CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 4.Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yaptığını, şu ana akadar hiçbir ceza almamış olup, sicili başarılarla dolu olan bir personel olduğunu, söz konusu proğrama katılabilmek amacı ile 12/08/2004 tarihinde yükleme senedi imzaladığını, yükleme senedinde müteselsil kefil olarak diğer davalı müvekkillerin de imza attığını, davacı taraf ile bu husus bakımından da bir ihtilaf olmadığını, müvekkilinin eğitimini tamamlaması için belirli bir sürenin ön görülmediğinin çok açık olduğunu, yine eğitiminin sonunda diploma ve transkripti bitirme hususununda müvekkiline her hangi bir borç yüklenmesini doğuramayacağını, nitekim müvekkilinin yurt dışına gönderilme onayına bakıldığında yanlızca eğitim için gönderilmemiş belirlenen eğitim kurumlarında ve mesleki birimlerde eğitim görmek, alanlarıyla ilgili uygulama, bilimsel toplantı, sempozyum, proje vb.çalışmalara katılmak, araştırma yapmak mesleki ve akademik çevrelerle ilişkileri geliştirmek ve...
DAVACININ İDDİALARI : 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu 45/f maddesi ile Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen Yurt Dışından Öğrenci Kabulüne İlişkin Esaslar'ın B. başlığı altında yer alan A/4-b maddesi ve Milli Eğitim Bakanlığı Denklik Yönetmeliği ilgili maddeleri uyarınca T.C. uyruklu öğrencilerin orta öğrenimini yurt dışında tamamlamaları ve ülkemizde denklik belgesi almaları koşuluyla yurt dışı öğrenci kabul kontenjanından yararlanarak yurt dışından aldıkları lise diplomalarıyla yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptırabilme haklarının olduğu, söz konusu maddelerde uzaktan eğitim yoluyla öğrenim görmüş kişilerde; yurt dışına çıkma, yurt dışında bulunma, yurt dışına giriş çıkış kaydı ya da pasaport kaydı gibi belge arama zorunluluğunun bulunmadığı, idarenin keyfi olarak öğrencilerden pasaport kayıtları istediği, davacının uzaktan eğitim yoluyla yurt dışındaki liseden mezun olduktan sonra ülkemiz yasal mevzuatına uygun olarak İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Diş Hekimliği...
arttığı, arkadaşları ile işitmeye bağlı olarak uyumsuzluk yaşadığı, okul başarısının düştüğü, bireyselleştirilmiş özel eğitim veren kuruluşlarda eğitim görmesi gerektiği hususunun bildirildiği ancak yinede talep olması halinde çocuğun kaydının yapılacağının bildirildiğini savunmuştur.Davacı taraf davalının bildirdiği rehberlik raporunu doğrulamıştır....
Somut uyuşmazlıkta davacının uluslararası tır şoförü olarak çalıştığı, hükme esas bilirkişi raporunda davacının 110 gün yıllık ücretli izin hakkı olup, izin kartlarına göre 175 gün izin kullandığı anlaşılmaktadır. Ancak bu izinlerden 28.04.2010/01.06.2010 tarihleri arasında kullandığı yazılan izin sırasında yurt dışına giriş- çıkış yaptığı belirtilmiştir.Mahkemece bilirkişi raporundaki yoruma itibar edilerek, çelişki nedeniyle izinlerin hiçbirisinin kullanılmadığı kabul edilmişsede bu sonuç, murisin imzalı belgesi ile çelişmektedir. İşverenin izin sırasında işçiyi göreve gönderme ihtimalinin yanısıra davacının izindeyken yurt dışına başka bir nedenle çıkması da mümkündür.İşçi vefat ettiğinden bu hususun şifaen araştırılması da imkansızdır.Her ne sebeple olursa olsun işçinin izindeyken çalıştırılması, diğer kullandığı yazılı olan izin sürelerinin de gerçek dışı olduğunun kanıtı olamaz....
Mahkemece, bilirkişi raporunda yurt içi aylıklara ilişkin yapılan hesaplama sonucu bulunan tutar, Sterlin cinsinden ödemelere ilişkin olarak değerlendirilerek buna göre hüküm kurulmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelerin, özellikle davalı ... tarafından verilen 19.09.2003 tarihli yüklenme senedinin incelenmesinde; yükümlünün, yurt dışında bulunduğu sürenin iki katı kadar süreyle mecburi hizmet yapmayı taahhüt ettiği ve ihlali halinde “... eksik kalan mecburi hizmet süremle orantılı olarak ... yurt dışına gönderilmem nedeniyle, yurt içi aylığı da dahil olmak üzere aylık, ücret, aidat, zam, tazminat, ödenek tayin bedeli gibi adlar altında tarafıma yapılan her türlü ödemeler ile yol ve ikamet giderlerini .... kanuni faiziyle birlikte ... ödeyeceğimi kabul ve taahhüt ederim” şeklinde yükümlülük altına girdiği anlaşılmıştır....
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce dosya tekemmül ettiğinden, davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü: Gelirler Kontrolörleri … Grup Başkanlığında gelirler başkontrolörü olarak görev yapan davacı, Maliye Bakanlığınca 2004 yılında yurt dışına lisansüstü eğitim için gönderilecekler listesinde adına yer verilmemesine ilişikin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır. … İdare Mahkemesi'nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; kıdem durumu dışında liyakat yönünden davacıyla aynı düzeyde veya daha üst düzeyde olan aday meslektaşları arasından yapılan belirlemede, idarenin takdir yetkisi bulunduğu ve bu yetki kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda yurt dışına gönderilmemesi yolunda kurulan işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
sayılı soruşturma raporunun dahilde işleme izin belgesi sahibi olan bir çok firma ile bu firmaların üretttikleri eşyayı yurt dışına ihraç ederken kullandıkları aracı firmalar hakkında yapıldığı, dahilde işleme izin belgesi sahibi olan firmalardan birinin de davacı şirket olduğu, hazırlanan raporda davacı şirketin sahibi olduğu dahilde işleme izin belgesi kapsamında yurt dışına ihraç etmeyi taahhüt ettiği ancak ihraç etmediği eşyaların miktarının ne olduğu, bu eşyaların ihraç edilmediği tespitinin davacı şirket yükümlülüğünde bulunan eşyalar hakkında nasıl somutlaştırıldığı, başka bir ifadeyle hangi firmaya ait olan dahilde işleme izin belgesi kapsamında hangi eşyalaların hangi tespitler ile yurt dışına ihraç edilmediği tespitinin yapılmadığı, Mahkemelerince bu hususun ara kararıyla sorulması üzerine davalı idarece verilen süre içerisinde cevap verilmediği görüldüğünden, rejim ihlalinin açıkça ortaya konulamadığı, bu nedenle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle...
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kıdem ve ihbar tazminatı istemlerinin reddedildiğini, müvekkilinin yurt dışına çıkmış olduğu tarihlerde işe devamsızlık yapması ve mazeretini bildirmemesi nedeniyle davalı işverenin davacı işçinin iş akdini feshettiğini, müvekkilinin tedavi amaçlı yurt dışına çıktığını, müvekkilinin hava yolu ile yurt dışına çıktığını, davalı şirketin ihtarname ile mazeret bildirmesi istemine karşılık raporlarını sunduğunu, yurt dışına çıkması kolay olmayan müvekkilinin 11.12.2018 tarihinde raporu bildirdiğini, sürecin mücbir sebep olarak değerlendirilmesi gerektiğini beyanla yerel yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Yurt dışında bulunanlardan yerlerine atananların gelişine kadar bekleme emri alanların aylıkları, atama emirlerinin tebliğ tarihinden itibaren, iki ayı geçmemek üzere aynı maddeye göre ödenir. Sürekli görevle yurt dışına atanan memurlara, yıllık izin ile 181 inci maddede belirtilen hal dışında, yurt içinde geçirilen süreler için yurt dışı aylığı ödenmez. Ancak, yurt dışı görev süresince toplam dört ayı geçmemek üzere, yurt içinde yataklı tedavi kurumlarında yatarak görülen tedavi süresince 156 ncı maddeye göre belirlenen emsal katsayının 1/3’ü esas alınarak yurt dışı aylığı ödenir. Yine 657 sayılı kanunun 181. maddesine göre; Sürekli görevle yurt dışına gönderilen Devlet memurları, geçici görevle en çok bir ay süre ile merkeze çağrılabilir. Bu süre içinde aylığı katsayılı ödenir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yıllık izin alacağı hesaplanırken davacının imzasını içeren izin mutabakatlarının dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, bu belgelerin önceki yıllara ilişkin kaç gün izin kullanıldığını ve kullanılmayan bakiye izin süresinin ne kadar olduğunu gösteren birbiri ile örtüşen yazılı belgeler olduğunu, tüm izin belgeleri ile birlikte davacıya son bordrosu ile ödenen kullanmadığı yıllık izin alacağı hesaba katıldığında davacının ödenmeyen yıllık izin alacağı bulunmadığının ortaya çıkacağını, kaldı ki davacının yıllık izin alacağının fesih tarihinden geriye doğru 10 yılı aşan kısmının zamanaşımına uğradığının da ortada olduğunu, davacının talep edebileceği herhangi bir eğitim yardımı alacağı da bulunmadığını, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere bu talebin şartlarının oluşmadığını, son olarak davacının manevi tazminat talebinin reddedilmesine rağmen bu istem yönünden müvekkili kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu...