İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece alınan 06/10/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda müvekkilinin kefaletinin bulunmadığı, yeni genel kredi sözleşmesinin imzalandığı 27/03/2018 tarihi ile hesabın kat edildiği 03/01/2019 tarihleri arasında borç bakiyesinin sıfırlandığını tespit edildiğini, müvekkilinin kefaletinin bulunduğu hesap "sıfır" bakiye verdikten sonra, yeni oluşacak bir borç bakiyesinin artık müvekkilinin kefaletinin bulunduğu sözleşmeden kaynaklandığının söylenemeyeceğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, aksi kabul edilse dahi alacak likit olmadığından müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, mahkemece dava kısmen kabul edilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
icra kefaletinin doğacağını, icra kefaletinin şekli hakkında İcra İflas Kanunu'nda özel bir hüküm bulunmadığından, 6098 sayılı TBK'nun 581 ve takip eden maddeleri gözetildiğinde, icra kefaletinin yazılı şekilde olması, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi ve kefalet taahhüdünün altında kefilin imzasının bulunmasının yeterli olduğunu, dilekçe ekinde sunulan haciz tutanağına bakıldığında; davacılar söz konusu borca kefil olduklarını ve ödeme taahhüdünde bulunduklarını beyan ettiklerini, bu beyanları icra memuru huzurunda verildiğini, icra memuru tarafından tutanağa geçirildiğini ve işbu tutanağın davacılar tarafından da imzalandığını, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin 03/10/2013 tarih ve 2013/......
ın asıl borçlu, davalının ise kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki 31/01/2007 tarihli limit artırım sözleşmesini 175.000,00 TL kefalet limitiyle müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 22/04/2003 tarihli genel ticari kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredi taksitlerinin hesapkart ihtarlarına rağmen ödenmediğini, kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, icra takibine vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından davacı hakkında Erbaa İcra Müdürlüğü'nün 2014/385 Esas sayılı takip dosyasında genel kredi sözleşmesine dayalı takip başlatıldığı, davacı tarafından takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunmaması nedeniyle davalıya borcunun olmadığı ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur....
İcra Müdürlüğünün 2019/1616 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 34.106,20 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete bila, diğer davalılara ise 12/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 15/02/2019 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK'nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 01/04/2019 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/613 Esas KARAR NO : 2023/611 DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 01/07/2022 KARAR TARİHİ : 05/07/2023 KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 06/07/2023 Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 01/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 21/02/2020 tarihli şirket hisse devri sözleşmesi kapsamında müvekkilinin hisselerini davalıya devrettiği, sözleşmenin 7.maddesi kapsamında müvekkilinin şahsi kefaletinin makul sürede kaldırılması yönünde davalının taahhütte bulunduğu, ancak dava tarihi itibariyle müvekkilinin kredi sözleşmesine ilişkin şahsi kefaletinin borcun ödenmemesi nedeniyle kaldırılmadığını, bu nedenlerle 7.maddede belirtilen 1.000.000-TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Uyuşmazlık, davalının genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçerli olup olmadığı, takip tarihi itibarıyla davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, alacağın davalı kefilden talep edilip edilemeyeceği, davalının icra takibine itirazının haksız olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Davalı vekilinin istinaf itirazı dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersiz olduğuna yöneliktir. Davalı yanın genel kredi sözleşmesinde yer alan kefalet imzasına yönelik bir itirazı bulunmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin 1. sayfasında sözleşme limiti üç milyon TL olarak yazılmış, davalının imzasının yer aldığı kefalet sayfasında ise kefil olunan tutar yazılmamıştır....
Şti. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılarak 18/03/2015 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, davacı şirket yetkilisi Konya 1. İcra Müdürlüğü kanalıyla 03/11/2016 tarihinde "dosya borcundan haberdarım ve borca itirazım yoktur. Dosya borcunun tamamına TİT İnşaat Ltd. Şti olarak kefil olduğumu bildiririm" şeklinde bilgisayar çıktısı olan yazıların altına el yazısı ile "Vehbi Yılmaz (Müdür) imza" yazılı dilekçe göndermiş, bunun üzerine 20/06/2017 tarihinde icra emri gönderilmiş, icra emri davacı şirkete 20/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, 24/07/2017 tarihinde açılan dava ile icra kefaleti işleminin geçerli olmadığı belirtilerek icra emrinin iptali istenilmiş, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmiştir. İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak icra kefaletinin iptali talep edilemez....
Uyuşmazlığın icra emrinin iptali talebine ilişkin olduğu görüldü. İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Üçüncü kişilerin, icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olması, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaleti doğar. İcra kefaletleri, müteselsil kefalet hükmünde olup icra kefaletinin şekli hakkında ise, İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından kefalet tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 584. maddesi hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. TBK'nun 583. maddesine göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
İcra Müdürlüğünün 2020/3291 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, İİK'nın 45. maddesi uyarınca öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilmesi gerektiğini, TBK'nın 586. maddesi uyarınca asıl borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilmesi için borçlunun ifada gecikmesi veya ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçlüğü içinde olması gerekeceğini belirterek, icra takibinin iptali ile %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir....