Bu yeni düzenlemeyle; - Davacı, davalı tarafın açık rızası ile taraf değişikliği yapabilecek; yani görülmekte olan davanın davalısından bir başka kişiye davayı yöneltip, yeni davalıya karşı davayı yürütebilecektir....
Bu yeni düzenlemeyle; - Davacı, davalı tarafın açık rızası ile taraf değişikliği yapabilecek; yani görülmekte olan davanın davalısından bir başka kişiye davayı yöneltip, yeni davalıya karşı davayı yürütebilecektir....
Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.” madde gerekçesinde de belirtildiği üzere bu hükümlerle, davacının davalı tarafın açık rızası ile taraf değişikliği yapabileceği; yani görülmekte olan davanın davalısından bir başka kişiye davayı yöneltip, yeni davalıya karşı yürütmesi imkânı, maddî hukuk esasları çerçevesinde öngörülmüştür. Açık rızadan söz edilmek suretiyle, hâkimin davalı tarafa taraf değişikliği konusunda, rızasının bulunup bulunmadığı hususunu açıkça sorması esası da düzenlenmiş olmaktadır....
Bu yeni düzenlemeyle; - Davacı, davalı tarafın açık rızası ile taraf değişikliği yapabilecek; yani görülmekte olan davanın davalısından bir başka kişiye davayı yöneltip, yeni davalıya karşı davayı yürütebilecektir. - Maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilecektir. - Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya (meselâ kısa süre önce işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi hâlinde, mirasçılara değil, ölen kişiye dava açılmasında olduğu gibi) dayanıyorsa (ki yanılma, diğer tarafın davranış ya da işlemlerinden veya hukukî ilişkinin karmaşık niteliğinden de kaynaklanabilir), hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilecektir. - Taraf değişikliği yapılması hâlinde, davanın tarafı olmaktan çıkarılan kimse, eğer hatalı şekilde kendisine karşı dava açılmasına...
Bu yeni düzenlemeyle; - Davacı, davalı tarafın açık rızası ile taraf değişikliği yapabilecek; yani görülmekte olan davanın davalısından bir başka kişiye davayı yöneltip, yeni davalıya karşı davayı yürütebilecektir. -Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilecektir....
Çocuğun üstün yararı gereği, velayetin anneye verilmesi halinde, anne hiçbir gerekçe göstermeden, sırf velayetin kendisinde olduğunu ileri sürerek çocuğa kendi kızlık soyadının verilmesini isteyemez. Anne tarafından çocuğun soyadının değiştirilmesi davası açıldığında, çocuğun üstün yararına bakılır. Eğer çocuğun üstün yararı varsa annenin kızlık soyadı çocuğa verilebilir. Üstün yarar yoksa davanın reddine karar verilmelidir. Somut olayda, velayet hakkına sahip davacı anne evlendiği yeni eşi ... ortak çocuk tarafından baba olarak bilindiğini, çocuğun okulda onun soyadını kullandığını ileri sürmüş, ancak çocuğun soyadının kızlık soyadı olan "..." olarak değiştirilmesini talep etmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden çocuğun soyadının annenin kızlık soyadı ile değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesinin 2019/400 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davalının evlilik birliği içinde 3. kişi ile duygusal ve cinsel ilişki yaşayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu şekilde Deniz isimli çocuğa hamile kaldığını, çocuğun müvekkiline ait olmadığının kan grubu ile sabit olduğunu, müvekkilinin buna rağmen nafaka ödemeye devam ettiğini, bu nedenle Deniz Gül için hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasını talep ettiklerini, küçük Bahar için velayet değişikliği davası bulunduğundan çocuğun uzun süredir müvekkili yanında olduğunu, bu nedenle çocuğun baba yanında kalmaya başladığı tarih itibari ile nafakanın kaldırılmasını, küçük Cenk için takdir edilen nafakanın da düşürülmesini talep ve dava etmiş, karar duruşmasında ise küçük Cenk için takdir edilen nafakanın kaldırılmasını ıslah yolu ile talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Konya 3....
Davalı baba istinafında, anlaşmalı boşanma sonucu çocuğun velayetinin kendisine verildiğini, alınan SİR'de çocuğun alıştığı düzende mutlu olduğunun belirtildiği, buna rağmen velayet değişikliği gerektirecek bir sebep yokken yetersiz gerekçe ile davanın kabulü kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12.ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri uyarınca, çocuk, kendisini ilgilendiren davalarda kendine danışılmak ve görüşünü ifade etmek hakkına sahiptir. Bu sebeple çocuğun üstün yararına aykırı olmadıkça, idrak çağında olan çocuğun görüşüne değer verilmesi gerekir....
Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi, hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen ...'...