Davacıların beyanına göre murisleri payını 100.000 Eski TL'ye yani 0,1 TL'ye sattığına ve her bir davalının 1/4 oranındaki payına 0,025 TL isabet ettiğine göre, davacıların beyanı doğrultusunda satış bedelinin 0,1 TL (100,00 TL) olduğu kabul edilerek denkleştirici adalet ilkesine göre bu miktarın sözleşmenin yapıldığı 27.02.1980 tarihinden dava tarihine kadar güncellenmesi sonucunda bulunan 11.912,79 TL'den davalıların ayrı ayrı miras hissesine isabet eden 2.978,20 TL'den sorumlu olduklarına ilişkin 13.04.20202 tarihli rapor doğrultusunda her bir davalı yönünden ayrı ayrı 2.978,20 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle fazlaya hükmedilmesi doğru olmamıştır....
Davacı vekilinin buna dair temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan iptal ve tescil isteğinin reddine ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA, Geçersiz satış sözleşmesine konu olan bedelin tahsiline yönelik temyiz itirazlarına gelince; az yukarıda da açıklandığı gibi davacı dava konusu taşınmaz bölümünü tapu dışı yolla satın aldığını, satış bedelinin 500 TL olduğunu açıklamıştır. Ekim 1940 tarih ve 10/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Somut olayda davacının 1972 yılında davalıya dava konusu taşınmazın satış bedeli karşılığı 500 TL ödediği hususuna davalı tarafından da açıkça karşı konulmamıştır. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır....
Maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bundan ayrı olarak zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceği açıktır. Satışa konu taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilmiş ise zamanaşımı işlemez. Taraflar arasındaki harici sözleşmede zilyetliğin devredildiği belirtilmiştir. Dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar davacıların zilyetliğinin halen devam ettiği yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bu durum davalılarında kabulündedir. Davalılar vekilinin zamanaşımı itirazı yerinde değildir. 2- Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazı yönünden yapılan incelemede; Somut olayda, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince denkleştirici adalet ilkesine göre bedelin iadesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken döviz, altın, asgari ücret, yıllık enflasyon oranları esas alınmıştır....
Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Davacı yanın harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. 22.04.1988 tarihli haricen düzenlenen senette davacıların miras bırakanı A. C. davalıların miras bırakanı A. G.'dan taşınmazı satın ve devraldığını, bedeli olan bir milyon TL'sını ödediğini imzalı beyanları ile belirtmişlerdir. İmzaları inkar edilmediği gibi senedin sahteliği de ileri sürülüp ispat edilmemiştir. O halde geçersiz satış sebebiyle belirtilen bedelin karşı tarafa ödenmiş olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, dinlenen davacı tanığı C. A.'ın taşınmazı haricen satın alan A. C.'un daha sonraki bir tarihte yine haricen 3. kişiye satıp devrettiği yönündeki beyanı esas alınarak bedel yönündeki isteğin de reddine karar verilmiş olması doğru değildir....
düştüğü gün vade bitimi sayılmak üzere karşı tarafa 12.500 DM (Onikibinbeşyüz Mark) ödemeyi şahitler huzurunda kendi iradesiyle kabul ettiğini beyan ettiği, ayrıca bu şartın temini için Ahmet Akkya'nın 12.500 DM (Onikibinbeşyüz Mark) vadesi açık olmak şartıyla teminat senedi vermeyi kabul etmiştir. 2)Yerel Mahkemece yapılan yargılamada satış senedinde belirtilen 10.000,00 DM satış bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihindeki değerin belirlenmesi amacıyla bilirkişi heyetince düzenlenen 19/01/2018 tarihli raporda; hesaplamada TÜFE, ABD Doları satış kuru, külçe altın fiyatları ve asgari ücretin esas alındığı, TÜFE ile hesaplamada Aralık 2004 ayına kadar 1987=100 endeksi ile Aralık 2004 ayından sonra bu endeksin devamı olmadığından 2003=100 endeksi ile hesaplama yapıldığı, 06/01/1995 tarihinde ödenen 10.000,00 DM'nin dava tarihi olan 01/07/2016 tarihinde ulaşabileceği değerin denkleştirici adalet ilkesine göre 59.078,67 TL tekabül ettiğinden bahisle eksik ve hatalı hesaplama...
Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin davalının sözleşmedeki edimini yerine getirmemesi nedeniyle ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi ve devre mülk sözleşmesinin iptali isteminden ibarettir....
adalet ilkesine göre güncellenmesi ve güncelenecek tutara tekrar avans faizi işletilmesinin hukuki dayanağı bulunmamakta olduğunu, davacının dava konusu yaptığı taşınmaz için; belirtilen teslim süresi henüz dolmamış, kullanılması gereken seçimlik haklar davacı tarafından kullanılmamış , en önemlisi ise söz konusu dava geçersiz bir sözleşmeye dayalı olarak ikame edilmemiş olup (geçerli bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi mevcut olup), sebepsiz zenginleşmeye dayalı hükümlerin ( denkleştirici adalet prensibi) uygulanamayacağı ortada olduğunu, mahkemenin denkleştirici adalet prensibi konusunda aksi kanaatte ise; denkleştirici adalet hesaplaması yapılması durumunda güncelenecek tutarın çeşitli ekonomik etkenler dikkate alınarak yapıldığı bu etkenlerin içerisinde faiz hesabınında bulunduğu dolayısıyla ortaya çıkan tutara tekrar avans faizi işletilecek olması davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağı izahtan vareste olduğunu, kredi veren vekil edilen bankanın, faizden sorumlu tutulması...
Bu nedenle, taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın, bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana ve enflasyon oranlarına bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve az olduğu da bilinen bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kurulları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet ilkesi hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus, hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir....
Davacı ile davalılar arasında yapılan 21.09.1994 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, taraflarını bağlayan hukuken geçerli bir sözleşmedir. Sözleşme içeriğinden davacının, satış bedelinin tümünu davalıya odedigı, açıkca anlasılmaktadır. Davalı satıcılar sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemiş, taşınmazı 1.04.2005 tarihnde üçüncü kişiye satmışlardır. Davacı ,geçerli sözleşme uyarınca ödediği satış bedeline karşılık taşınmazların rayiç değerinin faizi ile tahsilini isteyebilir.Davacı dava dilekçesinde de rayiç bedelden bahisle eldeki bu davayı açmıştır.Mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu olan taşınmazla ilgili tespit edilen rayiç bedel denkleştirici adalet ilkesine göre tespit edilen değerin çok altında kalmasına rağmen davacının talebi aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmeyerek satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır....