Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan delillere göre: “haczin ödeme emrinin de tebliğ edildiği, takibe dayanak bonoda geçen takip adresinde yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlular dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, aksini ispat yükü altında olan üçüncü kişinin sunduğu delillerle mahcuzların kendisine ait olduğunu kanıtladığı, borçluların davacı yanında işçi olarak çalışıp ayrıldığı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu haciz, ödeme emrinin tebliğ edildiği, takip adresinde yapılmıştır. Borçlu Sadettin Hot burasını takibe dayanak senette kendi adresi olarak da göstermiştir. Bu koşullarda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına ait olduğunun kabulü gerekir....

    Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda: “dava konusu hacizle ilgili takibin devamı kararı verildiği, bundan sonra haczin İİK’nun hangi maddesine göre yapılmış sayılması gerektiği konusunda şikâyet başvurusunda bulunulamayacağı" gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiş; hüküm, şikâyet eden üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu, haczin İİK’nun 96, 97. maddeleri uyarınca yapılmış sayılmasına yönelik İcra Müdürü kararına karşı “şikâyet” başvurusu niteliğindedir. Dava konusu hacizle ilgili üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine kesin olarak verilmiş takibin devamı kararı bulunduğundan haczin İİK’nun 99. maddesi uyarınca yapılmış sayılması istemine yönelik şikayet başvurusunun hukuki yarar yokluğundan reddi gerekir....

      Haciz davacı (üçüncü kişi) nezdinde yapılmıştır. Üçüncü kişi tekstil, borçlu züccaciye ürünleri satımı yapmaktadır. Haczedilen tekstil eşyası niteliğindedir. İşyerinin borçlu tarafından davacı üçüncü kişiye usulsüz de olsa devredildiğine ilişkin bir delil mevcut değildir. Davacının işyerinde davaya konu haciz işleminden kısa bir süre önce bir başka dosya için yapılan hacizde vergi levhası, çek koçanı bulunmuş olması; haczin üçüncü kişi nezdinde yapıldığı sonucunu değiştirmez. Bu durumda karine üçüncü kişi yararınadır. Alacaklı (davalı) karinenin aksini kanıtlayamamıştır. Mahkemenin istihkak davasının kabul etmesinin isabetli olduğunu bu yüzden hükmün onanması gerektiğini düşünüyorum....

        Her ne kadar borçlunun oğlu kuruluş aşamasında üçüncü kişi şirketin ortağı ise de, üçüncü kişi şirket takibe dayanak bononun tanzim tarihi olan 10.01.2014 tarihinden önce 03.10.2013 tarihinde kurulmuştur.Borçlunun ortağı olduğu dava dışı şirket ile üçüncü kişi arasındaki bağ ve borçlunun oğlunun bir dönem üçüncü kişinin ortağı olması hususları borçlu gerçek kişi ... ile üçüncü kişi arasında organik bağ bulunduğunun göstergesi olarak kabul edilmez. Haczin üçüncü kişinin ticaret sicilinde kayıtlı iş yeri adresinde yapıldığı, haciz sırasında borçlu hazır olmadığı gibi, borçluya ait herhangi bir belge bulunmadığı, ayrıca borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağ bulunmadığının kabulü gerekir. Bu bilgilere göre, temyize konu olayda davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında organik bağ olduğu, davalı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, muvazaa iddiası ispatlanamamıştır....

          Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir” düzenlemesi mevcuttur. Bu duruma göre İİK'nun 89/3. maddesine göre yapılan bildirimin şikayetçi üçüncü kişiye tebliğ edilip süresi içinde menfi tespit davası açılmaz ise haciz ihbarnamesi ile bildirilen borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılacağından, üçüncü kişinin malların haczi mümkün hale gelir....

            Somut davada, davacı üçüncü kişinin şikayet tarihi itibari ile taşınmazda hissedar olduğu anlaşılmakla şikayette aktif husumet sıfatı bulunmaktadır. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere icra müdürü haciz işlemini yaparken, bir başka anlatımla haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır. (HGK'nun 13/6/2001 tarih, 2001/12- 461 E. - 2001/516 K.) Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmazın, haciz tarihinden sonra üçüncü kişi tarafından iktisap edilmiş olması haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmaz. Bu durumda haczin kaldırılması istemi 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir....

            Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin üçüncü kişinin ticaret sicil kaydında yer alan adresinde yapıldığı, borçlunun ise davacı yanında sigortalı olarak çalıştığı, takibe dayanak senetlerde haciz adresini göstermesinin davacının bu borçtan sorumlu olmasını gerektir- meyeceği, mahcuzların üçüncü kişiye ait olduğu“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu haciz ödeme emrinin de tebliğ edildiği, takibe dayanak senette borçlunun gösterdiği adreste ve borçlunun huzurunda yapılmıştır. Ödeme emri tebligatını alan kişi borçlunun eşidir. İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. İspat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir....

              Dava üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu haczin 21.08.2015 tarihinde yapıldığı, haciz sırasında hazır bulunan üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğu, alacaklının istihkak iddiasını kabul etmemesi nedeniyle İİK'nin 96-97. maddeleri uyarınca prosedür işletilerek, Bursa 1....

                Mahkemece, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ olduğu, haciz adresinde birlikte faaliyet gösterdikleri, bu durumda mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişinin karinenin aksini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı üçüncü kişi vekili temyiz etmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. 1.İstihkak davalarında, geçerli bir haczin varlığı davanın ön koşullarından biridir. Haczin mevcut olup olmadığının, mahkemece, davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz dilekçesi içeriği ve UYAP kayıtlarına göre; ... 14....

                  Somut olayda, şikayetçi üçüncü kişinin, icranın geri bırakılması kararının verilmiş olması dışında, ayrıca, haciz konulan taşınmazların kendisine ait olduğu gerekçesiyle de hacizlerin kaldırılması talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; süresiz şikayet konusu olan bu taleplerden yalnızca birisi olan icranın geri bırakılması kararına ilişkin iddia hakkında karar verildiği, şikayetçinin, haciz tarihi itibariyle taşınmazların kendisine ait olduğuna ilişkin iddiasının değerlendirilmediği görülmüştür....

                    UYAP Entegrasyonu