Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerinin toplandığı, taraflar arasındaki sözleşme incelenmiş, davacının davalıdan satın aldığı daireye karşılık kendi dairesini satış bedeline mahsuben davalıya verdiğine dair taraflar arasında 13/02/2014 tarihli protokol düzenlenmiş, bu protokol uyarınca davacının dairesinin satılarak 185.000,00 TL'nin davalıya ödendiği belirtilmiş, ayrıca davacının ibraz ettiği banka dekontunun incelenmesinde davacının 12/02/2014 tarihinde 50.000 USD davalıya ödediği, bu bedellerin toplamıyla davacının davalıya satış bedeli olarak 285.000,00 TL ödediği ve geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların verdiklerini geri alabileceği ve ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre güncellenerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacıya 447.450,00 TL ödenmesine karar verildiği, davacının kira kaybı talebinde haklı görülmediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
DAVA Davacı vekili; dava konusu taşınmazın 700 m2’sinin 1975 yılında harici senetle satın alındığını, o tarihten beri davacının zilyetliğinde olduğunu belirterek 700 m2’sinin davacı adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın değerinin ya da o tarihte ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre yasal faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı asiller ayrı ayrı sundukları cevap dilekçesinde; tapulu taşınmazda harici satışın geçersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın .... adına tescil edildikten sonra oğlu .....’a intikal ettiğini, ...’ın 1984 yılında .....’e sattığını, murisleri ....’ın da ....’ten 1986 yılında satın aldığını, harici satış sözleşmesinin tarafı olmadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur. III....
KARAR Davacılar,davalı şirket ile yapılan harici satış sözleşmelerine dayalı olarak davacı ... tarafından 2 adet,davacı ... tarafından 3 adet daire satın alındığını,her iki satış sözleşmesine göre toplam 225.000 TL peşinat ödemesi yaptıklarını,satışı yapılan taşınmazların sözleşmelere göre 31.12.2014 tarihinde teslimi gerekirken halen teslim edilmediğini ve tapu devirlerinin yapılmadığını ileri sürerek; 10.000 TL müspet zararı ile ödenen 225.000 TL peşinatın denkleştirici adalete göre yapılacak hesaplaması sonucuna göre artırılmak üzere 235.000 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece dosya üzerinden incelenerek karar verilmekle davalının cevap dilekçesi bulunmamaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/259 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, aralarında kendisinin de hissedarı olduğu 19 nolu bağımsız bölümün de bulunduğu 8 adet bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline karar verildiğini, kararın karar düzeltme aşamasından da geçerek 10.10.2011 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazı satın almak için davalıya verdiği çek ile ilgili olarak 59.050 USD ödeme yaptığını, aynı tarihteki döviz alış kuruna göre 88.456,00 TL bedel olduğunu, davalı lehine 79.000,00 TL tutarında teminat ipoteği de kurulduğunu ve protokol tanzim edildiğini, bakiye satış bedeli 150.000 USD ödenmesi yönünde tarafından davalı emrine 15.11.2004 vade tarihli senet verildiğini, yapılan ödemeler üzerine ipoteğin 17.11.2004 tarihinde kaldırıldığını, davalıya ödenen toplam bedelin 304.156,00 TL olduğunu belirterek, satış bedeli olarak ödenen bu rakamın denkleştirici adalet ilkesi gereği günümüzde ulaştığı alım gücü değeri 800.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, olayda kullanım gerçekleştiğini, cayma hakkının süresinde kullanılmadığını, zamana aşımı süresinin dolduğunu, mahkemenin eldeki davada yetkili olmadığını, sözleşmenin geçerli olduğunu, ödenen bedelin güncellenmiş haline hükmedilemeyeceğini, sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olmadığını, tapuyu davacının kendi iradesiyle devralmadığını, olayda 6502 sayılı yasanın değil, 4077 sayılı yasanın uygulanması gerektiğini belirterek, verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin davalının sözleşmedeki edimini yerine getirmemesi nedeniyle ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi ve devre mülk sözleşmesinin iptali isteminden ibarettir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, olayda kullanım gerçekleştiğini, cayma hakkının süresinde kullanılmadığını, zamana aşımı süresinin dolduğunu, mahkemenin eldeki davada yetkili olmadığını, sözleşmenin geçerli olduğunu, ödenen bedelin güncellenmiş haline hükmedilemeyeceğini, sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olmadığını, tapuyu davacının kendi iradesiyle devralmadığını, olayda 6502 sayılı yasanın değil, 4077 sayılı yasanın uygulanması gerektiğini belirterek, verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin davalının sözleşmedeki edimini yerine getirmemesi nedeniyle ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi ve devre mülk sözleşmesinin iptali isteminden ibarettir....
"Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazlarının tümü, birleşen dava yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli değildir ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez. 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre, tapulu taşınmazın harici satışının hüküm ifade etmemesi durumunda, taraflar verdiklerini geri alabilirler. O halde, harici satış sözleşmesindeki satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. 3....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 31.03.2021 tarihli ve 2020/617 Esas, 2021/521 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan keşif, yerel bilirkişi ve tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; davada, tapulama tespiti öncesi satış vaadi sözleşmesine dayanıldığı, tespit sonrası nedene dayalı bir istek bulunmadığı, 458 sayılı parselin tutanağının kesinleştiği 07.03.1959 tarihinden, eldeki davanın açıldığı 18.06.2014 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde yazılı bulunan 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği, davacının tazminata ilişkin talebi yönünden ise Yargıtay 16....
Asliye Hukuk Mahkemesince dava konusu taşınmazın yetki alanında bulunmadığı, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetki alanında olduğu, dava sebebi ve konusu itibarıyla Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verildiği, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince taşınmaz satış sözleşmesine dayalı alacak davasında kesin yetki kuralının uygulanmasının mümkün olmaması nedeniyle Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesine karşı yetkisizlik kararı verildiği görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta açılan dava, harici satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin denkleştirici adelet ilkesine göre tahsili ve taşınmaz üzerinde bulunan muhtesat bedelinin ödenmesi talebine yönelik olup, mahiyeti itibariyle taşınmazın aynına ilişkin bir dava bulunmadığından kesin yetki kurallarının uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenlerle uyuşmazlığın Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerektiği ne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Öyle olunca, dava konusu taşınmazında davalıca geri alındığı da çekişmesiz olduğuna göre, davacı ödediği bedeli tapunun üçüncü kişiye devredildiği 26.8.2003 tarihi itibariyle isteyebilir. Mahkemece davacının talep edeceği miktar denkleştirici adalet ilkesine göre konusunda uzman bilirkişi marifeti ile tespit edilerek bulunacak bedele hükmedilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....