CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; öncelikle iptal istemine konu çoğunluk tespit işlemini tesis eden T6'nın davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanmadığını, dava dilekçesi ve ekinde somut delillere yer verilmemiş olması vb. Nedenlerle dava açma hakkının tipik kötüye kullanımını oluşturması da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili sendikanın 14/10/2020 tarihli başvurusu üzerine (6356/41) T6nca yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda davacı şirkete ait işyerleri/ işletmede yasanın aradığı çoğunluğun sağlandığına ilişkin olumlu TİS yetki tespiti işlemi tesis edildiğini, iş bu davanın konusunun ise müvekkili sendika lehine tesis edilmiş çoğunluk tespit işleminin gerçeği yansıtmadığından bahisle davacı işverenlikçe 6356/43....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; öncelikle iptal istemine konu çoğunluk tespit işlemini tesis eden T6'nın davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanmadığını, dava dilekçesi ve ekinde somut delillere yer verilmemiş olması vb. Nedenlerle dava açma hakkının tipik kötüye kullanımını oluşturması da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili sendikanın 14/10/2020 tarihli başvurusu üzerine (6356/41) T6nca yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda davacı şirkete ait işyerleri/ işletmede yasanın aradığı çoğunluğun sağlandığına ilişkin olumlu TİS yetki tespiti işlemi tesis edildiğini, iş bu davanın konusunun ise müvekkili sendika lehine tesis edilmiş çoğunluk tespit işleminin gerçeği yansıtmadığından bahisle davacı işverenlikçe 6356/43....
Bu durumda 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanununun 3/2. maddesinde yer alan düzenlemenin kamu düzeni ile ilgili olduğundan bahisle ve salt işletme kavramından hareketle işverenin sonradan edindiği işyerlerindeki sözleşmelerinin sona ermesinin beklenmesi gerektiği, daha sonra işletme düzeyinde çoğunluk tespiti için başvuru da bulunulabileceğini kabul etmek tespite konu işyerinin toplu iş sözleşmesiz bırakmak olurki bu doğru değildir. Sonradan oluşan fiili bir durum nedeni ile dava konusu işyerinde çalışan işçilerin Anayasal Toplu İş Sözleşmesi hakkından mahrum bırakılması yasanın amacına aykırıdır. Mahkemece davacı sendikanın başvuru tarihinde, çoğunluk tespitine konu işyerinde çalışan işçilerin,çoğunluğunun üyeliğine sahip olup olmadığının tespiti gerekir iken farklı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir....
Bu durumda 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanununun 3/2. maddesinde yer alan düzenlemenin kamu düzeni ile ilgili olduğundan bahisle ve salt işletme kavramından hareketle işverenin sonradan edindiği işyerlerindeki sözleşmelerinin sona ermesinin beklenmesi gerektiği, daha sonra işletme düzeyinde çoğunluk tespiti için başvuru da bulunulabileceğini kabul etmek tespite konu işyerinin toplu iş sözleşmesiz bırakmak olurki bu doğru değildir. Sonradan oluşan fiili bir durum nedeni ile dava konusu işyerinde çalışan işçilerin Anayasal Toplu İş Sözleşmesi hakkından mahrum bırakılması yasanın amacına aykırıdır. Mahkemece davacı sendikanın başvuru tarihinde, çoğunluk tespitine konu işyerinde çalışan işçilerin,çoğunluğunun üyeliğine sahip olup olmadığının tespiti gerekir iken farklı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir....
Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasından kaynaklanmaktadır. Bildirimsiz kalan sigortalı çalışmaların tespiti davalarının, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılabileceği öngörülmüştür. Bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu Yargıtay'ın yerleşmiş, oturmuş görüşlerindendir. 506 sayılı Kanunun 79/1 maddesinde açıkça, işveren tarafından sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiğinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nde, işveren tarafından Kuruma verilmesi gereken belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vs. olarak belirtilmiştir. Bu belgelerden herhangi birinin Kuruma verilmesi veya Kurum tarafından fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir....
Davalı T5 vekili cevap dilekçesinde özetle; Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın çoğunluk tespitinin mevzuata uygun olduğunu, sonucu itibariyle doğru olduğunu, başvuru tarihi itibariyle işverenliğin tescil ve kayıt durumunun dikkate alınması gerektiğini, dava konusu işverenliğin 12 nolu metal iş koluna kayıtlı olduğunu, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın 5/2 maddesine göre "Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise iş kolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. iş kolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz" hükmünün bulunduğunu, dava konusu işverenliğin hangi iş koluna girdiği konusunda resmi gazetede yayımlanmış iş kolu tespiti bulunmadıkça iş yerinin mevcut tescil durumuna göre işlem yapılabileceğini savunarak davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesinin özetle: "davanın reddine..." karar verdiği görülmüştür....
A.Ş işyerinde toplu iş sözleşmesi bağıtlamak için yaptığı çoğunluk tespiti başvurusuna olumlu cevap vermiş ve yetki (çoğunluk) tespitinde bulunmuştur. Ancak davalı Sendikanın çoğunluk tespitine yeterli sayıda üyesi bulunmadığından bahse konusu yetki (çoğunluk) tespitinin iptali gerekmektedir. Şöyle ki; 1- Öncelikle belirtmek isteriz ki, T5 verilen işbu olumlu yetki tespiti kararı, yeterli çoğunluk sağlanmadığından 6356 sayılı yasanın 41/1 hükmüne aykırıdır. Müvekkil şirketin çalışan sayısı ekte arz ettiğimiz Ekim ayı Muhtasar Beyanından da (en son tarihli muhtasar) anlaşılacağı üzere 524 kişidir....
deki kuruluştan itibaren sahip olduğu pay oranının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı, şirketteki çoğunluk hisselerin sahibi olduğunu, katılmadığı genel kurul kararlarının geçersiz olduğunu iddia ettiğine ve davalı vekilinin de davanın reddini isteyerek bu konuda muaraza çıkardığına göre davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı mevcuttur. Bu itibarla, mahkemece davacının, işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilip, işin esasına girilerek oluşacak sonuç çerçevesine bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve ayrıca gerekçeli kararda açılacak eda davasının ne olduğunun açıklanmaması doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanığın mahkumiyetine dair kararının yerinde olduğu ve onanması gerektiği kanaatiyle, Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.23.12.2019...
Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “davalının üstlendiği proje kapsamında yurt dışı işyerinde çalışırken iş kazası geçiren davacı murisinin, 28.02.2020 tarihinde geçirdiği iş kazasının 5510 sayılı kanun kapsamında iş kazası sayılıp sayılmayacağı, yabancılık unsuru taşıyan bu uyuşmazlıkta 5510 sayılı kanunun uygulanıp uygulanmayacağı” noktasında toplanmaktadır. 2....