Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle uzayan sözleşmenin süresi 23.03.2009 tarihinde dolmakta olup, bu tarihe kadar akit taraflarca uygulandığına, uygulanan ve süresi dolan sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve kira parasının iadesi istenemeyeceğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 19.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Davalı vekili; davada zamanaşımı süresinin dolduğunu, davcının, hesabından para çekilmesi sonrasında ibraname ile bankayı ibra ettiğini, ibranamenin geçersizliğinin bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmediğini, banka müfettişlerince yapılan teftiş sonrasında davacının hesap hareketlerinden bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığını, açılan davada ancak yasal faizin talep edilebileceğini savunarak , davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      Somut olayda, davalı vekili 30.04.2007 tarihli ibranameyi sunmuş, davacı vekili ise 28.05.2009 günlü dilekçesi ile ibranamenin davacı tarafından imzalanmadığını iddia etmiştir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmalı ve ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, imzanın davacıya ait olduğunun tespiti halinde davaya konu ibraname fazla measi alacağı yönünden makbuz niteliğinde kabul edilerek değerlendirilmelidir. İmzanın davacıya ait olmadığı anlaşılırsa şimdiki gibi karar verilmelidir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.11 .2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davacının 14.04.2005 tarihinde imzalamış olduğu belgede iş yeri telefonu ile sürekli izinsiz olarak arkadaşlarını aradığından bunun iş yerince tespiti üzerine iş yerinden kendi rızası ile ayrıldığını belirttiği, ayrıca bir gün sonra da ibraname imzaladığı, Davacı iş yerinden kendi isteği ile ayrıldığından ihbar ve kıdem tazminatı almaya hak kazanamadığı, istifa tarihinden bir gün sonra da ibraname imzaladığı, her ne kadar ibranamenin kendisine zorla imzalatıldığını iddia etmiş ise de, istifa tarihinden bir gün sonra zorla ibraname imzalatılmasının hayatın olağan akışına ters olduğu, zira istifa ettikten sonra iş yeri ile herhangi bir ilişkisi kalmadığından kendisine yapılabilecek herhangi bir baskı bulunmadığı, bunların haricinde de davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, bu sebeple istifa tarihinden bir gün sonra imzaladığı ibranameye itibar edildiği, ibranamenin ihtirazi kayıt konulmadan imzalandığı, ibranamede tek geçmeyen alacak kaleminin...

          İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün, 2008/33597 E, 2010/20380 K). Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir. İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K. ; Yargıtay 9.HD. 13.7.2010 gün, 2008/33764 E, 2010/23201 K.). Somut olayda, mahkemenin ibranamenin çelişki nedeniyle geçerli olmadığına ilişkin tespiti yerindedir....

            Noterliği'nden imzalanan 18 Eylül 2006 gün 28727 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile iptâli, bu talepleri kabul edilmediği takdirde yüklenici sıfatıyla yapmış oldukları masraflar ile maruz kalacakları zararları için toplam 113.000,00 TL'nin tahsili talep ve dava edilmiştir. Davacı aynı davalıya karşı birden fazla istemi öncelik sırasına koymak suretiyle ileri sürdüğünden davası terditli dava niteliğindedir. Asıl talep sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve iptâl, terditli talep ise asıl talebin kabul edilmemesi halinde istenilen tazminatlardır. Bu tip davalarda, terditli olarak ileri sürülen istemin incelenebilmesi için asıl talebin kabul edilmemesi gerekir. Asıl talebin esastan reddine karar verilmedikçe, terditli talep incelenemez....

              Y A R G I T A Y K A R A R I Dairemizin “dosyadaki mevcut ibraname bizzat davacıya sorularak değerlendirilip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken ibranamenin yazılı şekilde geçersiz kabul edilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “02/06/2008 tarihli celsede, bahsi geçen ibranamenin davacı asilden bizzat sorulduğu, değerlendirildiği ve gerekçeli kararda ibranameye neden itibar edilmediğinin açıklandığı” gerekçesi ile direnilmiş olup, ibranameye karşı davacıya diyecekleri sorulduğu, davacı vekilinin ibranamenin aslının ibrazını talep ettiği, aslının dosyaya ibraz edilmediği gibi ibranamenin mahkemece değerlendirildiği, bu nedenle direnmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna...

                plakalı araç sürücüsünden hiçbir maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmayacağını, hak iddia etmeyeceğini kendi isteği ve hiçbir zorlama olmadan kabul ettiğini, belgenin ekinde bonolar eklendiğini, başvuran tarafından imzalanan belge ; TBK'nun 132. maddesi çerçevesinde borcu sona erdiren bir ibra belgesi olduğunu, bu sebeple yalnız işleten motosiklet sahibine karşı değil, diğer müşterek müteselsil borçlu Güvence Hesabına karşı da borcu ortadan kaldırdığı, öte yadan KTK'nın 111. maddesine göre, ibranamenin geçersizliğinin 2 yıllık hak düşümü süresi içinde ileri sürülmesi gerektiği, somut olayda bu sürenin de geçtiği gerekçesiyle davalının itirazının kabulü ile başvurunun reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur....

                  Değinilen maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri tazminat ve alacaklar dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün haklar yönünden uygulanır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz....

                    a ödenip, ödemeye ilişkin ibraname alınmasına rağmen bedelsiz kalan senede dayalı takip yapıldığını belirterek, müvekkillerinin davalılara borçlu olmadıklarının tespiti ile senedin iptaline ve %40 kötüniyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili; müvekkilinin senedi iyiniyetli olarak diğer davalıdan ciro yoluyla devraldığını belirterek, davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini talep etmiş, diğer davalı ... vekili; davacıların dosyaya ibraz ettikleri ibranamenin dava konusu senede ilişkin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu