Hukuk Dairesi'nin 22/09/2021 tarih ve 2021/2293 E.- 2021/2538 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Somut olayda; şikayetçi borçlunun 27.10.2021 tarihli başvurusu, İİK'nın 133. maddesi uyarınca yapılan 20.10.2021 tarihli ihalenin feshi istemine ilişkin olup, Dairemizce UYAP üzerinden yapılan inceleme sonucunda, aynı taşınmaza ilişkin İİK'nın 134. maddesine göre yapılan 02.06.2021 tarihli ihalenin feshi istemiyle İstanbul Anadolu 12.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/292 esas sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğu, 11.11.2021 tarihli ve 2021/816 karar sayılı kararla ihalenin feshi şikayetinin reddine karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır....
Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu’nun 2017/13 Satış sayılı dosyasında 14/09/2020 tarihinde yapılan ihalenin feshi istemine ilişkindir. Büyükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/647- 2017/883 E.K.sayılı sayılı ilamı ile ortaklığının satış yoluyla giderilmesine karar verilen İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, 2933 ada, 8 parsel sayılı taşınmazın 14/09/2020 tarihinde yapılan 1.satışta davalı hissedar T3 536.500,00 TL'ye ihale edildiği görülmektedir. İİK.'nın 134. maddesinde ihalenin fesih nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece (ihalenin Borçlar Kanununun 226. maddesinde yazılı), (satış ilanının tebliğ edilmemiş olması), (satılan malın esaslı niteliklerindeki hata) ve (ihaledeki fesat) nedeniyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir....
İhalenin kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 226. (TBK 281) maddede düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir. İhaleye fesat karıştırıldığının tespiti durumunda yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca ihalenin, malın tahmini bedelinin üzerinde satılması halinde dahi ihalenin feshi gerekir. (Yargıtay 12. H.D. 26.04.2021 gün, 2021/2645 Esas ve 2021/4070 Karar sayılı kararı.)...
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda, pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde, bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde fıkralar eklenmiştir. 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine yapılan ekleme ile; Tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle...
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda, pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde, bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde fıkralar eklenmiştir. 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine yapılan ekleme ile; Tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle...
oluşmadığı gerekçesiyle ihale komisyonunca ihalenin iptaline karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, ihalenin iptaline dair karara karşı yapılan itirazen şikâyet başvurusunun kabulüne ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır....
üyesi olmadığından borçtan dolaylı sorumlu da olmadığı; ihalenin feshi davası sonunda verilen para cezasının bir hukuk kararı olduğundan kesinleşmesinin gerekmediği, 6183 sayılı Kanun'un 102. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin 23/10/2007'de başladığı ve 31/12/2012 tarihinde dolduğu ileri sürülmektedir....
Borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. İhalenin, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 226. (TBK 281) maddesinde düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde, her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir....
Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine yapılan ekleme ile; Tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,” ifade edeceği belirtilmiştir....