Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir....
(muvazaa gereğince tapu iptaline gerek olmaksızın İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak), taşınmazın haciz ve satışı noktasında cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun mahcuz malların muhafazası hakkındaki 88. maddesi uyarınca, taşınır mallar, masrafı peşinen alacaklıdan alınarak muhafaza altına alınır. Aynı Kanun'un 59. maddesi uyarınca ise, takip masrafları borçluya ait olup, alacaklı ilk ödenen paradan yaptığı masrafları alır. Paranın paylaştırılmasına ilişkin İİK'nun 138/2. maddesine göre de; haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar, önce satış tutarından alınır ve artan para, takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nispetinde paylaştırılır. Yediemin ücretinin ise, satış talep tarihine kadar olanı takip masrafı, bu tarihten satış tarihine kadar olanı ise satış masrafı olup, satış masrafı olan yedieminlik ücretinin satış tutarından öncelikle ödenmesi gerekir....
Buna göre tebliğ memurunun “muhatabın işe gittiğine” dair beyanda bulunanın isim ve imzasını almadan ve imzadan imtina durumunu tespit etmeden yaptığı tebliğ işlemi, bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/1 maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüzdür. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
Ayrıca, borçlu tarafında tüm tebligatların usulsüz olduğunun ileri sürüldüğü, mahkemece taşınır satışlarında, satış ilanının tebliğinin zorunlu olmadığı belirtilmiş ise de, İİK'nın 114. maddesi uyarınca, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değil ise de; borçluya tebliğine karar verilmesi halinde, tebliğ edilmemesinin Yargıtay süregelen içtihatlarına göre ihalenin feshi sebebi olduğu, satış kararında, çıkarılan tebligatın sonuca etki etmemesine karar verilmesi halinde ise, tebligatın çıkartılması zorunlu ise de; tebliğ edilip edilmemesinin bir öneminin bulunmadığı, somut olayda, 24.06.2019 tarihli satış kararında da; “yeteri kadar satış ilanının hazırlanarak ilgililere tebliğine, tebliğ imkansızlığı halinde satışa engel olmamasına ve satışa devam olunmasına” karar verildiği görülmüş olup, bu durumda satış ilanının ihaleden makul bir süre önce borçluya usulüne uygun olarak tebliğe çıkarılması zorunludur ( Yargıtay 12. HD 2018/12562 E. 2019/9273 K.)....
Dolayısıyla, Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 17. maddesinde düzenlenen yasal gerekliliğe aykırı olarak, muhatap konumunda bulunmayan 3. kişi ...'ın talebiyle muhatap adına anılan şahsa yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. Diğer taraftan, borçlunun iş yeri adresine çıkarılan satış ilanı tebligat parçasında; muhatabın tebliğ anında adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediği gibi, tebligatın yapıldığı ...'ın, işyerinde devamlı çalışan işçi olup olmadığının da belirlenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu satış ilanı tebligatının da, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 26. maddesi koşullarına göre usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise, başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
Öte yandan, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü, ancak muhatabı tarafından İİK'nın 16. maddesi uyarınca süresinde şikayet konusu yapılarak tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi talep edilebilir. Borçluya ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi, ona yeniden itiraz hakkı verir ise de, satış isteme süresinin, ikinci kez çıkarılan icra veya ödeme emri tebliğinden başlatılmak sureti ile alacaklının satış isteme süresinin uzatılması sonucunu doğurmaz. Aksi halde, satış isteme süresini kaçıran alacaklının, borçluya yeniden ödeme veya icra emri tebliğ ettirmek sureti ile yeniden satış talebinde bulunma hakkı kazanmasına neden olur (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/5397 Esas, 2017/13051 Karar)....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; davacıya kıymet takdir raporunun 04/04/2019 tarihinde davacının mernis adresine TK'nın 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ yapılan söz konusu tarihte bu adresin davacının geçerli mernis olduğu, davacıya satış ilanının 08/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacıya yapılan satış ilanı tebliğ şerhinde muhatabın nerede olduğu tevsik edilmeden Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ memurunca, anılan mevzuat gereği, satış ilanının muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tevsik edilmeden davacıya satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu, İİK'nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu gerekçesiyle Kocaeli İli Gebze İlçesi Osmanyılmaz Mahallesi 442 ada 507 parselde bulunan mesken vasıflı 12 nolu bağımsız bölüm için yapılan...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 6099 Sayılı Kanunu'nun 9.maddesiyle değişik 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için muhataba daha önce aynı adreste usulüne uygun bir tebligat yapılması gerekir. Somut olayda borçluya satış ilanı tebliğ edilen adrese icra takip dosyasında daha önce usulüne uygun yapılmış bir tebligat bulunmadığından aynı adrese 7201 Sayılı Tebligatla TK.nun 35.maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. İİK.nun 127.maddesi uyarınca borçluya satış ilanı tebliğ zorunlu olup tebligat yapılmaması yada tebliğ işleminin usulsüz olması başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
Dava İİK'nun 269/b maddesi uyarınca açılmış itirazın kaldırılması istemine yöneliktir. İİKnun 269/2 maddesinde ''borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır '', İİKnun 269/b maddesinde de “Borçlu itirazında kira akdini ve varsa mukavelenamede kendisine izafe olunan imzayı reddettiği takdirde alacaklı; noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tastik edilmiş bir mukavelenameye istinat ediyorsa merciden itirazın kaldırılmasını ve ihtar müddeti içinde paranın ödenmemesi sebebiyle kiralananın tahliyesini istiyebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı borçlunun 22/06/2020 tarihli itiraz dilekçesinde İİKnun 269/2. maddesi uyarınca açıkça imzaya itiraz niteliğinde olup uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirir. Bu nedenle dar yetkili icra mahkemesi uyuşmazlık hakkında karar veremez....