Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-2- 2009/4809 2009/7648 Davacı 3.kişi, dava konusu araçları yurt dışından ithal eden yetkili firmadan fatura ile satın aldığını ve bu firmanın bayii olduğu, sadece satış için davalı borçluya gönderdiğini, mülkiyetin borçluya geçmediğini ileri sürmüş ve buna ilişkin belgelerini ibraz etmiştir. Gerçekten dosya içerisinde mevcut belgelerden; araçların dava dışı yetkili şirket tarafından yurt dışından ithal edildiği ve davacıya fatura ile satılmış olduğu sabittir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6085 sayılı Yasanın 3.maddesinde tescilsiz araçlarda araç sahibi “....adına sahiplik belgesi düzenlenmiş kişi....” olarak tarif edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 35/c maddesi hükmünce de hiç tescil edilmeyen; tescil belgesi bulunmayan araçların satış ve devirlerinin sahiplik belgesi esas alınarak noterlikçe yapılması zorunlu tutulmuştur. Somut olayda; davacı 3.kişi yetkili firmadan araçları fatura ile satın aldığından bu satış geçerlidir....

    Dolayısıyla, İİKnun 278 ve 280/son maddesi gereğince tasarrufun iptale tabi olduğu açık olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Bu itibarla; davalı T3 vekilinin istinaf talebinin HMK.nun 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Şikayetçi vekili, dava dışı borçlu şirket hakkında yaptıkları takip kapsamında borçluya ait araç üzerine haciz konulduğunu, ancak şikayet olunanın aynı araca kendilerinden sonra haciz koymasına rağmen aracı satarak satış parasını garameten paylaştırdığını, bu işlemin yanlış olduğunu ileri sürerek, sıra derece kararının iptalini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, müvekkilinin alacağının 6183 sayılı Kanun'un 21. maddesi gereğince öncelikli olması sebebiyle garameten taksim işleminin doğru olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir....

      Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir....

        e yapılan 17.06.2003 tarihli 1/2 hisseye ilişkin satış işlemlerinin İstanbul 6. icra müdürlüğünün 2003/16674 esas sayılı dosyadaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptaline ve davacı bankaya cebri icra yetkisi tanınmasına, İstanbul Büyükçekmece 2. Bölge ... Mahallelsi 274 Ada 1 parsel 7 nolu A tipi dubleks villa ile ilgili ... tarafından dahili davalı ....'e yapılan satış işleminde ....'ün kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden hakkındaki davanın reddine, İstanbul Büyükçekmece 2. Bölge ... Mahallesi 274 Ada 1 parsel 7 nolu A tipi dubleks villa ile ilgili satış işlemi İİK'nun 283/2 maddesi gereğince bedele dönüşmekle 275.000.00 YTL gerçek raiç satış bedelinin davalılar ... ve ...'ten İstanbul 6....

          Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 6099 Sayılı Kanunu'nun 9.maddesiyle değişik 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için muhataba daha önce aynı adreste usulüne uygun bir tebligat yapılması gerekir. Somut olayda borçluya satış ilanı tebliğ edilen adrese icra takip dosyasında daha önce usulüne uygun yapılmış bir tebligat bulunmadığından aynı adrese 7201 Sayılı Tebligatla TK.nun 35.maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. İİK.nun 127.maddesi uyarınca borçluya satış ilanı tebliğ zorunlu olup tebligat yapılmaması yada tebliğ işleminin usulsüz olması başlı başına ihalenin feshi sebebidir....

            Buna göre tebliğ memurunun “muhatabın işe gittiğine” dair beyanda bulunanın isim ve imzasını almadan ve imzadan imtina durumunu tespit etmeden yaptığı tebliğ işlemi, bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/1 maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüzdür. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....

              Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. Haczin talimatla uygulanması halinde sıra cetvelinin esas icra dairesince düzenlenmesi gerekir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla haciz ve dolayısıyla alacaklı bulunduğu durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK'nun 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılarak alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır....

                İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla alacaklının bulunduğu böyle durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK'nun 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılmalı ve alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır. Somut olayda, ihale konusu aracın kaydında birden fazla haczin bulunduğu ve şikayetçi banka lehine 18.06.2007 tarihli rehin şerhi olduğu görülmektedir. Şikayetçinin alacağının rüçhanlı olup olmadığı, sıra cetveli yapıldıktan sonra itiraz halinde tartışılacak bir husus olup, bu aşamada icra müdürlüğü sıra cetveli düzenlemekten imtina edemez....

                  Dolayısıyla, Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 17. maddesinde düzenlenen yasal gerekliliğe aykırı olarak, muhatap konumunda bulunmayan 3. kişi ...'ın talebiyle muhatap adına anılan şahsa yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. Diğer taraftan, borçlunun iş yeri adresine çıkarılan satış ilanı tebligat parçasında; muhatabın tebliğ anında adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediği gibi, tebligatın yapıldığı ...'ın, işyerinde devamlı çalışan işçi olup olmadığının da belirlenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu satış ilanı tebligatının da, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 26. maddesi koşullarına göre usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise, başlı başına ihalenin feshi sebebidir....

                    UYAP Entegrasyonu