WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davada tasarrufun iptali sebeplerinin olması halinde İİK'nun 283/1. maddesi uyarınca iptal ve tescil olmaksızın, dava konusu gayrimenkule ilişkin hisselerin haciz ve satışına karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece dava konusu gayrimenkulün davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya Niksar İcra Müdürlüğünün 2013/765 esas sayılı dosyasındaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değil resen bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin vaki feragat nedeniyle REDDİNE, taraflarca İİKnun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Güçlüer tarafından 1998 yılında borcuna karşılık sanıklara rızaen verildiği gerekçesiyle beraatlerine karar verilmiş olup, mahkemece, suçun subut bulmadığına ilişkin kesinleşen bu karar nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Borçlar Kanununun 53. maddesi gereğince, hukuk hakimi, ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinden verilen beraat kararı ile de bağlı değilse de, ceza mahkemesinin kesinleşmiş bulunan kararında sabit saydığı olayların hukuk hakimini bağlayacağı kökleşmiş Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Dava konusu olayda Sulh Ceza Mahkemesinde kesinleşen maddi olay, dava konusu traktörün davacıların murisi tarafından borcuna karşılık davalılara rızaen verildiği, başka bir ifade ile davacıların murisi ile davalılar arasında akdi ilişkinin varlığıdır. Davacılar, trafik kaydında murisleri adına tescilli bulunan aracın davalıların elinde bulunması nedeniyle bu davayı açmışlardır....

        A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan ... aleyhine yapılan icra takibin kesinleştiğini, borcunu karşılayacak malının bulunmadığını, yapılan araştırmada borçluya ait ... İlçesi, ... Köyündeki 30, 31, 32 ve 34 parsel sayılı taşınmazların önce davalılardan ...’e sonra da davalı ... A.Ş’ye devredildiğini, satış bedellerinin gerçek değerin çok altında olduğunu belirterek satış işlemlerinin iptalini talep etmiştir. Davalılar ... ve ... A.Ş vekili, müvekkili şirketin kredi borçlusu olduğunu ve krediden kaynaklanan bir ihtilaf olmadığını bu sebeple davanın şirket açısıdan husumetten reddi gerektiğini, satışların davalı ...’e gerçek olarak yapıldığını ancak ...’in bedelini ödeyemediğini, bunun üzerine davalı ...’in talimatı ile bu taşınmazların ... tarafından davalı ......

          Ancak dosya içerisinde, 08.04.2015 tarihinde elektronik ortamda mernisten alınan borçluya ait nüfus kayıt örneği tablosunun açıklamalar kısmında, ilgili kişinin yerleşim yeri adresinin olmadığının belirtildiği, nüfüs müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre de, borçlunun tebligat yapılan... .. adresinin, borçlu tarafından, satış ilanının tebliğe çıkarılmasından önce 15.08.2014 tarihinde eski adres konumuna getirildiğinin bildirildiği görülmektedir. Bu durumda, ancak ilgilinin adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilmesi halinde Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabileceğinden, tebligat yapılan adres, borçlunun tebliğ tarihinde adres kayıt sistemindeki adresi olmadığından borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. Diğer taraftan dosya içerisinde bulunan ve borçluya 15.04.2015 tarihinde T.K.'...

            İcra Müdürlüğü’nün 2002/5418 sayılı dosyasında 13.03.2002 tarihinde yaptığı takip sonrası haciz kararı aldığı, 13.04.2004 tarihinde satış talep ettiği, ancak satış avansını yatırmadığı, bu nedenle haczin düştüğü, yeniden 04.06.2004 tarihinde haciz konulduğu, 02.02.2006 tarihinde satış talep edildiği ancak icra müdürlüğünce talebin reddedildiği, daha sonra 19.03.2007 tarihinde tekrar satış talep edildiği eksiklik bulunduğundan satış talebinin icra müdürlüğünce yine reddedildiği, en son haczin 04.06.2004 tarihi olduğu ve iki yıl içerisinde satış istenmediğinden bu haczin de 04.06.2006 tarihinde düştüğü, bu nedenle şikayetçi lehine geçerli bir haciz bulunmadığından şikâyete yetkisi ve menfaati bulunmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikâyetçi temyiz etmiştir. Şikayetçi hacizden sonra yasal süre içinde satış talep ederek masraf avansını yatırdığından, haczinin düştüğü söylenemez....

              GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı borçlu vekili 02/01/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle;müvekkili borçlu Kürşat Alumert Edirne kapalı cezaevinde yattığını, borçluya vasi atanıp atanmadığı Ayvalık İcra Müdürlüğünün 2018/218 Tal.sayılı dosyası zımnında 23.10.2019 tarihinde esas icra müdürlüğü olan Balıkesir 3.İcra Müdürlüğüne sorulduğunu ancak müzekkere cevabı beklenmeden satış günü verilerek satış ilanı tebligatının cezaevine gönderildiğini, borçluya vasi atanıp atanması halinde satış ilanı tebligatının vasiye de yapılması gerektiğini, bu durumun cezaevine sorulmasını talep etiklerini, taşınmaz satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu, taşınmaz satış ilanının müvekkili davacı/borçluya tebliğ edilmediğini ve müvekkilleri davacı/borçlu satıştan haberdar olmadığını, Tebligat Kanunu m.19'a göre yapılan bu tebligat usulsüz olduğunu, cezaevinden gelen tebliğ ve tebellüğ belgesinde tebligatı İnfaz Koruma Başmemurunun yerine getirdiğinin anlaşıldığını, tebligattaki imzanın müvekkili borçluya ait...

              İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/804 Esas- 2016/18 Karar sayılı dosyasında yaptığı başvuruda satış ilanına ilişkin tebliğ işleminin usulsüzlüğünü ileri sürmediğinden, anılan şikayet dosyası nedeniyle borçlunun satış ilanına ilişkin tebligatı öğrendiği kabul edilemez. Kaldı ki İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliği zorunludur. Çünkü borçlunun satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satış ilanı, satıştan makul bir süre önce borçluya tebliğ edilmelidir. Borçlunun ya da varsa vekilinin ihalede hazır bulunması dahi bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz. O halde mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir....

                İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. Haczin talimatla uygulanması halinde sıra cetvelinin esas icra dairesince düzenlenmesi gerekir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla haciz ve dolayısıyla alacaklı bulunduğu durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK.nun 140.maddesi gereğince sıra cetveli yapılarak alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır....

                  İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. İİK'nun 100. maddesi gereğince; borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Somut olayda üzerinde başkaca ipoteklerin de bulunduğu ... ili ... ilçesi ... Mah. 187 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın 11.05.2010 tarihli artırmada alacağa mahsuben alacaklıya ihale edildiği, ihalesinin kesinleştiği ve satış bedelinin, taşınmaz üzerindeki ipotek alacaklarının tamamını karşılamadığı görülmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu