Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in adres kayıt sistemindeki adresine çıkartılan satış ilanı tebligatının 21.04.2015 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. ...... no'lu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun 29.09.2015 tarihli yazısıyla, borçlunun 13.01.2015 tarihinde cezaevine girdiği, 09.01.2019 şartlı salıverilme tarihine kadar cezaevinde mahkumiyetinin devam edeceği belirtilmiştir. Satış ilanının Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca borçluya tebliğ edildiği 21.04.2015 tarihinde borçlunun hükümlü olarak cezaevinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda icra müdürlüğünce yukarıda belirtilen İİK.nun 54/1. maddesine göre hükümlü olan borçluya bir temsilci tayin etmesi için süre verilerek sonucuna göre satış ilanı tebliğ edilmek suretiyle takibe devam edilmesi gerekirken, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca yapılan satış ilanı tebligatı usulsüzdür. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir....

    Borçluya gönderilen ikinci icra emri tebligatı ve kıymet takdir raporu tebligatlarının da TK'nun 21/1 hükümlerine uygun yapıldığı ancak bu tebligatlarda da tebliğ memurunun adı, soyadı veya sicili bulunmadığından usulsüz olduğu görülmüştür. Satış dosyasından ise ilk olarak borçlunun daha önce tebligat çıkartılan adresine yapılan satış ilanı tebligatının iade geldiği, bunun üzerine 29.11.2010 tarihinde TK'nun 35. maddesi uyarınca satış ilanının tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Borçluya bu adreste daha önce usulüne uygun yapılan bir tebligat olmadığından TK'nun 35. maddesi uyarınca satış ilanı tebliği de usulsüzdür. O halde, borçluya yapılan tüm tebligatlar usulsüz olup, takipten daha önce haberdar olduğu da iddia ve ispat olunamadığına göre, mahkemece şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin beyan edilen öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

      SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        Dairemizin süreklilik kazanan yerleşik uygulamalarında açıklandığı üzere, taşınır satışlarında satış ilanının taraflara tebliğine gerek yok ise de, icra müdürlüğünce "satış ilanının borçluya" tebliğine karar verilmiş olması halinde, adı geçene satış ilanının Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerekir. Somut olayda ise, icra müdürlüğünce 14.10.2014 tarihinde satış ilanının ilgililerine tebliğine karar verilmiştir. Borçluya gönderilen satış ilanı tebligatının incelenmesinde; muhatabın tevziat saatlerinde günlük işinde olduğu belirtilerek TK'nun 21/1. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır. Tebliğ memurunun muhatabın geçici olarak işte olduğunu ve tevziat saatlerinden sonra döneceğini ne şekilde araştırıp tespit ettiğini belirtmesi, araştırma yaptığı komşu, kapıcı, yönetici vb... gibi kimselerin adını tespit etmesi, en azından belirlenebilir şekilde ifade etmesi gerekmektedir....

          Şikayetçi borçluya TK.nun 21/2. maddesi uyarınca 24/02/2015 tarihinde mernis adresine gönderilen diğer satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu kabul edilse dahi satış ilanı tebliğ tarihinin 24/02/2015 olduğu, satış tarihinin ise 27/02/2015 olduğu göz önünde bulundurulduğunda borçlunun ihale konusu taşınmazın birinci açık artırma tarihinden önce makul süre içerisinde ihaleden haberdar olmadığı anlaşılmaktadır. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu durumda, mahkemece, 1756 ada 14 parsel 42 nolu ve 2 nolu taşınmazlar yönünden şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; I. ... vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde; Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen, davaya katılma ve hükmü temyize yetkisi bulunmayan ... vekilinin vaki temyiz inceleme isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi gereğince REDDİNE, II. Katılan ......

              Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Mahkemece, paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK'nın 355/1 maddesi gereği, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....

              Bu durumda mahkemece dava konusu gayrımenkulün davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya Akşehir 1.İcra Müdürlüğünün 2010/146 sayılı dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda dava konusu gayrımenkullerin tapu kaydının iptaline, davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi doğru değil resen bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                İİK'nun 283/1 maddesi “davacı iptal davası sabit olduğu takdirde bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder....” hükmünü içermektedir. Somut olayda davacıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak ve kabul edilen bağımsız bölümlerdeki 1/2 borçlu hissesi üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm tesisi bozma nedeni ise de yapılan yanlışlıkların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ......

                  İİK 111/a maddesinde; ''...borçlu kıymet takdirinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilir. İcra müdürü kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebri satış işlemlerini durdurarak borçluya 15 gün süre verir. ... Rızai satışta bedel malın muhammen kıymetinin %90'ına karşılık gelen miktarı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masraflarından az olamaz.'' şeklinde düzenleme bulunmaktadır. İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, Bursa 15....

                  UYAP Entegrasyonu