Davalı, dava konusu ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı tarihte miras bırakanın 72 yaşında olup tasarruf ehliyetinin bulunmadığını, ayrıca vasiyetname konusu taşınmazın tek bir taşınmaz olduğu halde sanki iki farklı taşınmaz gibi, önce tamamının mirasçı ..., ardından aynı taşınmazın 1/2'şer pay ile mirasçılar ... ve ... vasiyet edilidğini, bu çelişki nedeniyle vasiyetnamenin hükümsüz olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu ... ili ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde kain eski 6 pafta 1050 parsel, yeni 9068 ada 40 nolu parselin tapu kaydının iptali ile, 1/2 oranında ... ... mirasçıları, 1/2 oranında ... ... mirasçıları adına tapuda kayıt ve tesciline, karar verilmiş; hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Dava; vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; kök muris ...'i ... ili ... Köyü, ......
Ölüme bağlı bir tasarruf kanunda öngörülen şekillere uymadan yapılmışsa iptali istenilebilir. Somut olayda; el yazılı vasiyetname 1998 yılında düzenlenmiş, miras bırakan 2010 yılında ölmüştür. Öncelikli sorun, olaya 743 sayılı TKM hükümlerinin mi, yoksa 4721 sayılı TMK hükümlerinin mi uygulanacağı noktasında toplanmaktadır. Mirasbırakan, 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse, ölüme bağlı tassarruf, 01.01.2002 tarihinden önce yapılmış olsa bile şekli anlamda geçerlilik, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. Bu bağlamda, miras bırakan 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra öldüğü için olaya, 4721 sayılı TMK'nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. 4721 sayılı TMK'nın 538. maddesinde, el yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır....
Medeni Kanunun 557/1 maddesinde iptal sebepleri düzenlenmiştir. 1- Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2- Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka ve ahlaka aykırı ise, 4- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa iptali istenebilecektir. Yine kanunun 559. Maddesine göre iptal davasının bir yıl ve on yıllık hak düşürücü süreler içerisinde açılması gerekmektedir. İptal sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmıştır, bu sebepler haricinde bir nedenle ölüme bağlı tasarrufun iptali istenemeyecektir....
Noterliğince düzenlediği 07.03.2008 tarihli vasiyetnamesi ile bir kısım taşınmazlarını ve sahibi olduğu her türlü zirai alet ve makineleri ile traktörlerini davalıya (davacının boşanmış eski eşine murisin gelinine) bırakılması, bunların dışında kalan tam mal varlığını diğer mirasçıları arasında kanuni hisseleri oranında paylaşmaları hususunda ölüme bağlı tasarrufta bulunduğunu, vasiyetnamenin usulüne uygun açıldığını ancak, vasiyetnamenin düzenlendiği sırada murisin ağır şeker hastası olduğunu, devamlı tedavi gördüğünü vasiyetname yapma ehliyetinin bulunmadığı, vasiyetnamenin baskı, korkutma sonucu düzenlendiğini ayrıca, davacının saklı paylarının da ihlal edildiği ileri sürülerek, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir....
Buna göre, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Öncelikle, mahkemece vasiyetnamenin iptali talebinin değerlendirilmesi sonucunda bu kısma ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. 2-Tenkise ilişkin talep yönünden; tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul, mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan tasarruf arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı TMK 564 md hükmü gereğince araştırılması gereklidir....
nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebeplerini sınırlı (tahdidi) olarak sıralamıştır. Aynı maddenin 4.bendinde "Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa" iptal sebebi olarak gösterilmiştir. TMK.'nun 532. maddesine göre, resmi vasiyetname; resmi memur, Sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli tarafından iki tanığın katılmasıyla düzenlenir. Uygulamada vasiyetnameler genel olarak noter tarafından düzenlenmektedir. Davaya konu vasiyetname, muris tarafından resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmiştir. Vasiyetnamenin iptal edilebilmesi için şekil eksikliği şartları bulunmamaktadır. Vasiyetnamenin gecikmeli olarak ortaya çıkması şekil eksikliği veya vasiyetnamenin iptalini gerektirir bir husus değildir. Vasiyetnamede belirlenen bir kısım ölüme bağlı tasarrufun muris tarafından vasiyetname düzenlendikten sonra icra edilmesi yine iptal sebebi değildir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/04/2018 NUMARASI : 2009/80 ESAS -2018/401 KARAR DAVA KONUSU : Vasiyetnamenin İptali KARAR : Erzin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10/04/2018 tarih ve 2009/80 Esas 2018/401 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Muris T8 09/12/2008 tarihinde öldüğünü ve Osmaniye 2. Noterliği'nin 16/10/2008 tarih 13229 yevmiye nolu vasiyetnamenin 10/04/2009 tarihinde açıldığını, dava konusu vasiyetnamenin murisin gerçek arzularını yansıtmadığını, vasiyetnamenin yapıldığı esnada murisin akıl zayıflığı ve hastalığı içerisinde olduğunu, tüm bu nedenlerle davaya konu vasiyetnamenin öncelikle iptaline, olmadığı takdirde de tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : "Davacının vasiyetnamenin iptaline ilişkin talebinin REDDİNE, 2- Davacının tenkis talebinin KABULÜ ile 573.469,01....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava; irade bozukluğu nedeni ve vasiyetten dönme nedeni ile vasiyetnamenin iptaline ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 557 nci maddesinde ölüme bağlı tasarrufların iptali sebepleri sınırlı olarak belirtilmiş olup, bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Tasarrufun yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlâka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması hâlleridir. TMK’nın 557 nci maddesinde sayılan sebeplerin bulunması hâlinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez ise de, koşullarının varlığı durumunda tenkis talebine konu edilebilir (TMK. m. 560- 562)....
Yukarıda izah edilen nedenlerle davacının muvaza nedeniyle vasiyatnamenin iptali ve tapu iptali tescil davasının esastan, Davacının tenkis davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle; 1- Davacının muvaza nedeniyle vasiyatnamenin iptali ve tapu iptali tescil davasının esastan REDDİNE, 2- Davacının tenkis davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, ..." şeklinde karar verilmiştir....
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; temyiz eden davalılar vekilince verilen cevap dilekçesinde, saklı payların ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu beyanının tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Mahkemece, tenkise yönelik inceleme yapılmış ise de, yeterli inceleme yapılmadığı, daha sonra da usulüne uygun dava açılmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır....