Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapılmasına rağmen, bu sırada borçlunun hazır bulunmaması ve davacının iş yerini borçludan daha öncesinde devraldığının tespit edilmesi karşısında İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu, istihkak iddiasının haklı sebebe dayandığı” gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Takip borçlusu, icra takibine dayanak senedin düzenlenmesinden sonra ticari emtiasının önemli bir bölümünü üçüncü kişiye devretmiştir. Borçlu ile aynı alanda faaliyet gösteren üçüncü kişi şirket, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek durumdadır....

    İcra Hukuk Hukuk Mahkemesinin 03.10.2017 tarihli ve 2016/983 Esas, 2017/619 Karar sayılı kararıyla kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı alacaklı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı alacaklı vekili, üçüncü kişi ile borçlu şirket ortağı arasında yakın akrabalık bağı olduğunu, aynı iş kolunda faaliyet gösterdiklerini, borçlu şirket adresi olarak gösterilen yerin boş bir konteyner olduğunu, üçüncü kişinin borçlunun adresinde yapılan hacizde de istihkak iddiasında bulunduğunu açıklayarak, davanın kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı üçüncü kişi ... vekili, haczin, ......

      Mahkemece toplanan delillere göre: “davacı üçüncü kişinin vergi levhası, tahsilât makbuzları, yazar kasa fişleri gibi bir takım delillerin yanı sıra faturalara da dayandığı, mahcuzların üçüncü kişinin ticari kayıtlarında yer aldığının bilirkişi incelemesi ile belirlendiği, tazminata ilişkin yasal koşulların gerçekleşmediği” gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı alacaklı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 721,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı alacaklıdan alınmasına 28.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Şikayetçi üçüncü kişinin mahcuz malın kendisine ait olduğu nedenine dayalı haczin kaldırılmasına ilişkin iddiası ise, ancak açacağı istihkak davası kapsamında değerlendirilebilir. Somut olayda, şikayetçi tarafından haczedilen menkul ile ilgili olarak Gaziantep 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/107 Esas sayılı dosyasında istihkak davası açıldığına göre, mahkemece, başvurunun istihkak davası olarak vasıflandırılması da mümkün değildir. O halde; mahkemece, takipte taraf olmayan üçüncü kişinin şikayetinin yukarıda açıklanan nedenlerle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru olan mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

          nin borçlarından dolayı "Busan" markasına haciz konulduğunu, müvekkili ile borçlu şirket arasında imzalanan 01/10/2012 tarihli sözleşme ile markanın tüm haciz ve borçlarıyla birlikte satın alındığını ileri sürerek, icra müdürlüğünce anılan marka üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetçinin takip dosyasında taraf olmadığı gerekçesiyle şikayetin redddine karar verildiği görülmüştür. Şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusu, haczedilen markanın kendisine ait olduğu iddiasına dayanmaktadır. Bu hali ile talep İİK'nun 96 ve devamı maddelerine göre açılmış istihkak davası niteliğinde olup, icra mahkemesine şikayet olarak başvurulması, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesinde yer alan hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu kuralı karşısında sonuca etkili değildir....

            Somut olayda Mahkemece gerekçede, dava konusu edilen 5 hayvan hacizden sonra kesildiğinden, bu hayvanların bedeli üzerinden haczin devam ettiğinin anlaşıldığı, buna göre bu 5 ineğin değeri üzerinden “istihkak iddiasının kabulüne” karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, hüküm fıkrasında “dava konusu ... (6.500,00TL), ... (7.500,00 TL), ... (7.500,00 TL), ... (7.500,00 TL), ... (7.500,00 TL) küpe nolu 5 adet büyükbaş hayvan (inek) bakımından toplam 36.500,00 TL bedel üzerinden haczin devamına” şeklinde hüküm kurulmuştur. Buna göre; mahkemece gerekçeli kararda, ölü olduğu anlaşılan 5 hayvanın bedeli yönünden davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında söz konusu 5 hayvanın bedeli üzerinden haczin devamına karar verilmiş olmakla, Mahkemece verilen karar gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşmuştur. Bu nedenle hüküm Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

              Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz. Somut olayda, haciz mahallinde borçluların ve üçüncü kişilerin hazır olmadığı, hazır olan Selma Keleş isimli kişinin ise üçüncü kişiyi temsile yetkili kişi olmadığı gibi bir istihkak iddiasında da bulunmadığı ancak, dava dışı üçüncü kişi vekili tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde istihkak iddialarını içerir dilekçenin icra dosyasına ibraz edildiği görülmektedir....

              Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu mahcuzların takip borçlusu şirkete ait olduğunu, üçüncü kişinin ortakları ile akrabalık bağı içinde olduğu borçlu şirketi devraldığını, BK’nun 179. maddesi uyarınca devralan üçüncü kişinin de işletmenin borçlarından sorumlu olması gerektiğini, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapıldığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin İİK’nun 99. maddesi uyarınca yapıldığı, dava açma yükünün alacaklıya düştüğü, davacı üçüncü kişinin dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı “ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişi tarafından İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca “istihkak” davası olarak açılmıştır....

                Mahkemece toplanan delillere göre: “haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığı, bu sırada borçluya ait belgelerin ele geçtiği, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunması gerektiği, takip borçlusunun iş yerini borcun doğumundan sonra ve alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak davacıya devrettiği, devir gerçek kabul edilse bile bununla ilgili İİK’nun 44. madde gereklerinin yerine getirilmediği, BK’nun 179. maddesi gereğince devralanın da işletmenin borçlarından iki yıl süre ile sorumlu olduğu“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

                  Mahkemece toplanan delillere göre: “üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında ticaret sicil kayıtlarından da anlaşıldığı üzere organik bağ bulunduğu, tanık ...’ın bunu doğrulayan anlatımları karşısında “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere,mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı (üçüncü kişi) ... Tekstil Ltd. Şti. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3,15 TL kalan onama harcının temyiz eden davacı 3.kişiden alınmasına 7.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu