Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İhtiyati haczin teminat karşılığı kaldırılması talebi İİK 266. Maddesi kapsamında takipten önceki dönemde ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye ait olup, mahkemenin bu talep ile ilgili kararına karşı istinaf kanun yolu bulunmamaktadır. İhtiyati haczin teminat karşılığı kaldırılması talebi adi itiraz ile kararı veren mahkemeden her zaman istenilebileceğinden davalının teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılması isteği reddi kararına karşı yapmış olduğu istinaf itiraz hakkında bir karar verilmesi de mümkün görülmemiştir....

Borçlu eğer ödeme emrine itiraz ederse alacaklı ihtiyati haczin hükümsüz kalması ihtimaline karşın iki seçeneği vardır: itirazın tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden ya itirazın kaldırılmasını isteyecek ya da itirazın iptali davası açacaktır. Bununla birlikte icra mahkemesi itirazın kaldırılması talebini redderse alacaklı, bu kararın tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede alacak davası açmalıdır. Aksi halde ihtiyati haciz hükümsüz kalır. Davacı borçlu tarafından her ne kadar İİK.264/1 maddesi uyarınca esas ilişkin davanın açılmadığından bahisle ihtiyati haczin hükümsüz kaldığı iddia edilmiş ise de somut olayımızda İİK.264/1 maddesinin uygulama alanı bulunmamaktadır. Zira söz konusu ihtiyati haciz kararı takipten önce alınmış bir karar değildir. Buna karşın alacaklı İİK. 264/2 maddesindeki sürelere uymak zorundadır....

Haczedilmezlik şikayeti kural olarak İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Şikayet konusu işlem şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden itibaren başlar. Somut olayda; şikayete konu araca haczin 15/04/2015 tarihinde konulduğu, yapılan hacze ilişkin olarak İİK.’nun 103. maddesi uyarınca çıkarılan davetiyenin borçlu şirkete 27/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetin ise yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 13/05/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin süresinde yapılmadığından bahisle reddine karar vermek gerekirken, işin esasının incelenerek kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/368 Esas sayılı dosyasında 23.11.2009 tarihli ara karar ile iş bu takibi de kapsayacak şekilde teminat mukabilinde takibin işlemlerinin dava sonuna kadar durdurulmasına karar verildiği, teminatın da yatırıldığı, daha sonra aynı mahkemece verilen 11.07.2017 tarihli karar ile tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, takip dosyasının da daha sonra 2017/162130 Esas sayısını aldığı görülmüştür.Davacının iş bu davadaki taleplerini icra müdürlüğünden de talep ettiği, müdürlükçe talebin reddine karar verildiği görülmüştür.Davacının banka hesapları üzerindeki hacizlerin kaldırılması talebinin incelenmesinde; somut olayda banka hesapları üzerindeki haczin İİK 106- 110 maddeleri gereği kaldırılması şartlarının bulunmadığı anlaşıldığından buna yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiştir.Taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılması talebinin incelenmesinde ise; Hacizlerin ihtiyati haciz suretiyle 17.11.2009 tarihli müzekkere ile konulmuştur....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu taşınmazların üzerindeki hacizlerin İİK 106 ve devamı maddeleri gereği kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, dosyada menfaati bulunan 3. kişi yeni malikin de İİK. madde 106 ve devamına göre hacizlerin fekkini talep etme hakkı bulunduğunu, menfaati ihlal edilen her kişinin dosyada taraf olmasa da ilgisi bulunduğunu ıspatlamak kaydıyla ile talepte bulunabileceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, şikayetlerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, İİK'nın 16 ve 106- 110. maddeleri uyarınca 3. kişi malikin süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin kaldırılması şikayetidir. Haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nın 106. maddesi gereğince; alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2007/18 Talimat sayılı dosyasından, 24.01.2007 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılması dava ve talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili, haczin tebligat adresinde ve borçlu huzurunda yapıldığını işyeri devri nedeniyle davacının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu savunma yapmamıştır. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacı ile borçlu arasındaki işyeri devrinin, İİK 44. maddasindeki koşullara uygun yapıldığının iddia ve ispat edilemediği, BK 179. madde gereğince devir alan 3. kişinin devreden borçlunun borçlarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin isihkak iddiasına ilişkindir....

      nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İş sayılı kararı ile davacı şirket aleyhinde ihtiyati haciz kararı verildiği, davacı tarafça ihtiyati haczin kaldırılmasının şikayet konusu yapıldığı, İİK'nun 265.Maddesi uyarınca "borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca davacı tarafça ihtiyati haczin kaldırılması talebinin; ihtiyati haciz kararı veren mahkemeye yapması gerektiği anlaşıldığından açılan davanın reddine" dair karar verildiği görülmüştür....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine toplam 3.725,26- TL kredi kartından kaynaklanan alacağın tahsili için ilamsız icra takibine gidildiği, takibin kesinleştiği, davacı takip borçlusunun İstanbul İli Sultangazi İlçesi 2869 Ada 1 Parsel üzerinde bulunan A blok 7 nolu bağımsız bölümle ilgili meskeniyet iddiasında bulunarak İİK 82/12.madde kapsamında haczin kaldırılması için şikayette bulunduğu, alınan hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin kısmen kabulüne karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak icra dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinde 11/08/2020 tarihinde taşınmaz üzerine haciz konulduğu, İİK 106- 110. madde kapsamında yasal 1 yıllık süre içerisinde alacaklı tarafından satış talebinde bulunmadığı şikayet tarihinden sonra dava konusu taşınmazla ilgili haczin düştüğü meskeniyet şikayetinde geçerli bir haczin bulunmasının dava şartı olduğu anlaşılmakla HMK 353 (1) b-2 maddesi...

        Ancak halen yürürlükte olan İİK 50.maddesi ise yetki konusunu düzenlerken HUMK'ye atıf yaparak kıyas yoluyla tatbik olunacağını öngörmüştür. Dava ve haciz tarihin de yürürlükte bulunan HMK'nin yetkiyi düzenleyen 5 ila 19 maddeleri arasında eldeki dava ile ilgili kesin yetki kuralı öngörülmemiştir. Diğer yandan İİK 4.maddesi, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılacak itiraz ve şikayetleri incelemeye bu icra ve iflas dairelerinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinin yetkili olduğunu bildirmiş, ancak koşullarının oluşması halinde İİK 79.maddesinde yetkiyle ilgili istisnai hüküm olarak getirilmiştir. Buna göre haciz, talimat yoluyla yapılmış ve haciz istemi genel nitelikli olup nokta haciz istemi değilse talimat icrasının işlemine yönelik itiraz ve şikayetleri inceleme talimat icrasının bağlı olduğu icra mahkemeleri yetkili olacaktır....

          UYAP Entegrasyonu