Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan delillere göre;“haczin takibe dayanak bonoda gösterilen ve ödeme emrinin de tebliğ edildiği yerde yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiye karinesinin borçlu,dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, iş yeri devrinin İİK’nun 44. maddesine uygun yapıldığının kanıtlanamadığı,BK’nun 179.maddesi gereğince devralan üçüncü şahsın da işletmenin borçlarından sorumlu olduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava,üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

    İcra Müdürlüğü’nün 2008/15601 takip sayılı dosyasında borçlunun ticaret sicil kaydında görünen adresinde yapılan 15.11.2008 günlü haciz sırasında oto lastiklerin üzerinde borçlunun adının yazdığını tespit ettiklerini, üçüncü kişinin ileri sürdüğü istihkak iddiasının takibi geciktirip sonuçsuz bırakmaya yönelik olduğunu, belirterek istihkak iddiasının reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı (üçüncü kişi) vekili, haczin üçüncü kişinin 01.03.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca faaliyet gösterdiği adreste haczin uygulandığını, mahcuzların üçüncü kişi şirkete ait faturalı mallar olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

      Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi dahi, haczin kaldırılması sonucunu doğurmaz. Bu durumda, haczin kaldırılması istemi ancak 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir. Şikayetçinin dayanak yaptığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/03/2019 tarih ve 2018/704 Esas 2019/235 Karar sayılı ilamında taşınmazın borçlu adına olan tapu kaydının iptali ile şikayetçi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, kararın 09/07/2019 tarihinde kesinleştiği ve bu kararda tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin 09/07/2019 tarihinde tapuya işlendiği, anılan tarihte taşınmazın borçlu adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşıldığından, icra memuru işleminde bir usulsüzlük bulunmamaktadır....

        Davalı (alacaklı) vekili, haczin borçlunun faaliyet adresinde yapıldığını, bu sırada borçluya ait belgelerin ele geçtiğini, haciz tarihinden önce üçüncü kişinin ticaret merkezini buradan başka bir adrese naklettiğini ve ilgisinin kalmadığını, iki şirket arasında ortaklar itibarı ile de organik bağ bulunduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğu, bu nedenle davacının sunduğu delillere itibar edilmediği“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

          Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda: “dava konusu haczin borçlunun adresinde yapıldığı, üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine takibin devamı kararı verildiği, alacaklının bir başka takip dosyasında aynı yerde yapılan hacze dayandığı, ancak 02.06.2012 tarihli bu haczin İİK’nun 99. maddesi gereğince yapılmış sayılmasına ... verildiği, dava konusu hacizde de aynı maddenin uygulanması gerekirken sehven takibin devamı kararı verildiği, ancak bu koşullarda anılan Mahkeme kararının yok hükmünde kabul edilerek haczin İİK’nun 99. madde gereğince yapılmış sayılması gerektiği“ gerekçesi ile şikâyetin kabulüne haczin İİK’nun 99. maddesi uyarınca yapılmış sayılmasına ... verilmiş; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu, üçüncü kişinin hacizde İİK’nun 99. maddesinin uygulanması isteğine ilişkin “şikâyet” başvurusu niteliğindedir....

            Mahkemece toplanan delillere göre; “mahcuzlarla ilgili finansal kiralama sözleşmesinin kiralayanı tarafından yapılan şikayet başvurusunun, sözleşmenin kiracının ikametgahındaki noterde tutulan özel sicile tescili yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesi ile reddedildiği ve buna ilişkin kararın da kesinleştiği, ancak bu durumun üçüncü kişinin haklarını etkilemeyeceği, leasing sözleşmesi uyarınca üçüncü kişide olan menkuller yönünden davanın kabulü gerektiği” gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık,üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca yönelttiği “istihkak” iddiasına ilişkindir....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (üçüncü kişi) vekili, Antalya 7.İcra Müdürlüğü’nün 2009/6185 Esas sayılı dosyasında yapılan, 13.04.2009 günlü hacze konu menkullerin davacı tarafından, 15.12.2008 günlü fatura kapsamında takip borçlusundan satın alındığını, haczin yapıldığı iş yerinin kira sözleşmesi uyarınca üçüncü kişinin kullanımında bulunduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir....

                Mahkemece toplanan delillere göre: “mahcuzların davacının faaliyet alanı ile ekonomik bütünlük gösterdiği, haciz sırasında borçlu ile ilgili belge bulunamadığı, istihkak iddiasının kanıtlandığı, üçüncü kişinin iki yıldır bu yerde faal olduğuna dair sunduğu vergi levhası ve ödeme kaydedici cihazlara ait belgeye rağmen haczin yapılmasının kötü niyetli davranış olduğu bu nedenle tazminata ilişkin koşulların da oluştuğu” gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına ve mahcuzların değeri üzerinden %15 tazminatın davalı alacaklıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu haczin yapıldığı iş yeri takibe dayanak bonolarda da geçen borçlunun takip adresidir ve ödeme emrinin de tebliğ edildiği yerdir....

                  Diğer taraftan, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin mülkiyetin tespitine ilişkin ilamında, söz konusu haczin kaldırılması yönünde verilmiş bir karar da bulunmadığına göre, salt tespit hükmü içeren karara dayanılarak ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca belirmek gerekir ki, haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verilip kesinleşmesi halinde dahi, bu kararın, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmaz. Nitekim, tapudaki haczin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımaması halinde, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden, haczin kaldırılması istemi, 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir ve dolayısıyla bu karar sebebiyle ihalenin feshine hükmedilemez....

                    Davalı (alacaklı) vekili, davaya konu mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılması isteği ile Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan davaların reddedildiğini, hacizde borçluya ait çok sayıda belgenin ele geçtiğini, bunun iş yerinin ve mahcuzların borçluya ait olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre haciz adresinin ödeme emrinin tebliğ edildiği iş yerinin bitişiğinde bulunduğu ve adının da "Ok Ucuzluk Pazarı" olduğu, bu ünvanın borçlunun soyadı ile aynı olması ve hacizde ele geçen borçluya ait belgeler karşısında mahcuzları üçüncü kişi ile birlikte elde bulundurduklarının kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nnu 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. 1....

                      UYAP Entegrasyonu