WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği iddiası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103/1,109/1,3-f,5 maddeleri uyarınca açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile sanık hakkında sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği sonrası 5237 sayılı Kanun’un 103/1-2. cümle maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109/1, 3-f,5. maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir. 2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kısmî onama, kısmî bozma görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir. II....

    çocuğun 05.07.2012 tarihinde savunması alınıp hakkında atılı suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, bu kararın 22.11.2012 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 13.02.2015 tarihinde kasıtlı bir suç işlemesinden dolayı ihbar üzerine yapılan yargılamada; açıklanması geri bırakılan hükme konu suçun lehe olup failin çocuk olması halinde soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 103/1-c.2 maddesinde düzenlenen sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu ve duruşmada ifadesinin alındığı sırada on dokuz yaşında olan mağdurenin de şikâyetçi olmadığı gerekçesiyle suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar verildiği anlaşılmıştır. 3.Olay tarihinde on iki - on beş yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan suç için kanunda öngörülen cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun'un 66/1-d ve 66/2. maddeleri gereği 7 yıl 6 aylık olağan...

      HUKUKÎ SÜREÇ-OLAY VE OLGULAR Giresun Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.10.2015 tarihli ve 2014/11 Esas, 2015/210 Karar sayılı kararı ile; olay günü mağdurun, komşusu olan suça sürüklenen çocuğun evine gittiği, evde yalnız bulundukları esnada suça sürüklenen çocuğun mağdura karşı anal yolla organ sokmak suretiyle cinsel istismar eyleminde bulunduğu, şeklinde kabul edilen olayda; suça sürüklenen çocuğun, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103 üncü maddesinin ikinci ve altıncı fıkraları 31 ve 62 nci maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. II. TEMYİZ SEBEPLERİ Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiinin Temyiz İsteği Özetle; mahkumiyet kararının yerinde olmadığı, verilen kararın bozulması gerektiğine ilişkindir. III. GEREKÇE A....

        nün suç tarihinde on iki- on beş yaş grubunda bulunan ve rızası geçerli olmayan mağdureyi öpmek suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği, sanık ...'ın da aynı mağdureyi birlikte olmak amacıyla yanında götürdüğü ormanlık bölgede çocuğun cinsel istismarı eyleminde bulunduğu şeklinde kabul edilen olayda; sanıkların mağdureye yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına; sanık ...'...

          Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden müşterek çocuğun tarafların boşanmalarından sonra dünyaya geldiği, anne yanında kaldığı, eldeki dava açılıncaya değin düzenli bir ilişki kurulmadığı bu durumun tarafların kabulünde olduğu, dosyaya sunulan 01/09/2021 tarihli sosyal inceleme raporunda çocukla baba arasında hiç ilişki kurulmamış olmasına vurgu yapılarak şahsi ilişkinin yatısız sık ve kısa süreli kurulmasının önerildiği, davacı babanın yerleşim yerinde istinabe yoluyla alınan raporda yatılı şahsi ilişkinin önerildiği, son alınan sosyal inceleme raporunda da yatılı şahsi ilişkinin önerildiği, davalının ortak çocuğu baba ile şahsi ilişkiden sonra davranış değişikliği gerekçesi ile özel bir kliniğe götürdüğü pedagog Dr....

          Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.04.2015 tarihli ve 2014/17 Esas, 2015/78 Karar sayılı kararı ile mevcut delillerin değerlendirilmesi ile; a) Sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi lehe kabul edilerek 5237 sayılı Kanun'un 103 üncü maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, b) Sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası ile 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir. 2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim edilen onama görüşlü Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir. II....

            İhtisas Kurulunca düzenlenen 29.04.2011 günlü, 1785 sayılı raporda 10.08.2006- 10.10.2006 sonrası ile 29.10.2009 tarihlerinde yaşadığı olay nedeniyle travma sonrası kişilik değişikliği gelişen mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun bildirilmesi ve dosya içeriğine göre sanığın çocuğun basit cinsel istismarı eylemlerini gerçekleştirdiği ilk dönemde 16 yaşında olan mağdurenin bu arada bir şahısla evlenip İzmir'e taşınmasının ardından araya giren fiili kesinti sonrası eşinden boşanarak babası olan sanığın evine dönmesi üzerine bu aşamada başlayıp 29.10.2009 tarihine kadar devam eden ikinci dönemde reşit olup maruz kaldığı nitelikli cinsel saldırı eylemleri göz önüne alınıp raporda belirtilen suç tarihlerinin ikinci döneme ait bulunması karşısında, sanığın süregelen fiili bütün halinde değerlendirilerek anılan rapor uyarınca hakkında TCK.nın 102/2-3c maddesi gereğince belirlenen cezayla ilgili olarak 102/5. maddenin tatbik edilmesi gerektiği gözetilmeden, aynı Kanunun 103/2-3. maddesine göre...

              İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şeklide dikkate alınır. Davada, önceki iştirak nafakasının ödenmesinde zorluk çekildiği belirtilerek, iştirak nafakasının kaldırılması, olmadığında indirilmesi istenilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 327.maddesinde "Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır" hükmü; 330.maddesinde "Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." hükmü; 331 maddesinde de; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." hükmü getirilmiştir....

                K ve Ö.E.K beyanlarına üstünlük tanınarak, sanığın olayın gerçekleştiği yer olan parkta dolaştığına; ancak mağdureye cinsel istismarda bulunmadığına yönelik cezalandırılmaktan kurtulmaya yönelik olan savunmasına itibar edilmemiş ve sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. 2. 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi lehe görülerek, mağdurenin ruh sağlığında kalıcı nitelikte bozukluğa neden olmadığını bildirir 05.03.2014 tarihli İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adlî Tıp Anabilim Dalı raporu dikkate alınarak sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 103 üncü maddesinin altıncı fıkrasının tatbiki yoluna gidilmemiştir. IV. GEREKÇE 1....

                  Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu