusu 135 ada 12 parselin ifraz edildiği ve kamulaştırılan taşınmazların 135 ada 115 ve 135 ada 113 parsel sayılı taşınmazlar olduğu anlaşılmakla, 135 ada 12 parsel yerine 135 ada 115 ve 135 ada 113 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi gerektiğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasından (135 ada 12 parsel) ibaresinin çıkartılmasına, yerine (135 ada 115 ve 135 ada 113 parsel) yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 19/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Somut olayda, başvuru; İİK'nun 135/2. maddesine dayalı şikayet olup, bu şikayetin İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca tahliye emrinin tebliğ tarihi olan 29/07/2016 tarihinden itibaren yedi günlük süre içinde yapılması gerekirken, borçlu tarafından bu süre geçirildikten sonra 08/08/2016 tarihinde icra mahkemesine başvurulduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece borçlunun şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esası incelenerek istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nun 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararı bu yönden düzeltilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından sonuçta da şikayet reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru ilk derece mahkemesi kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile, ......

              Uyuşmazlık 3. kişinin İİKnun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Dava konusu makinalar 28.3.2005 tarihinde borçluya ödeme emrinin tebliği edildiği takip adresinde haczedilmiştir. İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Davacı 3. kişinin bu yasal karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerekmektedir. Davacı şirket haciz adresinin kendi adresleri olduğu yönünde bir kısım belgeler ibraz etmiş ise de borçlu kişinin aynı adreste faaliyette bulunduğu sabittir. Malı borçlu ile birlikte elinde bulunduran 3. şahıs şirket dava konusu malların kendisine ait olduğunun ispatı yönünde mülkiyet belgesi ibraz edemediği gibi dinlenen tanık anlatımları da hükme dayanak yapılacak nitelikte bulunmadığından mülkiyet karinesi aksinin ispatlandığından söz edilemez....

                Kararı, asıl dosyada şikayetçi vekili ile her iki dosyada şikayet olunan vekili temyiz etmiştir Dosyadaki yazılara, İcra Mahkemesince uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl dosyada şikayetçi vekili ile her iki dosyada şikayet olunan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl dosyada şikayetçi vekili ile her iki dosyada şikayet olunan vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, şikayet olunandan alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Ancak, bu halde de soruşturmacılar tarafından sanık memura bir avukatın hukuki yardımından yararlanabileceği hususunun Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun değişik 135.maddesine göre hatırlatılmasının gerekli olduğu görüşüne varılmaktadır. Sonuç olarak; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 135 ve 136 maddelerinde 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin, Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna göre yapılan hazırlık soruşturmasında da uygulanacağı, sanık memurun sorgusunda dilerse avukat bulundurabileceği ya da baro tarafından tayin edilecek bir avukat isteyebileceği, ayrıca memura makul bir süre tanınarak ve üzerine atılı suç açıkca bildirilmek suretiyle ifadesinin yazılı olarak alınabileceği, ancak bu tür bir ifade alınmasından önce kendisine, bir avukatın hukuki yardımından yararlanabileceği hususunun hatırlatılmasının gerekli olduğuna karar verildi....

                    O halde, mahkemece istemin kabulü ile takibin durdurulmasına dair verilen 04.09.2013 tarihli 2013/135 Esas-2013/762 Karar sayılı kararın onanması gerekirken Dairemizce maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : 1-Dairemizin 04.03.2014 tarih ve 2014/3322 E. - 2014/6031 K. sayılı BOZMA kararının kaldırılmasına, 2-Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile ... 9. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 04.09.2013 tarihli 2013/135 Esas - 2013/762 Karar sayılı kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu